Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/2217 E. 2022/1376 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 09/06/2022
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 18/10/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili şirketlerin Akdeniz Bölgesinin turizm köklü yatırımcılarından olmakla turizm sektöründe aktif olarak 35 yıldır faaliyet göstermekte olduklarını, Akdeniz Bölgesinin en büyük turizm yatırımcılarından olduğunu, ağırlıklı olarak Rusya ve Ukrayna pazarları ile çalışmakta olduklarını, ancak globalde geçtiğimiz yıllarda yaşanan krizler (ülkeler arasında yaşanan siyasi ve diplomatik krizler), küresel Covid- 19 pandemisi ve alınan idari kararlar neticesinde şirketin mali yapısında vaki dengesizlikler ve daralmalara şahit olduğunu, oluşan bu piyasa bozulması, dönem sonunda uluslararası turizm şirketleri için dayanılmaz bir hal aldığını, …’e ait ….’in satışı hususunda dünyanın en büyük tur operatörlerinden …. ile Şubat 2022 itibari ile anlaşıldığını ve iyiniyet mektubu imzalandığını, işbu iyiniyet mektubunda ödeme termin ve tüm tapu süreçlerinin açıkça düzenlendiğini, alıcı … firmasının eş zamanlı olarak en az 3 oteli satın alma talebi sebebi ile mevcut Pazar hakimiyeti ve pazardaki pay büyüklüğü gereği “rekabet kurumu onayı” istendiğini, satışın hacmi ve büyüklüğü sebebi ile gerekli tüm idari süreçlerin takip edilmesi neticesinde satış aşamasına gelindiğini ancak ne yazık ki 25.02.2022 tarihinde Rusya nın bir anda Ukrayna ya savaş açması sonucunda işbu … alıcı şirketin global ambargolara uğradığını, uluslararası yaptırımlar sebebi ile sözleşmenin ifası, bedelin ödenmesi ve para transferleri imkansız hale geldiğini, global yatırımcı ile yapılan ticaretin ilk aşaması tamamlanmasına rağmen satışın tamamlanması için gerekli ikinci aşamaya geçilmek üzere iken sürecin tıkandığını, bu durumda likit dengesi yıllık anlaşmalardan günlük anlaşmalara dönüşe dayanadığını ve bozulduğunu, bu bozulmanın şirketler için teminat mektuplarının nakde dönmesi ve bankalar nezdinde yasal takiplerin başlaması vakıasını tetikleyeceği için İİK.nun 285. Maddesindeki koşulların oluştuğunu, şirketlerin iyiniyetli olmakla; ödeyememe durumu içinde olduklarını, tüm şirketlerin ve şirket ortaklarının …. dan ayrı bir hukuk süjesi ise de gerek kredilerine vaki kefaleti gerekse yatırımların grup şirketleri tarafından finanse edilmesi nedeni ile hukuki kaderi …in varlığına bağlı olduğunu, şirketlerin süreci yönetebilmek adına belli ekonomik tedbirleri de sıraladığını, bu önlemlerle şirket ….A.Ş. iştiraki olmakla; yönetim kurulu üyeleri ….., …, …. ve …. da tüm malvarlıkları ile grubun tüm borcunu şahsi olarak da üstlenerek sürecin sorumluluğunu üstüne aldıklarını, şirketlerin sunulan bağımsız konkordato projeleri çerçevesinde borçlarını tamamen ödeyebilecek ve sağlıklı bir mali yapıyla faaliyetlerine devam etme fırsatı bulacaklarını, bu halde alacaklıların ise, ani bir mali kriz ve tasfiye sonucunda tahsil edebilecekleri alacaklarından daha fazlasına kavuşabileceklerini, bu durumun konkordato projelerinde değerlendirildiğini ve makul güvence raporu ile de somutlaştırıldığını belirterek, geçici mühlet kararı verilmesini ve neticeden konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava hasımsız olarak açılmıştır.
Mahkemece, davacıların iflasa tabi olmayan gerçek kişi konumunda oldukları, her ne kadar ortağı ve yöneticisi oldukları şirketlerin mali durumlarının bozulduğu ve şirketlerin konkordato davası açmak zorunda kaldıklarını ve kendilerinin de şahsi mal varlığı ile adı geçen şirketlere müteselsil kefil olarak bankalara karşı, borç ve yükümlülük altına girdiklerini, müteselsil kefil olarak asıl borçlu sıfatıyla sağlamış olduğu teminatların aleyhine yürütülmesi riski doğduğundan bahisle eldeki davayı açmışsalar da davacıların dilekçesi ekinde sunmuş olduğu ön proje ve eklerinin incelenmesi sonucunda kanunun aradığı anlamda özellikle İİK’nın 286. Maddesinde aranan bilgi ve belgelerin mahkememize eksiksiz olarak sunulmadığı, bağımsız birer proje olmadığı, davacıların tamamen ortağı ve yöneticisi olduğu şirketlere atıfta bulunarak onların mali durumları hakkında açıklamada bulunulduğu, şirketlerin projelerindeki başarı ihtimaline dayandıkları, bu nedenlerle davacı gerçek kişilerin konkordato talebinin mahkememizce ciddi ve alacaklıların menfaatini koruyacak nitelikte görülmediği sonuç ve kanaatine varılmakla davanın reddine, borca batıklık tespiti bulunmadığından iflaslarına karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karara karşı, davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; geçici mühlet kararından dönülemeyeceğini, İİK’nın 286. maddesi gereğince tüm davacılar yönünden evrakların eksiksiz olarak sunulduğunu, mahkemece “sürpriz karar verme yasağı” na aykırı karar verildiğini, davacı gerçek kişiler aleyhine verilen red kararına esas olabilecek konkordato projesinin uygulanamayacağı yönünde tespit ve değerlendirme de bulunmadığını, konkordato projesi hakkında geçici konkordato komiser değerleme raporunun taraflarına tebliğ edilmediğini, davacı gerçek kişiler aleyhine tefrik kararına ve takiben esastan red kararına dayanak yapılabilecek konkordato komiser heyeti tespit ve değerlendirmesinin olmadığını, diğer davacı şirketler için yapılan yargılamalarda İİK’nın 287. Maddesi gereğince ek süre verildiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, İİK’nın 285. Maddesi gereğince konkordato istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davacı gerçek kişiler tarafından açılan konkordato davalarının ayrı ayrı reddine, davacıların borca batıklığı bulunmadığından iflas kararı verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, ayrıca İİK’nın 286. Maddesinde belirtilen belgelerin eksiksiz olarak sunulmamasına, dosyada bağımsız denetim kurulu tarafından düzenlenen raporun bulunmamasına, projelerin bağımsız proje niteliğinde olmamasına, davacıların konkordato talebinin yasal şartlarının oluşmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacılar vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacıların istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-Kararın Dairemiz tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 bendi ve İİK’nin 308/a maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.18/10/2022