Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/198 E. 2022/1807 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 07/10/2021
DAVANIN KONUSU : İtrazın İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 19/12/2022
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, Müvekkili … A.Ş’ nin sermaye piyasası kanunu hükümlerine uygun olarak aracı kurum olduğunu, davalı …’ nın sermaye piyasasında işlem yapmak amacıyla, müvekkili nezdinde … numaralı hesap açtırdığını, bu hesaba ilişkin müvekkili ile davalı arasında sermaye piyasası işlemleri çerçeve sözleşmesinin elektronik yöntemle imzalandığını, davalının müvekkili şirketin interneti üzerinden işlem yapmasına olanak veren … işlem platformunu kullanarak ve telefon aracılığı ile emir ileterek ağırlıklı olarak vadeli işlem ve opsiyon pazarında (vadeli işlem sözleşmeleri belirli bir ticari mal veya finansal enstrümanı, gelecekteki belirli bir tarihte önceden belirlenmiş bir fiyattan almak veya satmak üzere gerçekleştirilen sözleşme) işlemler yaptığını, davalının gerçekleştirdiği işlemler nedeniyle 17/08/2017 tarihi itibariyle toplamda 209.219,78.-TL eksi bakiyeye düştüğü, ancak bu miktarı müvekkili kuruma ödemediği, çerçeve sözleşmenin temürrüt hesap bakiyesi açığı teminat ve teminatın nakde çevrilmesi başlıklı 9. Mad. uyarınca müşterinin portföy hesabının eksi bakiyeye düşmesi halinde söz konusu eksi bakiye karşılığı müşteri tarafından nakden ödenmek zorunda olduğunu, davalıya bu eksi bakiyenin ödenmesi için ihtarname gönderildiğini, kendisine bizzat tebliğ edilmesine rağmen ödeme yapmayarak temerrüte düştüğü, tahsili için girişilen takibe de itiraz edildiği belirterek itirazın iptaline ve tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı vekili, Müvekkilinin davacı şirket nezdinde herhangi bir hesap açmadığı, usul ve yasaya uygun bir sözleşme imzalamadığını, böyle bir sözleşme konusunda irade açıklamasında bulunmadığı, müvekkilinin davacı şirketin iştirakçisi olan dava dışı İng Bank A.ş nezdinde bir mevduat hesabı açtırdığını, bu çerçevede akdedilmesi gereken sözleşmeyi imzaladığını, bundan sonra davacı şirket tarafından müvekkilinin telefonla aranıp, telefonuna yüklenecek uygulama ile sermaye piyasası işlemleri yapmak isteyip istemediğinin sorulduğu, müvekkilinin sermaye piyasası işlemleri yapmak istediğinin bildirilmesi üzerine, kendisine gönderilen şifreler ile dava konusu işlemleri gerçekleştirdiğini, sermaye piyasası çerçeve sözleşmesinin ekinde yer alan çeşitli risk bildirim formlarını müşteri beyanını masraf tarifesini ve diğer belgeleri ise imzalamadığını, oysa usulüne uygun bir yatırım sözleşmesi olması için bunun karşılıklı olarak müzakere edilmesi sözleşmenin imza öncesi incelenmek üzere müşteriye teslim edilmesi, müşterinin tüm sözleşme hükümlerini okuması, kabul etmesi ve bunu el yazısı ile tevsik etmesi ve en önemlisi imzalamasının gerektiğini, böyle bir sözleşmenin geçerli kabul edilebilmesi için de müşteri aleyhine hükümler içermemesi gerektiğini, bu sözleşmenin emredici yasal hükümlere de aykırı da olmaması gerektiğini, davacının sözleşme ve eklerinin elektronik yöntemle imzalandığını iddia ettiğini, böyle bir iddianın kabul edilemeyeceğini zira müvekkilinin ne elektronik imza kanu- nu, ne de cep telefonu ve GSM sim kartı kullanarak herhangi bir mobil imza kullanmadığını, bu yüzden elektronik ortamda atıldığı iddia edilen imzayı kabul etmediğini, davacının müvekkilinin 17/08/2018 tarihi itibarıyla 209.219,78.-TL eksi bakiyeye düşmüş olduğu yönündeki iddialarının da dayanaksız olduğunu belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “… Hükme esas alınan her iki bilirkişi raporuna göre, davalının inkar ettiği sözleşme ve alışverişlerin sabit olduğu, davalının bizzat kendisinin davacı tarafından sunulan … işlem platformu üzerinden sermaye piyasasından vadeli işlem ve opsiyon pazarında işlemler yaptığı anlaşılmıştır. Buna göre, davalı yaptığı bu işlemler neticesinde 209.219,78.-TL açık vermiştir. Davacıya 17/08/2018 tarihinde ihtarname gönderilmiş ve ödemesi istenmiş, ihtarname 27/08/2018 de tebliğ edilmiş, 31/08/2018 tarihinde davalı temerrüte düşmüştür. Hakkındaki takibe ise 28/09/2018 tarihinde geçilmiştir. Mahkememizce asıl alacak miktarının 209.219,78.-TL olduğu yine hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre işlemiş faiz miktarının da 2.235,50.-TL olduğu …” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirket nezdinde herhangi bir hesap açmayıp bu çerçevede herhangi bir ve/veya usule ve yasaya uygun bir sözleşme imzalamadığını, bu konuda bir irade açıklaması yapmadığını, müvekkilinin davacı şirketin iştirakçesi olan dava dışı … A.Ş nezdinde bir mevduat hesabı açtırıp bu çerçevede akdedilmesi gereken sözleşmeyi imzaladığını, bundan sonra davacı şirket tarafından telefon ile aranıp cep telefonuna yükleyeceği uygulama ile sermaye piyasası işlemleri çerçevesinde işlemler yapmak isteyip istemediğini sorulması ve verdiği evet cevabı üzerine kendisine gönderilen şifrelerle davaya konu işlemlerin gerçekleştirdiğini, müvekkilinin hesap açtırdığı ING Bank A.Ş’nin davacı şirketin tek ortağı ve iştirakçisi olup bu nedenle müvekkilinin aynı şirket olduğu düşüncesiyle kendisine hizmet sunulduğunu düşünerek hareket ettiğini, davacının davasını ispat edemediğini, bilirkişi raporlarının alanında uzman olmayan kişiler tarafından eksik ve hukuka aykırı bir şekilde tanzim edilmiş hüküm kurmaya elverişli raporlar olmadığını, dava dilekçesinin eki olarak sunulan 13/03/2018 tarihli sermaye piyasası işlemleri çerçeve sözleşmesinin yatırım hizmet ve faaliyetleri ile yön hizmetlerine ilişkin belge ve kayıt düzenine ilişkin tebliğ, finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşmeler yönetmeliği, 6502 sayılı tüketicinin korunması hakkındaki kanun ve ilgili ve diğer yasal mevzuat hükümlerine göre akdedilmediğini, 209.219,78 TL’lik zarardan kaynaklı alacak ile ilgili fiil, zarar, illiyet bağı ve hukuki sebep çerçevesinde herhangi bir inceleme ve tespitin yapılmadığını, çerçeve sözleşme ile bağlı olamayan müvekkili için mevzuat hükümlerine riayet edilmeyip taleplerine rağmen yeni bir bilirkişi raporu aldırılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı yasanın 3/1-k maddesinde tüketici ” Ticari veya mesleki olmayan amaçlı hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak; 3/1- ı bendinde ise tüketici işlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmıştır. Yasa koyucu bu hükümle, tüketicinin taraf olduğu bankacılık sözleşmelerini tüketici işlemi olarak kabul etmiştir.
Aynı yasanın “Diğer Tüketici Sözleşmeleri” başlıklı 5. bölümünde yer alan 49. maddesi, “finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşmeler” başlığını taşımaktadır. Bu maddenin 1. fıkrasına göre finansal hizmetler, her türlü banka hizmeti, kredi, sigorta, bireysel emeklilik, yatırım ve ödeme ile ilgili hizmetleri ifade eder. Finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşme ise, finansal hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, sağlayıcı ile tüketici arasında uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmelerdir. “olarak tanımlanmıştır.
Yine aynı yasanın 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için, taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Somut olayda; aracı kurum olan davacı, davalı ile akdettiği sermaye piyasası işlemleri çerçeve sözleşmesi kapsamında, davalının yaptığı VİOP işlemleri sonucunda ortaya çıkan teminat açığını tamamlamamış olması nedeniyle, bu miktar için başlatılan icra takibine davalının itirazının iptalini talep etmiştir. Taraflar arasındaki ilişkinin hukuki dayanağı, “sermaye piyasası işlemleri çerçeve sözleşmesi”dir.
Foreks (kaldıraçlı alım satım işlemi) ve VİOP (vadeli işlem ve opsiyon piyasası işlemi), kanunda açıkça yazılmasa da bankacılık sözleşmesi benzeri bir sözleşme niteliğinde olup, Yargıtay uygulamasında da bankacılık sözleşmesi kapsamında değerlendirilmektedir.
Davalının tacir olmayıp şahsi birikimini değerlendirmek üzere hareket ettiği, işlemlerin boyutu dikkate alındığında da davalının hukuki işlem içerisinde tüketici konumunda olduğu görülmekle, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olduğunun kabulü gerekir.
O halde; uyuşmazlık 6502 Sayılı Kanun kapsamında kaldığına göre, davaya bakmaya tüketici mahkemesi görevlidir. Bu nedenle mahkemece davanın görev dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Kabule göre de; İlk Derece Mahkemesince dava konusu sermaye piyasası konusunda uzman bilirkişilerden rapor aldırılması gerekirken bu konuda uzmanlığı bulunmayan bilirkişilerden rapor aldırılarak karar verilmesi de hatalı olmuştur.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-3. maddesi gereğince kaldırılmasına ve görevsizlik kararı verilmesi için dosyanın kararı veren yerel mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 07/10/2021 tarih ve … Esas – … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
3-İlk derece mahkemesinin görevsiz olmasına rağmen davanın esası hakkında karar vermiş olması nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-3. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİne GÖNDERİLMESİNE,
4-İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırıldığından davalı vekilinin diğer istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
5-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 3.649,30 TL nispi istinaf karar harcının davalıya iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate ALINMASINA,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
8-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgiliye İADESİNE,
9-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-3. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a. maddesince kesin olarak karar verildi.13/12/2022

….