Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/2102 E. 2022/1487 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 26/04/2022
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 26/10/2022
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, iş bu davanın açılmasından sonra dava dilekçesinde ismi geçen …’ın dosyaya ibraz ettiği, olaya konu bonodan dolayı borçlu olmadığına ilişkin beyan dilekçesi gereği C.Savcılığı’na yeniden şikayette bulunduklarını, bunun gereği C.Savcılığı’nın daha önce verdiği takipsizlik kararının kaldırılmasını talep ettiğini, Sulh Ceza Mahkemesi’nin bu talebi yerinde gördüğünü ve takipsizlik kararını kaldırdığını, takipsizlik kararının kaldırılmasından sonra C.Savcılığı’nın takip alacaklısı …, bu kişinin eşi … ve … hakkında iddianame düzenleyerek dava ikame ettiğini, iddianamenin mahkemece kabul edilerek sanıklar hakkında Denizli 7.Ağır Ceza Mahkemesi’nin … E.9.6.2022 duruşma günlü “T.C.K.nun 209/2 yollamasıyla 204/1, 158/1-d,158/3,37/1 (heriki suçyönünden de uygulanmak üzere) 58/6-7,53-1” maddelerince müvekkili …’a yönelik eylemlerinden dolayı cezalandırılmaları için dava açılmış bulunduğunu, bonoyu alacaklı ve diğer sanıkların hukuka aykırı şekilde ele geçirdiklerinin, ne şekilde icra takibine konu ettiklerinin, müvekkilinin bu bono gereği herhangi bir borcu olmadığının Mahkemenize verilen ve yine ağır Ceza Mahkemesindeki ifadelerden kesin ve net bir şekilde anlaşıldığını, bu nedenlerle kesin belge hükmündeki beyanın ve Ağır Ceza Mahkemesi dosyasının da dikkate alınarak takibin mümkünse teminatsız olarak durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, her ne kadar davalı ve eşi dava dışı … ile takibe konu bononun lehtarı … hakkında sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından cezalandırılmaları için ceza davası açıldığı belirtilmekte ise de, Denizli 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında tensiben savunmaların tespiti amacıyla duruşmanın 09.06.2022 tarihine bırakıldığı, ceza davasının henüz sonuçlanmadığı, davacı tarafın dava dilekçesine eklediği deliller, davanın bulunduğu aşama itibariyle HMK 209/1 maddesinin uygulanmasını gerektirecek koşulların oluşmadığı sonucuna varılarak davacının takibin teminatsız olarak durdurulmasına karar verilmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbir talebini içerir dilekçesini tekrarla davalı alacaklının senedin sahte olduğunu bildiğini, TMK.nun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı hareket ettiğini, senedi sahtecilikle eline geçiren senet hamili … ve yine senedin sahteliğini bilerek ciro yoluyla eline geçiren davalı alacaklı …’in kötüniyetli olduklarını, kötüniyetin korunmayacağının yasanın amir hükmü olduğunu, ilk derece mahkemesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, menfi tespit istemine ilişkin olup, istinafa konu karar davaya konu bono nedeniyle başlatılan icra takibinin teminatsız olarak ihtiyati tedbir yoluyla durdurulması talebinin reddine ilişkin 26/04/2022 tarihli ara karardır.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Denizli 3. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklı … tarafından bonoya istinaden toplam 768.776,44.-TL alacağın tahsili için kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Takibe ve davaya konu edilen senedin incelenmesinde; 20/08/2018 düzenleme, 05/09/2019 vade tarihli, 760.000,00.-TL bedelli olduğu, keşidecinin davacı …, lehtarın …, davalının senedin hamili olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamından, davaya konu bonoda lehtar konumunda bulunan dava dışı …’ın araç kiralama şirketinin ortağı olduğu, davacının araç kiralama şirketinden araç kiraladığı sırada davacıya araç kiralama sözleşmesi ile birlikte sözleşmeye ekli bononun da imzalattırıldığı, araç tesliminde ise bononun iade edilmediği, daha sonra bononun doldurularak davalı alacaklıya ciro edildiği iddiasıyla eldeki menfi tespit davasının açıldığı, ilk derece mahkemesince 24/05/2021 tarihli ara karar ile, İİK. 72/3 maddesi uyarınca icra takibinin durdurulması talebinin reddine, teminat mukabilinde icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verildiği, yargılama sırasında …’ın ilk derece mahkemesine sunduğu 27/09/2021 tarihli dilekçesi üzerine Denizli Cumhuriyet Başsavcılığının … numaralı dosyası üzerinden yürütülen soruşturma sonucunda, davalı alacaklı …, … ve …’ın sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işledikleri iddiasıyla haklarında kamu davası açıldığı, dosyanın Denizli 7. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esasını aldığı, dosyanın derdest olduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, davacı yararına sahtecilik iddiası kapsamında tedbir kararı verilip verilemeyeceği ile mahkeme ara kararının usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına dairdir.
Ayrıntıları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.03.2021 tarih, … Esas, … Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, İcra ve iflas hukuku, icra ve iflas takiplerinin usul hukuku niteliğindedir. Bu hukuk dalının amacı, bir yandan takip alacaklısının alacağına kavuşması için borçlu veya üçüncü kişilerin çıkarabilecekleri zorlukları ortadan kaldırmak, diğer yandan kötü niyetli takiplere karşı takip borçlusunun kendisini korumasını sağlayacak hukuki çareler bulmak, bu arada takipten etkilenen üçüncü kişilerin menfaatlerini korumak, takip işlemlerinin yapılması sırasında insan hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmesini önlemektir. İcra iflas hukukunun en önemli kaynağı İcra ve İflas Kanunu olup, bu Kanun, icra ve iflas takibinden, tahsile kadar uygulanması gereken usul hükümlerini düzenlemektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, İcra ve İflas Kanunu’nda bir hüküm olmayan hallerde, ancak İcra ve İflas Kanunu’nda açıkça gönderme olması (İİK 50, 68/a-4 gibi) veya bu kanunun özel veya genel hükümlerine aykırı olmaması hallerinde uygulanabilir.
HMK’nun 209/1. Maddesinde, “adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz” hükmü düzenlenmiştir. HMK’nın 209. maddesinin icra takiplerinde uygulanması gerektiğine ilişkin olarak İcra ve İflas Kanununda bir hüküm bulunmamaktadır.
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takipte, takibe konu kambiyo senedi altındaki imzaya itiraz İİK’nun 170. maddesinde özel olarak düzenlendiğinden, imza inkarı sebebine dayalı sahtelik iddiası hakkında, sonraki genel kanun olan HMK’nın 209. maddesi uygulanamaz.
Borçlunun imzaya itiraz dışındaki diğer sebeplerden dolayı ödeme emrine itirazı borca itiraz niteliğindedir. Bu kapsamda, senet üzerinde bulunan yazıdaki sahtelik iddiası da borca itiraz niteliğinde olup, bu konunun da İİK’nın 169/a maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle HMK’nın 209. maddesi uygulanamaz. (benzer şekilde Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 30/04/2018 tarih, 2016/31754 Esas ve 2018/3908 Karar sayılı ilamı).
İİK. 72/3 maddesinde ”İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir” hükmü düzenlenmiş olup anılan madde uyarınca icra rakibinden sonra açılan menfi tespit davasında, ihtiyati tedbir kararı ile takibin durdurulmasına karar verilemeyecektir. Sahtelik sebebiyle açılan menfi tespit davası gibi, Cumhuriyet Savcılığına aynı sebeple yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmaz.
Somut olayda; davacının senedin sahte olarak düzenlendiğine yönelik borçlanma iradesi dışında araç kiralama sözleşmesi ile birlikte sözleşmeye ekli bononun da imzalattırıldığı, araç tesliminde ise bononun iade edilmediği, daha sonra bononun doldurularak davalı alacaklıya ciro edildiği, buna ilişkin ceza davasının derdest olduğu davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığı iddiaları 6100 Sayılı HMK’nın 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Anılan hüküm, genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, başka bir anlatımla delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi yoktur. İİK’nın 72/3. maddesinde özel ve açık bir düzenleme var iken ve HMK’ya açık atıf yapılmamışken HMK’nın 209. maddesindeki genel düzenlemenin uygulanması mümkün değildir. İİK’nın 72/3. maddesi uyarınca menfi tespit davasında takip başladıktan sonra ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden davacının istinaf sebebi yerinde değildir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi ara kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın Dairemiz tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1. bendi gereğince aynı kanunun 362/1-f maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.26/10/2022

….