Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/2116 E. 2022/1418 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ALANYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 28/06/2022
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 24/10/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı tarafın 01/01/2022 düzeneleme, 01/02/2022 vade tarihli, 420.000,00 TL bedelli bonoya istinaden Manavgat 2. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile takip başlattığını, takibin kesinleştiğini, davacının davalıya mevcut bir borcunun olmadığını, icra takibinin haksız ve kötü niyetli olduğunu ifade ederek, dava konusu icra dosyasına işbu dava sonuna kadar işlem yapılmamasına yönelik tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece 28/06/2022 tarihli ara karar ile; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 72/3. maddesi gereğince takipten sonra açılan menfi tespit davasında mahkemenin ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilmeyecek olması, mevcut bir durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın veyahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde ihtiyati tedbir kararı verilebilecek olması, ihtiyati tedbir talep eden tarafın dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunluluğu bulunması; talep eden tarafından ortaya konulan delillerle geçici hukuki koruma için yaklaşık ispata yeter mahiyette olması, muhtemel menfi tespit davası kazanılsa dahi sonuçsuz kalmasının önlenmesi amacıyla ve gecikmesinde sakınca görülmesi nedeniyle, menfaatler dengesi de göz önünde bulundurularak, takibini durdurulması talebinin reddi ile teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Manavgat 2. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından girişilen icra takibine konu bononun bedelsizliği ve hükümsüzlüğü nedeniyle menfi tespit davasının açıldığını, aynı zamanda takibe konu bono yönünden sahtelik iddiasıyla Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … S.Sayılı dosyasında şikayette bulunulduğunu, davaya konu 01.02.2022 vade tarihli, 420.000,00-TL bedelli bono yönünden imza inkarı dışında sahtelik iddiası nedeniyle soruşturmanın yürütüldüğünü, ayrıca davalı tarafın bu şekilde birçok kişiden haksız kazanç elde etmeye çalışması nedeniyle hakkında birçok soruşturma yürütüldüğü de dikkate alındığında 01.02.2022 vade tarihli, 420.000,00-TL bedelli bono yönünden girişilen icra takibinin teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına karar verilmesi gerektiğini, ilk derece mahkemesinin kararının hukuka aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, menfi tespit istemine ilişkin olup, istinafa konu karar davaya konu bono nedeniyle başlatılan icra takibinin teminatsız olarak ihtiyati tedbir yoluyla durdurulması talebinin reddine ilişkin 28/06/2022 tarihli ara karardır.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Manavgat 2. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklı … tarafından davacı borçlu … aleyhine bonoya istinaden toplam 436.664,79.-TL alacağın tahsili için kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Takibe ve davaya konu edilen senedin incelenmesinde; 01/01/2022 düzenleme, 01/01/2022 vade tarihli, 420.000,00.-TL bedelli olduğu, keşidecinin davacı …, lehtarın davalı … olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamından, davaya konu bonoda lehtar konumunda bulunan davalının sipariş formu benzeri belgenin altındaki koparılmaya müsait teminat niteliğindeki boş senedi bilinçsiz veyahut hile ve aldatma ile davacıya sözleşme olarak imzalattığı, daha sonra bononun doldurulduğu iddiasıyla eldeki menfi tespit davasının açıldığı, ilk derece mahkemesince 28/06/2022 tarihli ara karar ile, İİK. 72/3 maddesi uyarınca icra takibinin durdurulması talebinin reddine, teminat mukabilinde icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verildiği, davacı borçlu vekilinin 17/05/2022 tarihli şikayet dilekçesi üzerine Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığının … numaralı dosyası üzerinden davalı alacaklı … hakkında soruşturmanın yürütüldüğü anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, davacı yararına sahtecilik iddiası kapsamında tedbir kararı verilip verilemeyeceği ile mahkeme ara kararının usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına dairdir.
Ayrıntıları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.03.2021 tarih, … Esas, … Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, İcra ve iflas hukuku, icra ve iflas takiplerinin usul hukuku niteliğindedir. Bu hukuk dalının amacı, bir yandan takip alacaklısının alacağına kavuşması için borçlu veya üçüncü kişilerin çıkarabilecekleri zorlukları ortadan kaldırmak, diğer yandan kötü niyetli takiplere karşı takip borçlusunun kendisini korumasını sağlayacak hukuki çareler bulmak, bu arada takipten etkilenen üçüncü kişilerin menfaatlerini korumak, takip işlemlerinin yapılması sırasında insan hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmesini önlemektir. İcra iflas hukukunun en önemli kaynağı İcra ve İflas Kanunu olup, bu Kanun, icra ve iflas takibinden, tahsile kadar uygulanması gereken usul hükümlerini düzenlemektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, İcra ve İflas Kanunu’nda bir hüküm olmayan hallerde, ancak İcra ve İflas Kanunu’nda açıkça gönderme olması (İİK 50, 68/a-4 gibi) veya bu kanunun özel veya genel hükümlerine aykırı olmaması hallerinde uygulanabilir.
HMK’nun 209/1. Maddesinde, “adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz” hükmü düzenlenmiştir. HMK’nın 209. maddesinin icra takiplerinde uygulanması gerektiğine ilişkin olarak İcra ve İflas Kanununda bir hüküm bulunmamaktadır.
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takipte, takibe konu kambiyo senedi altındaki imzaya itiraz İİK’nun 170. maddesinde özel olarak düzenlendiğinden, imza inkarı sebebine dayalı sahtelik iddiası hakkında, sonraki genel kanun olan HMK’nın 209. maddesi uygulanamaz.
Borçlunun imzaya itiraz dışındaki diğer sebeplerden dolayı ödeme emrine itirazı borca itiraz niteliğindedir. Bu kapsamda, senet üzerinde bulunan yazıdaki sahtelik iddiası da borca itiraz niteliğinde olup, bu konunun da İİK’nın 169/a maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle HMK’nın 209. maddesi uygulanamaz. (benzer şekilde Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 30/04/2018 tarih, 2016/31754 Esas ve 2018/3908 Karar sayılı ilamı).
İİK. 72/3 maddesinde ”İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir” hükmü düzenlenmiş olup anılan madde uyarınca icra rakibinden sonra açılan menfi tespit davasında, ihtiyati tedbir kararı ile takibin durdurulmasına karar verilemeyecektir. Sahtelik sebebiyle açılan menfi tespit davası gibi, Cumhuriyet Savcılığına aynı sebeple yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmaz.
Somut olayda; davacının senedin sahte olarak düzenlendiğine yönelik borçlanma iradesi dışında davalının sipariş formu benzeri belgenin altındaki koparılmaya müsait teminat niteliğindeki boş senedi bilinçsiz veyahut hile ve aldatma ile davacıya sözleşme olarak imzalattığı, daha sonra bononun doldurulduğu buna ilişkin soruşturma dosyasının derdest olduğu davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığı iddiaları 6100 Sayılı HMK’nın 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Anılan hüküm, genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, başka bir anlatımla delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi yoktur. İİK’nın 72/3. maddesinde özel ve açık bir düzenleme var iken ve HMK’ya açık atıf yapılmamışken HMK’nın 209. maddesindeki genel düzenlemenin uygulanması mümkün değildir. İİK’nın 72/3. maddesi uyarınca menfi tespit davasında takip başladıktan sonra ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden davacının istinaf sebebi yerinde değildir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi ara kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın Dairemiz tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.24/10/2022