Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/2130 E. 2023/298 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 05/07/2018
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 21/02/2023
İlk Derece Mahkemesinin dava dosyası istinaf yasa yolu incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla, istinaf incelemesi HMK’nın 356. vd. maddelerince duruşmalı olarak yapılan açık yargılama sonucunda dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACILARIN İDDİALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili, davalı bankanın müvekkilleri hakkında icra takibi başlattığını, ancak müvekkillerinin davalıya her hangi bir borcunun bulunmadığını, davacılardan … ‘ın davalı bankadan 2010 yılında kredi kullandığını, diğer davacının ise bu kredinin kefili olduğunu, davalı bankanın bonoya dayalı olarak icra takibi başlattığını, müvekkillerinin kredi borcu olmaması nedeniyle davaya konu bono nedeniyle de borçlu olmadıklarını, bononun tanzim tarihinin kredi kullanım tarihi ile aynı olduğunu ileri sürerek, davaya konu 250.000,00 TL bedelli bono nedeniyle davacıların borçlu olmadıklarının tespitine ve müvekkilleri yararına kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı vekili; müvekkili ile davacı … arasında ticari kredi sözleşmeleri imzalandığını, diğer davacının bu kredinin kefili olduğunu, asıl borçlu …’ın diğer davacı tarafından keşide edilen ve kendisinin lehtar olduğu bonoyu müvekkili bankaya ciro yolu ile devrettiğini, kredi borçlarının ödenmemesi üzerine hesapların kat edildiğini ve bonoya dayalı olarak icra takibi başlatıldığını, davacı Samet’in kefalet limitinin 300.000,00 TL ile sınırlı olduğunu bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, davacı … ile davalı banka arasında 2010 yılında genel kredi sözleşmesi düzenlendiği, 2013 yılında ayrıca ticari kart sözleşmesi imzalandığı, diğer davacının her iki sözleşmenin kefili olduğu, davacı … ile davalı arasında 2015 yılında yeni bir genel kredi sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşmeye bu kez dava dışı … isimli kişinin kefil olduğu, davaya konu senedin teminat senedi olduğuna dair açık ibare yok ise de, senedin tanzim tarihi itibariyle ilk kredi sözleşmesinin tarihinin aynı olduğu, senedin teminatını teşkil ettiği diğer kredi borçlarının kapatıldığı, davalı bankanın kapatılan kredi ile ilgili bir alacak iddiasının bulunmadığı, davacı … ‘ın davalı bankaya ödenmemiş başkaca kredi borçları olması nedeniyle bankanın kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile dava ve icra takibine konu senetten dolayı davacıların toplam 111.731,92 TL’den borçlu olmadıklarının tespitine, şartları oluşmadığından kötü niyet tazminatı verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı davacılar vekili ile davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde 250.000,00 TL bedelli senetten dolayı borçlu olunmadığının tespitini istediklerini, bilirkişi raporunda da senet nedeni ile müvekkillerinin borçlu olmadığının belirlendiğini, ancak mahkemece toplam 111.731,92 TL yönünden kabul kararı verildiğini, davanın tümden kabulü ile vekalet ücretinin de buna göre belirlenmesi gerektiğini, nitekim harcı da buna göre yatırdıklarını istinaf nedenleri olarak göstermiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; genel kredi sözleşmelerinin özelliği gereğince kefillerin sorumluluğunun devam ettiğini, davacılardan …’ın halen müvekkili bankaya ödenmemiş borcunun bulunduğunu, istinaf nedenleri olarak göstermiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, bono ve bonoya dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 01/10/2019 tarih … Esas … Karar sayılı ilamı ile; “… Dosya evrakı incelendiğinde; taraflar arasındaki kredi ilişkisi kapsamında düzenlendiği ileri sürülen bonoya dayalı olarak davalı alacaklı banka tarafından davacılar hakkında icra takibi başlatıldığı, bononun keşidecisinin davacı … , lehtarının … , bedelinin 250.000,00 TL olduğu ve …’ın cirosu ile davalı bankaya devredildiği anlaşılmaktadır.
İlk derece mahkemesince davaya konu bononun 2010 tarihinde düzenlenen genel kredi sözleşmesine teminat oluşturmak amacıyla düzenlendiği gerekçesine yer verilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de; Dairemizce yapılan incelemede bono keşidecisinin … , lehtarının … olduğu ve … tarafından bononun kredi borcunun ödenmesi amacıyla davalı bankaya verildiği kanaatine ulaşıldığından, asıl borçlunun davalı bankaya olan tüm borçlarının belirlenmesi amacıyla istinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmıştır.
Davacı vekili, istinaf dilekçesinde, bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemi ile dava açtıklarını, ancak mahkemece icra takibindeki tutar göz önüne alınmak suretiyle kabul kararı verildiğini ileri sürmüştür. Dava dilekçesi incelendiğinde; davacılar vekilince bono ve bonoya dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemiyle dava açıldığı, her ne kadar dava değeri 111.731,92 TL olarak gösterilmiş ise de mahkemece davadaki talep sonucu itibariyle dava değerinin 250.000,00 TL olduğundan bahisle davacı tarafa eksik harcı tamamlaması konusunda süre verildiği ve davacı tarafça söz konusu eksik harcın tamamlandığı anlaşılmıştır. Bunun sonucu olarak dava değerinin 250.000,00 TL olması nedeniyle icra takip tutarı üzerinden hüküm kurulmakla yetinilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin bu yöne ilişen istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.
Davaya konu bononun kredi kefili tarafından kredi asıl borçlusu adına keşide edilmesi göz önüne alındığında; bono nedeniyle davacı asıl borçlunun diğer borçları nedeniyle de keşideci ve müracaat borçlusunun sorumluluğunun bulunduğu ve bu sorumluluğun devam ettiği kanaatine varıldığından, davalı banka vekilinin istinaf başvurusunun da esastan kabulü gerekmiştir.
Kredi asıl borçlusunun davalı bankaya olan toplam borcunun belirlenmesi amacıyla Dairemizce bilirkişi raporu alınmış, bankacı bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ile davacı …’ın icra takip tarihi itibariyle olan toplam borcu 97.554,00 TL olarak belirlenmiştir. Ancak bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada eldeki davanın açılma tarihi olan 14/04/2017 tarihi yerine 31/10/2016 takip tarihi dikkate alındığından, bu kez söz konusu rakamlar Dairemizce bilirkişi raporundaki akdi ve temerrüt faiz oranları benimsenmek suretiyle yeniden hesaplanmış, buna göre dava tarihi itibariyle, …’ın davalı bankaya 107.773,66 TL borcunun bulunduğu, bononun niteliği itibariyle her iki davacının bu tutardan sorumlu olduğu, bono bedelinin 250.000,00 TL olması nedeniyle yukarıda değinilen tutarın düşülmesi nedeniyle davacıların bono nedeniyle 142.226,34 TL den sorumlu olmadıkları anlaşılmış, bu tutar yönünden kabul hükmü kurulmuş, davalı bankanın kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmakla, kötü niyet tazminatı isteminin reddi gerekçesiyle
4-Davanın KISMEN KABULÜNE,
a- Antalya 15. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyası ile takibe konu 09/11/2010 tanzim tarihli, 19/10/2016 vade tarihli, 250.000,00.-TL bedelli senetten dolayı davacıların dava tarihi itibariyle işlemiş faiz de dahil olmak üzere 142.226,34-TL’sinden borçlu olmadıklarının TESPİTİNE, ” karar verilmiştir.
Dairemiz kararına karşı taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 09/05/2022 tarih … Esas … Karar sayılı ilamı ile; “… Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve temyiz sebeplerine göre, davacılar vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıda yazılı bent dışındaki tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
Dava, teminat amacıyla verilen bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.Teminat bonosu teminatını teşkil ettiği asıl borç ilişkisinin bakiyesi kadar geçerlilik arzeder.Nitekim davalı banka bono bedelinin tamamı üzerinden değil asıl borç bakiyesi olan 111.731,92 TL üzerinden takibe geçmiştir.Bu durumda dava değeri bu tutar olduğundan senet tutarının tamamı üzerinden icapsız yere harç ikmali yaptırılarak reddedilen kısım üzerinden davalı banka aleyhine haksız vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı taraf vekillerine tebliğ edilmiş davacı vekili bozma ilamına direnilmesini, davalı vekili ise bozma ilamına uyulmasını talep etmiştir.
Dairemizce verilen esasa ilişkin karar Yargıtay bozma ilamı dışında tutulup kesinleşmiştir. Bozma ilamı vekalet ücretine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 326. Maddesinde yargılama giderlerinden sorumluluk başlığı altında,
“(1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.
(2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.
(3) Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir” düzenlemesi yer almıştır.
Vekalet ücreti de yargılama giderlerindendir. Dolayısıyla vekalet ücretine de haklılık durumuna göre karar verilmesi gerekir.
Davacı taraf dava dilekçesinde, harca esas değer olarak takip dosyasındaki toplam takip tutarı olan 111.731,92 TL göstermiş ve bu değer üzerinden harç yatırmış ise de, dava dilekçesinin netice ve talep kısmında davacının 09/11/2010 tanzim 19/10/2016 vade tarihli 250.000,00 TL bedelli senetten ötürü borçlu olunmadığının tespitini talep etmekle, dava değeri 210.000,00 TL olup, buna göre harç ikmalinin sağlandığı, yargılama sonunda Dairemizce Antalya 15. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyası ile takibe konu 09/11/2010 tanzim tarihli, 19/10/2016 vade tarihli, 250.000,00.-TL bedelli senetten dolayı davacıların dava tarihi itibariyle işlemiş faiz de dahil olmak üzere 142.226,34-TL’sinden borçlu olmadıklarının TESPİTİNE karar verildiği, esas yönünden bu kararın onandığı, esas yönünden kesinleşen bu karara göre davacının 142.226,34 TL yönünden haklı olduğu, 107.773,66 TL yönünden ise haksız olduğu, buna göre tarafların haklılık durumuna göre vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olduğu, Yargıtay bozma ilamının usule uygun olmadığı kanaatiyle önceki kararımızda direnilmesine karar verilmiştir.
Dairemiz kararı sadece vekalet ücreti yönünden bozulmuş olsa da, bozma ilamı ile hüküm tamamen kalktığından HMK’nın 297. maddesine göre yeniden hüküm tesis edilmiştir. (Y. 8. HD 2019/3766 Esas 2021/3684 Karar sayılı ilamı)
Bu halde tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki kredi ilişkisi kapsamında düzenlendiği ileri sürülen bonoya dayalı olarak davalı alacaklı banka tarafından davacılar hakkında icra takibi başlatıldığı, bononun keşidecisinin davacı …, lehtarının …, bedelinin 250.000,00 TL olduğu ve …’ın cirosu ile davalı bankaya devredildiği, bono keşidecisinin …, lehtarının … olduğu ve … tarafından bononun kredi borcunun ödenmesi amacıyla davalı bankaya verildiği kanaatine ulaşıldığı anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi incelendiğinde; davacılar vekilince bono ve bonoya dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemiyle dava açıldığı, her ne kadar dava değeri 111.731,92 TL olarak gösterilmiş ise de mahkemece davadaki talep sonucu itibariyle dava değerinin 250.000,00 TL olduğundan bahisle davacı tarafa eksik harcı tamamlaması konusunda süre verildiği ve davacı tarafça söz konusu eksik harcın tamamlandığı anlaşılmıştır. Bunun sonucu olarak dava değerinin 250.000,00 TL olduğu anlaşılmıştır.
Davaya konu bononun kredi kefili tarafından kredi asıl borçlusu adına keşide edilmesi göz önüne alındığında; bono nedeniyle davacı asıl borçlunun diğer borçları nedeniyle de keşideci ve müracaat borçlusunun sorumluluğunun bulunduğu ve bu sorumluluğun devam ettiği kanaatine varılmıştır.
Kredi asıl borçlusunun davalı bankaya olan toplam borcunun belirlenmesi amacıyla Dairemizce bilirkişi raporu alınmış, bankacı bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ile davacı …’ın icra takip tarihi itibariyle olan toplam borcu 97.554,00 TL olarak belirlenmiştir. Ancak bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada eldeki davanın açılma tarihi olan 14/04/2017 tarihi yerine 31/10/2016 takip tarihi dikkate alındığından, bu kez söz konusu rakamlar Dairemizce bilirkişi raporundaki akdi ve temerrüt faiz oranları benimsenmek suretiyle yeniden hesaplanmış, buna göre dava tarihi itibariyle, …’ın davalı bankaya 107.773,66 TL borcunun bulunduğu, bononun niteliği itibariyle her iki davacının bu tutardan sorumlu olduğu, bono bedelinin 250.000,00 TL olması nedeniyle yukarıda değinilen tutarın düşülmesi nedeniyle davacıların bono nedeniyle 142.226,34 TL den sorumlu olmadıkları anlaşılmış, bu tutar yönünden kabul hükmü kurulmuş, davalı bankanın kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmakla, kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dairemizin 01/10/2019 tarihli … Esas … Karar sayılı ilamında direnilmesine,
2-Davanın KISMEN KABULÜNE,
a- Antalya 15. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyası ile takibe konu 09/11/2010 tanzim tarihli, 19/10/2016 vade tarihli, 250.000,00.-TL bedelli senetten dolayı davacıların dava tarihi itibariyle işlemiş faiz de dahil olmak üzere 142.226,34-TL’sinden borçlu olmadıklarının TESPİTİNE,
Şartları oluşmadığından kötüniyet tazminatı verilmesine YER OLMADIĞINA,
b-Alınması gerekli 9.715,48 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 1.908,11.-TL ve tamamlama ile alınan 2.361,25 harcın mahsubu ile bakiye 5.446,12 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir KAYDINA,
c-Davacılar tarafından yatırılan 1.908,11 TL peşin harç, 31,40 TL başvurma harcı, 2.361,25 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 4.300,76 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
ç-Davacılar tarafından yapılan (davetiye, müzekkere, bilirkişi gideri ve harç olmak üzere) toplam 4.805,16.-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranları dikkate alınarak 2.733,68 TL sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
d-Davacılar vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 22.333,95 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
e-Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 17.166,05 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
f-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
g-Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas 02/10/2018 tarih, … Karar, 2018/380 Harç nolu harç tahsil müzekkeresinin iptaline, tahsil edildi ise tahsil edilene İADESİNE,
İstinaf incelemesi yönünden;
3-492 sayılı yasa gereğince davacı tarafından peşin yatırılan 35,90 TL maktu istinaf karar harcının istek halinde istinaf başvurusunda bulunan davacı tarafa İADESİNE,
4-492 sayılı yasa gereğince davalı tarafından peşin yatırılan 4.269,40 TL nispi istinaf karar harcının istek halinde istinaf başvurusunda bulunan davalı tarafa İADESİNE,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafça yapılan 28,00 TL tebligat gideri, 98,10 TL istinaf başvuru gideri olmak üzere toplam 126,10 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak istinaf başvurusunda bulunan davacıya VERİLMESİNE,
6-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafça yapılan 36,00 TL tebligat gideri, 98,10 TL istinaf başvuru gideri, 20,98 istinaf posta gideri, 500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 655,08 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak istinaf başvurusunda bulunan davalıya VERİLMESİNE,
7-İstinaf incelemesi birden fazla duruşmalı yapıldığından ve davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 11.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-İstinaf incelemesi birden fazla duruşmalı yapıldığından ve davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 11.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
9-Temyiz başvurusunda bulunan davacılar tarafından yapılan temyiz yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
10-Temyiz başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan 218,50 TL temyiz yoluna başvurma harcı, 22,00 TL tebligat gideri, 30,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 270,50 TL temyiz yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
11-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca peşin alınan ve kullanılmayan gider avansının ilk derece mahkemesince İADESİNE
12-Kararın Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE
Dair, Davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı 6100 Sayılı HMK’nın 356. maddesi uyarınca duruşmalı olarak oybirliği ile HMK’nın 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.21/02/2023

….