Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1934 E. 2022/1441 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 24/05/2022
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 20/10/2022
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Başkanın görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davacıların dava konusu … Ltd. Şti.’ nin kuruluşundan itibaren 1/4 er oranında ortakları bulunduğunu, bu şirketin Antalya 15. Noterliği’ nin 26.01.2017 tarih ve … yevmiye numaralı kuruluş evrakı ile kurulduğunu ve bu kuruluşta müdür olarak diğer ortak …’nun seçildiğini, daha sonra kurucu ortaklardan … Antalya 15. Noterliği’ nin 13.08.2018 tarih ve … yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesi ile hisselerini yönetici ortak …’ya devrederek ortaklıktan çıktığını, akabinde de … hisselerini Antalya 15. Noterliği’ nin 16.06.2020 tarih ve … yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesi ile …’ e devrederek şirket ortaklığından ve şirket müdürlüğünden ayrıldığını, bu tarihten sonra şirket yöneticisi olarak yeni ortak …’in atandığını ve tescil edildiğini, şirketin Antalya’ nın en işlek bölgesinde yer alan … AVM’ nin içerisinde bulunan … Factory isimli işletmenin sahibi olduğunu kurulduğu günden bugüne kadar burada spor salonu ve fitness center işlettiğini, davacıların ikisinin de pilot olup kendilerinin işleri gereği aktif olarak şirketi ve işletmeyi yönetecek vakitleri olmadığından eski ortak ve müdür …’ ya güvenerek ve onun yönlendirmeleri ile bu şirkete sermaye koymak suretiyle ortak olduklarını, ilk başlarda her şey yolunda gitmekte iken ilerleyen zamanlarda davacıların ortağı bulundukları şirket ile ilgili olarak bilgi alamamaya başladıklarını ve akabinde de durumun kötü olduğunu öğrendiklerini, bu dönemde yönetici ortak pozisyonundaki … şirkete yeni sermaye girmesi ve durumun düzeltilebilmesi için hisse devri yapması gerektiği yönünde davacıları ikna ettiğini ve hisselerini şimdiki ortak ve müdür …’ e devrederek ortaklıktan ve müdürlükten ayrıldığını, bu h0duruma düştüğünü, öyle ki davacılar şirkete haciz geldiğini ve spor aletlerinin bir kısmının haczedilerek muhafaza altına alındığını, bankalardan kullanılan kredilerin ödenmediğini ve kiraların ödenmemesinden dolayı da kiralayana verilmiş olan teminat mektubunun da nakde çevrildiğini sonradan öğrendiklerini, Bunun yanında şirket müdürü olarak yetkili bulunanlarında şahsi ve ortağı ve yöneticisi bulundukları diğer şirketlerin borçlarına karşılık şirkete ait çekleri kullandıklarını, işletmede kullanılan POS cihazlarının ortağı bulundukları şirkete değil başka bir şirkete ait olduğunu ve işletmede yapılan tahsilatların bu diğer şirket hesabına aktarıldığını tespit ettiklerini, davacıların bu durumun açıklanması için yönetici ortağa yaptıkları başvurulardan da sonuç alamadıklarını ve sürekli olarak her şeyin düzeleceği vaadiyle oyalandığını, oysa şirketin durumu her geçen gün daha kötüye gitmekte olduğunu davacıların bu şirketteki hisselerinden dolayı gerek devlete ve gerekse de kefili bulundukları bankalara karşı olan borçları ve sorumlulukları arttığını, davacıların şirket karar mekanizmasında uzaklaştırılması, şirket iş ve işlemlerden haberdar edilmemesi, şirketi fiilen davacıların arzusu hilafına diğer ortağın tek başına yönetmesi, davacıların şirket işlemlerine katılma veya denetleme imkanı olmaması ve tüm bunlardan kaynaklanan sürtüşmeler haklı neden teşkil ettiğini ileri sürerek şirket müdürünün azli ile şirketi temsil ve idare yetkisinin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı adına usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamış, davalı vekili duruşmadaki beyanında davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, TTK’nın 620. maddesinde, limited şirketlerde kanun veya esas sözleşmede aksi öngörülmediği takdirde seçim kararları dahil, tüm genel kurul kararlarını toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile alınacağı; yöneticinin azli, aynı Yasa’nın 621. maddesinde tadadi sayılan önemli kararlardan olmadığı; davacıların toplanacak olan olağan genel kurula katılarak kanunda aranan salt çoğunluğu sağlayabilecekleri; genel kurulun toplantıya çağrılmaması halinde TTK’nın 412. maddesi gereği pay sahiplerinin başvurusu üzerine dosya üzerinden mahkemenin karar verebileceği; davacıların azınlık olmadığı ve genel kurulun toplanmadığına ilişkin bir beyanlarının olmadığı gibi bir delil de sunmadıkları ve dolayısıyla davacılar olağan genel kurula katılarak TTK’nın 630. Maddesi gereği/doğrultusunda davalı müdürü azledebileceklerinden, eldeki davayı açmalarında hukuki yararın bulunmadığı gerekçesiyle davanın hukuki yarara ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin hisse oranları ve karar yeter sayıları incelenmeksizin davanın reddine karar verildiğini, müvekkillerinin ikisinin toplam payı ile görevden azledilmek istenilen müdürün payının eşit olduğunu, bu hali ile salt çoğunluğun sağlanarak müdürün azlini sağlayacak çoğunluğun bulunmadığını, kötü yönetim iddialarının araştırılmadığını, hali hazırda spor salonunun kapandığını, şirketin çek kullanımında usulsüzlük bulunduğunu, ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak bildirmiştir.
Dava, şirket müdürünün azli istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
TTK’nın 630/2 maddesinde; ”Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
İlk derece mahkemesince davalının genel kurulda azledilebileceği gerekçesiyle hukuki yarar yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmiş ise de TTK 630/2 maddesi uyarınca Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceğinden ilk derece mahkemesi kararı isabetli görülmemiştir.
Sonuç olarak, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin İlk Derece Mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 24/05/2022 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİne GÖNDERİLMESİNE,
4-İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırıldığından davacılar vekilinin diğer istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
5-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 80,70 TL maktu istinaf karar harcının davacıya İADESİNE,
6-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate ALINMASINA,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacılar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
8-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgiliye İADESİNE,
9-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a. maddesince kesin olarak karar verildi.20/10/2022

….