Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/23 E. 2022/297 K. 25.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 28/10/2021
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 25/02/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Başkanın inceleme raporu değerlendirildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle “… müvekkilinin davalı kooperatifin ortağı olduğunu, kooperatife olan borçlarını düzenli olarak ödediğini, en son kalan borcunu da 30/12/2015 davalı kooperatifin Ziraat Bankası hesabına banka havalesi yoluyla ödediğini, ancak borcu olmamasına rağmen müvekkiline davalı kooperatif tarafından 3.769,91 TL borç olduğu, bu borç yapılandırıldığı takdirde 300,42 TL indirim yapılacağını bildirir yazı gönderildiğini, müvekkilince borcun ödendiğini, ödemeden sonra herhangi bir alışveriş yapılmadığını, hatta 31/12/2015 tarihinde gelini ile birlikte davalı kooperatife giderek kooperatif ile olan ortaklığın sonlandırıldığının bildirildiğini, yaklaşık 3 ay sonra da ortaklığa giriş için ödenen 300,00 TL depozitonun kendisine ödendiğini, 2016 yılı Temmuz aylarında … Mah.ikamet eden … isimli şahıs tarafından gece vakti müvekkilinin evine gelinmek müvekkiline bir takım kağıtlara imzalar attırıldığını, imzalar atılırken prosedür icabı olduğu, bazı evraklarda eksik imzalar olduğu için müfettiş incelemesi olacağının bildirildiğini, müvekkilinin ise güvenerek evrakları okumadan imzaladığını, daha sonrasında müvekkiline borç ödeme bildirisinin geldiğini, araştırdığında 31/12/2015 tarihinde müvekkili adına kooperatif ana kasasından 3.000,00 TL çıkış yapıldığını öğrendiğini, müvekkilinin böyle bir borcu olmadığını, bu durumun …Mah.de ve çevre mahallelerde yaşayan bir çok vatandaşın başına geldiğini, bu nedenle kooperatif çalışanları … , … ve diğerleri hakkında Çal Cumhuriyet Başsavcılığı ve kooperatif tarafından soruşturma başlatıldığı, bu durumun müvekkilinin mağduriyetine sebep olduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 31/10/2016 vade tarihli, … senet nolu toplam 3.769,91 TL ‘lik kooperatif senedinden/sözleşmesinden dolayı borçlu olmadığının tespitini, senedin icraya konulması ihtimaline binaen dava sonuna kadar tedbiren icra takibi yapılmamasını, icra takibi yapılması durumunda takiplerin durdurulmasını, ödenmiş olan kısmın olması durumunda davanın istirdat davası olarak devamını, %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini …” talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle “… davacı tarafın iddialarının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının müvekkili kooperatife herhangi bir ödeme yapmadığı, davacı tarafından 2016 Temmuz aylarında …isimli şahsın kendisine evrak imzalattığını beyan ettiğini, ancak söz konusu kredi borç senedinin tarihinin 31/12/2015 olduğunu, davacının bu konudaki iddiasının yersiz olduğunu, senet altındaki imzanın …’a ait olduğunu, davayı ispat yükümlülüğünün davacı yana ait olduğunu beyanla mesnetsiz davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini …” talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :
İlk Derece Mahkemesi tarafından “… Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı çevresinin Denizli ili mülki sınırları olarak belirlenmesine, iş bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiş olup, halihazırda açılmış davaların Denizli Asliye Ticaret Mahkemesine devredileceğine dair bir düzenleme mevcut değildir. Bu nedenle iş bu davanın açılış tarihinin 01/09/2021 tarihinden önceki bir tarih olan 30/06/2017 tarihi olduğu da göz önüne alınarak HSK’nın yukarıda anılan kararı nedeniyle istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik yada gönderme kararı ile derdest dosyaların Denizli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine olanak bulunmadığı, yukarıdaki açıklamalar göz önüne alındığında uyuşmazlığın meydana geldiği ve davanın açıldığı tarihte görevli olan mahkemenin uyuşmazlığı çözmesi gerektiği yönündeki ara kural doğrultusunda mahkememizin görevsizliğine ..” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Kararı davalı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde “… Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin …. esas ve …karar sayılı kararından da bahsi geçtiği üzere “…somut uyuşmazlıkta dava Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla İskenderun Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmıştır. Dava tarihinde İskenderun’da müstakil ticaret mahkemesinin bulunmaması nedeniyle, ticari dava niteliğindeki uyuşmazlığa bakmaya, davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Ancak yargılama sırasında Adalet Bakanlığı’nın 14.05.2015 tarihli oluru ile İskenderun ilçesinde Asliye Ticaret Mahkemesi kurulduğu ve 03.08.2015 te faaliyete geçtiğinden mahkemece dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesi’ne re’sen devredilmesine veya gönderilmesine karar verilmesi gerekir iken işin esası hakkında karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir…” denmek suretiyle karar verilmiştir. Bu nedenle Çal Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararı yerinde olup, Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararının kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi uyarınca mahkemelerin görevi ancak yasa ile belirlenebilir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir.
Anayasa’nın 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Tabii hakim ilkesi gereği yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi belirlenmiş olan mahkemede görülmesi gereklidir.
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul Genel Kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır.
Nitekim karar 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılacaktır.
Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararı yerinde olup, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan gerekçe ile
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE
2-1581 sayılı Kanun’un 19’uncu maddesinin B bendinin (a) alt bendi hükmü dikkate alındığında, … Birliğinin davacı olduğu davalarda harçtan muaf olduğu, davalı konumunda harçtan muafiyetinin söz konusu olmadığı İstinaf eden taraftan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının davalıdan dan alınıp HAZİNEYE GELİR KAYDINA,buna ilişkin harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince yazılmasına
3-İstinaf eden davalı tarafından yapılan istinaf yargılama yargılama giderinin KENDİ ÜZERİNDE BIRAKILMASINA
4-İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine YER OLMADIĞINA
5-İstinaf incelemesi için yatırılan ve artan istinaf gider avansının yatıranına İlk derece mahkemesince İADE EDİLMESİNE
Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nun 362/1-c maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/02/2022 tarihinde ve oy birliğiyle karar verildi.