Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/2109 E. 2022/1342 K. 10.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 31/05/2022
DAVANIN KONUSU: Bankalarca Kullandırılan Ticari Kredilerden Ve Ticari Kredili Mevduatlardan Kaynaklanan Davalar (Menfi Tespit)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 10/10/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilerinin murisi …. ın 2017 yılında davalılardan …. AŞ’den kullandığı kredi için diğer davalı sigorta şirketi ile uzun süreli yıllık azalan teminatlı hayat sigortası sigorta sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme dolayısı ile müvekkillerinin davalı bankaya aralarındaki kredi sözleşmesinden dolayı murislerinin ölüm tarihi itibarıyla borçlu olmadıklarının tespitini ve bu kredi sözleşmesinden dolayı murislerinin ölüm tarihinden sonrasına ilişkin kredi borçları sebebiyle haklarında girişilecek takibin tedbiren durdurulmasına karar verimesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi cevap dilekçesinde özetle; dava konusu …. Sigortası Poliçesi’nde diğer davalı ….. A.Ş.’nin dain-i mürtehin kaydı bulunduğu, bu kayıttan dolayı sağlanacak teminattan öncelikle bu bankanın yararlanacak olması sebebiyle davaya muvafakatinin alınması gerektiği;
Davacıların açtıkları davanın menfi tespit davası olduğu ancak davacıların müvekkili şirkete bir borçları olmadığı gibi müvekkili şirketin de davacılardan bir alacak taleplerinin olmadığını, açılan davanın bu yönden hukuki bir yarar taşımadığı,
Söz konusu 57246541 numaralı Uzun Süreli Yıllık Azalan Teminatlı …. Sigortası Poliçesinin yürürlük tarihinin 08.01.2019 olduğu, davacılar murisinin vefat tarihinin 10.03.2021 olduğu, bu tarihin azalan teminat tablosunda 3 Döneme denk geldiği, bu dönemde ödenecek bir teminatın olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların murisinin kullandığı kredinin tarımsal amaçlı kredi olması sebebiyle görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mah. Olduğunu, davacıların murisinin bu kredi için 225.000,00-TL’ye oranlı hayat sigortası yerine ”vefat tazminat tutarı 30.000,00-TL olan …. yıllık …. Sigortası yaptırdığını, yapılan bu poliçenin bir yıl süreli olduğu, poliçe sonu prim ödemesi yapılmadığı için otomatik olarak iptal edildiği belirterek davanın reddine ve tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın, hayat sigortasından kaynaklanan vefat tazminatının tahsili istemine ilişkin olduğu, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 83/2. Maddesine göre “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile diğer kanunlarda düzenleme yapılması bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” Denilerek hayat sigortasından kaynaklanan uyuşmazlıkların da tüketici mahkemesinin görevine girdiği, sigorta sözleşmesi, sigortacı ile sigortalı veya külli halefleri arasındaki tüketici işlemi olduğu, 28/05/2014 tarihinden sonra söz konusu kişiler arasında açılacak davalar tüketici davası olup tüketici mahkemelerinde bakılması gerektiği gerekçesi ile daha önce Tüketici mahkemesi tarafından verilen görevsiz- lik kararına karşı bir görevsizlik kararı verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın 09/11/2021 tarihinde tedbir talepli olarak açıldığını, o tarihten bu yana tedbir talepleri hakkında bir karar verilmediğini, davalı banka tarafından müvekkili aleyhine 16.5.2022 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine girişildiğini, mahkemeye 30.05.2022 tarihinde verilen dilekçe ile icra takibinin durdurulması yönünde bir ihtiyati tedbir kararı verilmesinin istendiği, mahkemenin bu talebi değerlendirmeden karşı görevsizlik kararı verdiğini, bunun müvekkilinin mülkiyet ve hak arama hürriyeti ile adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini, davanın tarım kredisine yönelik menfi tespit davası olduğunu, uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini belirterek; mahkeme kararının kaldırılmasına ve İİK 72. Maddesi gereğince ihtiyati tedbire karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece davanın hayat sigortasından kaynaklanan vefat tazminatı tahsili istemine ilişkin olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş ise de dava davalı bankaya karşı açılmış menfi tespit talebine ilişkindir. Öte yandan sigorta şirketinin de davada taraf gösterilmesi sigorta şirketinin borçtan sorumlu olduğu, davalı bankanın alacağını bu sigorta şirketinden isteyebileceği iddiasına dayandırılmasındandır.
Hayat sigorta sözleşmelerinin niteliği gereği, sigortalı tarafın mesleği ne olursa olsun (tacir, esnaf, işçi, memur vs.) gerçek kişi ve tüketici olması dışında bir seçenek yoktur.
Davanın 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı yasadan sonra 09/11/2021 tarihinde açılmış olmasına göre, 6502 sayılı yasanın 73/1. maddesindeki düzenlemede belirtildiği üzere, murisin tüketici konumunda olup davalı sigorta şirketi ile aralarında akdedilen sigorta sözleşmesinin bir tüketici işlemi olmasından dolayı, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın tüketici mahkemesi tarafından görülmesi gerekmektedir.
Yani davalı bankaya karşı açılan dava itibarıyla görevli mahkeme ticaret mahkemesi ise de sigorta şirketine karşı açılan dava itibarıyla görevli mahkeme tüketici mahkemesidir. Ancak davalılara göre davanın tefrik edilmesi usul ekonomisine uygun olmayacağı ve Tüketici mahkemesinin özel görevli mahkeme olması sebebi ile davanın tüketici mahkemesinde görülmesi gerekir.
Davacı taraf her ne kadar istinaf mahkemesi sıfatıyla mahkememizden ilk derece mahkemesine yaptıkları tedbir taleplerinin incelenmediği için tedbir talepleri hakkında bir karar verimesini de talep etmekte ise de HMK nun 341 maddesine göre İlk derece mahkemelerinin “İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz (taleplerinin kabulüne ilişkin) kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlar.” Hakkında istinaf yoluna başvurulabileceğini belirtmiş olup, ilk derece mahkemesinin bu nitelikte bir davacının tedbir talebi hakkında kararının olmaması karşısında bu talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkeme kararında usul ve yasaya aykırı bir durum mevcut olmadığından aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince kesin olarak karar verildi. 10/10/2022