Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/2403 E. 2022/1435 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 20/10/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalı tarafça müvekkili aleyhine Antalya 5. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin icra takibinden haberdar olduktan sonra Antalya CBS’ ye bononun üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığı, yürütülen soruşturma neticesinde davalı … ve diğer borçlu …. hakkında iddianame düzenlendiğini, Antalya 29. Asliye Ceza Mahkemesi’ nde kamu davasının ikame edildiğini, kovuşturma sonucunda bononun üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, dava dışı diğer borçlu … ‘ a ait olduğunu, …. hakkında resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından dolayı hüküm kurulduğunu, 26/03/2021 tarihinde Serik İcra Müdürlüğü’nün …. Talimat sayılı dosyası ile haciz işlemi yapıldığını, bu nedenlerle teminatsız olarak ihtiyati tebdir kararı verilmesine, mahkeme aksi kanaatte ise uygun görülecek teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesine, bono üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmaması sebebiyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili yargılama sırasında, ihtiyati tedbirin kaldırılmasını talep etmiş, bu talebi mahkemece 01/07/2022 tarihli ara karar ile reddedilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu takibe dayanak yapılan senetteki imzanın davacı borçluya ait olduğunu, ceza dosyasında imzanın aidiyetine yönelik olumlu – olumsuz bir raporun olmadığını, davacının imzasında değişiklik yapıldığını, mahkemece raporlar arasında çelişki bulunduğundan bahisle Adli Tıp Kurumundan rapor aldırdığını, Adli Tıp Kurumu raporuna göre de bono üzerindeki imzanın davacıya ait olduğunun sübut bulduğunu, değişen koşullar kapsamında ihtiyati tedbirin kaldırılmasının gerektiğini, yaklaşık ispattan söz edilmesinin doğru olmadığını, ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu, istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, tedbirin kaldırılması isteminin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince davacının talebi üzerine 02/06/2021 tarihli ara karar ile davacının ihtiyati tedbir isteminin teminatsız kabulü ile Antalya 5. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyasında takibin davacı – borçlu … yönünden durdurulmasına karar verildiği, bu karara karşı davalı vekili karara karşı itiraz etmiş, mahkemece 13/07/2021 tarihli ara karar ile davalı vekilinin tedbir talebinin kaldırılması yönündeki talebinin reddine karar verildiği, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 28/01/2022 gün ve …. Esas …. Karar sayılı ilamla istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Yargılama sırasında davalı vekili, ihtiyati tedbirin kaldırılmasını talep etmiş, mahkemece 01/07/2022 gün ve …. Esas sayılı ara karar ile; ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 396’ncı maddesi “(1) Durum ve koşulların değiştiği sabit olursa, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebilir.
(2) İtiraza ilişkin 394 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkrası, kıyas yoluyla uygulanır.” şeklindedir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/1. maddesi hükmüne göre ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
Öte yandan, “Durum ve koşulların değişmesi sebebiyle tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına” ilişkin düzenleme yapan 396. maddenin ikinci fıkrasında, kanun yollarını düzenleyen HMK.’nın 391. maddesinin son fıkrasına veya 394. maddesinin beşinci fıkrasına atıf yapılmamış olduğundan, durum ve koşulların değişmesi sebebine dayalı tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılması istemi ile ilgili mahkemece verilecek kararın istinafı olanaklı değildir. Aksi hal, 396. maddenin gerekçesinde de belirtilen “…hal ve şartların değişmesi, hukuki bir değerlendirmeden daha çok, maddi şartlarla yakından ilgili, nispeten sübjektif ve doğrudan mahkemenin takdirine bağlı bir husustur. Ayrıca, aynı yargılama süreci içinde, birçok kez hal ve şartlarda değişiklik olması sebebiyle, tedbirde değişiklik yapılması veya kaldırılması, bu yönde talepte bulunulması ya da talebin reddi söz konusu olabilir. Her talepten sonra verilecek karar hakkında kanun yoluna başvurulması, ihtiyati tedbirler için kanun yoluna başvurulmasında istenen amacı da sağlamayacaktır. Kanun yolunun açılmış olmasının amacı, ihtiyati tedbirlerle ilgili temel hukuki ve prensip hatalarının önüne geçmektir. Bu sebeple, ihtiyati tedbirin reddi ve ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilen kararlar için kanun yolu imkanı getirilmiştir…” denilmek suretiyle ortaya konulan kanun koyucunun iradesine de aykırı olacaktır.
Kanun koyucunun ihtiyati tedbire dair kanun yollarına ilişkin düzenlemeleri bilinçli, özenli, ayrıntılı ve açık bir şekilde yapması, ihtiyati tedbir talebinin reddi ve ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilen kararlar için kanun yolu imkânını getirmesi, HMK’nın 395. ve 396. maddelerinde ise bilinçli şekilde aynı kanunun 394/5. fıkrasına atıf yapmaması karşısında, durum ve koşulların değiştiği iddiası ile davalı vekilinin talebi üzerine ilk derece mahkemesince verilen karara karşı kanun yolu, dolayısıyla istinaf yolu kapalı olduğundan davalı vekilinin istinaf talebinin usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin 01/07/2022 tarihli ara kararına ilişkin istinaf başvuru dilekçesinin 6100 Sayılı HMK’nın 352/1-ç. maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davalı vekilinin istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davacıya İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 346 ve 352/1-ç. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 sayılı HMK’nın 394/5 ve 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.20/10/2022