Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/2398 E. 2022/1484 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 28/07/2022
DAVANIN KONUSU: Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali – İhtiyati tedbir
GEREKÇELİ
KARARIN YAZIM TARİHİ: 25/10/2022

İlk Derece Mahkemesinin dava dosyası istinaf yasa yolu incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi. Başkanın inceleme raporu okundu.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin kooperatifte kayıtlı ikamet adresi- nin ‘… Mah. … Sokak. … Apt. Sitesi No:… İç Kapı No: … … / ANTALYA”, kooperatifle yapılan resmi işlemlerdeki iş adresinin ”… Bulv. … Mah. No:… … A.Ş. … /ANTALYA” adresi olmasına ve davalı kooperatife başkaca bir adres bildirilmemesine rağmen davalı kooperatifin müvekki- linin ihracına ilişkin aldığı 06.09.2021 tarih ve … sayılı ihraç kararının müvekkilinin bilinen adresine gönderilmeyip Tebligat Kanunu’nun 21/2 maddesi uyarınca müvekkilinin mernis adresi olduğundan bahisle belirtilen ”… Mah. … Sokak No:… … / ANTALYA ” adresine gönderildiğini, oysa müvekkilinin mernis adresinin “NO:… ” değil “NO:… ” olduğunu, ne sebeple mernis kayıtlarına müvekkilin adresi olarak “NO:… ” adre- sinin geçtiğinin anlaşılamadığı, nitekim bu adrese Noter tarafından gönderilen ilk tebligatın “muhatap adreste ismen tanınmıyor” şerhi verilerek iade edildiğini, Ana sözleşmenin 14/5 gereğince kooperatif üyeliğinden ihraç edilen müvekkilinin ihraç gerekçesinin “Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada; kooperatifin para, mal ve belgeleri üzerinde suç işlediği sabit görül” mesi olduğunu, müvekkilinin zimmet suçundan beraat ettiğini, kooperatifler kanununa muhalefet suçundan verilen cezana da HAGB uygulandığını, bunun da Anasözleşmesi’nin 14/5 maddesinde belirtilen “Kooperatifin para, mal ve belgeleri üzerinde” işlenen suçlardan olmadığını belirterek; ihraç kararının iptali ile ihtiyati tedbir yoluyla “dava süresince davacı müvekkilimiz yerine davalı kooperatif tarafından başka bir üye kaydedilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini” talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının yargılandığı Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan sorgusunda; ikametgah adresinin “… Mah. … Sok. … Sit. No:… … /Antalya” olduğunu beyan etmesi, davacının müvekkiline gönderdiği ihtiranamede adresinin “… Mah. … Sok. No:… … /Antalya” adresi olması, davacının iddia ettiği gibi mernis adresinde hata yapılmasının kendileri ile ilgili olmaması, davacıya ağır ceza mahkemesi tarafından “Görevi Kötüye Kullanma ve 1163 Sayılı Kanun’a Muhalafet” suçlarından verilen mahkumiyet hükmünün ana sözleşmenin 14/5 maddesi kapsamında haklı bir ihraç gerekçesi olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme istinafa konu 28/07/2022 tarihli ara kararında özetle; İhtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun onuncu kısım birinci bölümde geçici hukuki korumalar üst başlığı ile ihtiyati tedbirin şartları ise 389 maddede düzenlenmiştir. Maddede, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakınca yahut ciddi bir zarar doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir. Yani ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yasanın düzenlediği şartların varlığı gerekli olmakla birlikte, şartların varlığı halinde bir davada her konuda ihtiyati tedbir kararı verilmemekte yalnızca uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilmektedir. İhtiyati tedbir kararının kabul edilebilmesi bakımından HMK’nın 390/3. maddesi hükmünde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüştür. Davacı tarafın işbu davasında istediği söz konusu tür ve mahiyetteki ihtiyati tedbir talebinin kabulü için yasaca aranan gerekli ve bu aşamadaki dosya kapsamına binaen yaklaşık ispata yeterli koşullar yoktur. Dosya kapsamından dava konusu talep ve dava dosyasına sunulan tüm belgeler birlikte değerlendirildiğinde; talebin yargılamayı gerektirdiği ve yaklaşık ispat koşulunun sağlanamadığı anlaşıldığından, ayrıca Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin … Esas ve … Karar Sayılı 24/06/2022 tarihli kararı da göz önüne alındığında davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin usulsüz bir şekilde kooperatif üyeliğinden çıkarıldığını, ihraç kararının tebliğinin usulsüz olduğunu, ihraç kararının usulsüz kesinleştirilmesi nedeniyle Kooperatifler Kanunun 16/son maddesinin uygulanma ihtimalinin kalmadığını istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali ile ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İstinaf edilen husus ” ihtiyati tedbirin reddine” dair ara karar hakkında olup inceleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu 16. maddesi uyarınca “….Kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebepler anasözleşmede açıkça gösterilir. Ortaklar anasözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar.
Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Anasözleşme, çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir.
Çıkarılma kararı gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi, ortaklar defterine de yazılır. Kararın onaylı örneği, çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere, on gün içinde notere tevdi edilir. Bu ortak tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabilir. Tebliğ edilen karar, yönetim kurulunca verilmiş ise ortak, üç aylık süre içinde genel kurula da itiraz edebilir. Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır.
Üç aylık süre içinde, genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararları kesinleşir.
(Ek fıkra: 3476 – 6.10.1988) Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder.
Davacı, ihraç kararı tebliğinin usulsüz olduğunu beyanla esasa ilişkin belirttiği nedenlerden dolayı da ihraç kararının iptali istemiyle dava açmıştır. Dava açılmakla, tebligatın usulsüz olup olmadığı, dolayısıyla davanın süresinde açılıp açılmadığı, süresinde açılmış ise ihraç kararının hukuka uygunluğu, şekli ve esas anlamda kesinleşip kesinleşmediği mahkeme kararı ile belirlenecektir. Bu nedenle Kooperatifler Kanunun 16/son maddesindeki “haklarında çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz” düzenlemesinin somut davada da uygulama yeri bulunmaktadır. Yasanın getirdiği ve dava tarihinden itibaren uygulanabilecek bu düzenlemeyi teyit mahiyetinde ihtiyati tedbir kararı verilmesinde davacının hukuki yararı bulunmadığından ihtiyati tedbir talebinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmekte olup, farklı gerekçe ile talebin reddi doğru görülmediğinden; re’sen gözetilmesi gereken bu yön nedeniyle istinaf başvurusunun kabulüne; açıklanan gerekçe ile ihtiyati tedbir isteminin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince re’sen gözetilmesi gereken yön nedeniyle kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince re’sen gözetilmesi gereken nedenlerden dolayı KABULÜNE
2-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/07/2022 tarih ve … Esas sayılı ARA KARARININ KALDIRILMASINA,
İhtiyati tedbir talebinin hukuki yarar yokluğu nedeni ile REDDİNE
3-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan peşin karar ve ilam harcının talebi halinde İlk derece mahkemesince İADE EDİLMESİNE
4-İstinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin nihai kararla birlikte ilk derece mahkemesince karar altına alınmasına
5-İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine YER OLMADIĞINA
6-İstinaf incelemesi için yatırılan ve artan istinaf gider avansının yatıranına İlk derece mahkemesince İADE EDİLMESİNE
Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nun 362/1-f. maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/10/2022 tarihinde ve oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Dava, davalı kooperatifin üyelikten ihraç kararının iptaline, tedbir talebi ise davanın kabulü halinde verilecek kararın gereğinin yapılabilmesini sağlamaya dönük olup, yargılama- yı gerektiren husus, davanın süresinde açılıp açılmadığı, süresinde açıldığının kabulü halinde de ihraç kararının sözleşme ve kanun hükümlerine uygun olup olmadığı noktasındadır.
Çoğunluk, kanunun “Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz.” hükmünden özetle “Dava açılmakla, tebligatın usulsüz olup olmadığı, dolayısıyla davanın süresinde açılıp açılmadığı”…”şekli ve esas anlamda kesinleşip kesin- leşmediği mahkeme kararı ile belirlenece” ği bu sebeple de “ihtiyati tedbir kararı verilme- sinde davacının hukuki yararı bulunmadığı” gerekçesi ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmekte ise de, açma süresini başlatan tebligatın usulsüzlüğüne yapılacak yargılama sonunda karar verileceği, ortada bu yönde kesinleşmiş bir karar olmadığı sürece davacının kendisi yerine “davalı kooperatif tarafından başka bir üye kaydedilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini” talep etmesinde hukuki yararı olacağı ve teminat karşılığı bu yönde karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan çoğunluk kararına katılmıyorum.