Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1877 E. 2022/1044 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Alanya Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 01/03/2022
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 08/09/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkil bankanın … şubesi ile dava dışı asıl borçlu … Eml. Tur. İnş. Gıd. Tic. Ve San. Ltd. Şti. Firması arasında 07/05/2012 tarihli genel kredi sözleşmeleri imzalandığını adı geçen firmaya kredi kullandırıldığını, davalıların söz konusu kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalayarak borcun sorumluluğunu üstlendiklerini, kredi borçlarının ödenmediğini, kredi kullanan asıl borçlu … Eml. Tur. İnş. Gıd. Tic. Ve San. Ltd. Şti. İle genel kredi sözleşmelerinde kefil sıfatıyla imnzaları bulunan davalıların ve diğer kefillerin kredinin teminatında bulunan ipotekli taşınmaz malikleri adına Antalya 7. Noterliği’nin 11/12/2013 tarih ve … yevmiye numaralı noter ihtarı düzenlendiğini hesap kat edildiğini ve borçlulara borç bakiyesinin bildirildiğini, kredi borcunun ihtarnameye rağmen ödenmediğini asıl borçlu … Eml. Tur. İnş. Gıd. Tic. Ve San. Ltd. Şti. İle 3. Kişiler hakkında Alanya 3. İcra Müdürlüğü’ nün …. E. Sayılı dosyası üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine geçildiğini, Kredi Genel Sözleşmesinde kefil sıfatıyla imzaları bulunan ve kendilerine ihtarname keşide edilen davalılar ve dava dışı diğer kefiller hakkında da Alanya 3. İcra Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı dosyası üzerinden tahsilde tekerrür olmama kaydı düşülerek aynı tarihte ilamsız icra takibine geçildiğini, ilamsız icra takibi ile ilgili davalılardan ….’ın yetkiye, borca, faize ve tüm ferilere itiraz ettiğini, davalılardan ….’ in tarafından da Kredi Genel Sözleşmesindeki imzaya, icra takibindeki borca, faize, ödeme emrine ve diğer tüm ferilere itiraz ettiğini İcra Müdürlüğü tarafından da, itiraz eden davalılar yönünden takibin durdurulduğunu fakat 07/05/2012 tarihli Kredi Genel Sözleşmesinde davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının mevcut olduğunu imzaların kendisine ait olmadığını beyan eden davalı … yönünden imza incelemesi yaptırılabileceğini, hesap kat ihtarnamesinin adı geçen borçluların müvekkil bankaya bildirdikleri adreslerine tebliğe çıkarıldığını ve yasanın aradığı temerrüt şartlarının gerçekleştiğini, davalılar tarafından hesap kat ihtarnamesine herhangi bir itiraz olmadığını, itiraz dilekçesinde işletilen faize ve faiz oranına yapılan itirazın da hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, takibe dayanak tutulan Kredi Genel Sözleşmelerindeki kefalet limiti kapsamında davalıların tüm borçtan sorumlu olduğunu belirterek; davalılar tarafından yapılan haksız itirazın iptali ile takibin devamını, davalıların %20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkil …’ in söz konusu icra takibinin açıldığı tarihlerde … tipi kapalı cezaevinde tutuklu bulunduğunu takibin açıldığından haricen haberi olduğunu ve bu kredi borcuyla ilgili herhangi bir belgenin eline ulaşmadığını, müvekkilin böyle bir kefilliğinin bulunmadığını ve taraflarından icra dosyasına itiraz edildiğini, müvekkilin … ile tek ilişkisinin davadaki diğer davalı …’ ın eşi ….’ ın kullandığı krediye teminat verdiği …. köye …. Ada parseldeki taşınmaz olduğunu, bununla ilgili takibe geçilen Alanya 3. İcra Müdürülğü’ nün …. Esas Sayılı dosyası olduğunu, davalı müvekkilin bunun dışında … ile hiçbir ilişkisi olmadığını müvekkil cezaevine girdikten sonra davalı adına sahte olarak düzenlenmiş senetlerin …. tarafından protesto edildiğini ve bununla ilgili suç duyurusunun taraflarından yapıldığını, Alanya Cumhuriyet Savcılığı … esas sayılı soruşturma dosyası ile de devam ettiğini, imzayı kabul etmediklerini birlikte davalı müvekkilin söz konusu bankaya bir defaya mahsus gitmiş olduğunu gitme sebebinin de diğer davalının kullandığı krediye vermiş olduğu teminatla ilgili imza aşaması olduğunu belirterek; tanık olarak bildirdikleri banka çalışanı …’ un tanık olarak dinlenmesini, yapılacak imzan incelemesinde imzaların vekil edenden sadır olduğu ortaya çıksa bile bunun sebebinin bankanın ihmali ve yapmış olduğu hatalı işlemden kaynaklanması nedeniyle davalı vekil edenin %20 inkar tazminatına hükmolunmasını talep etmiştir.
Mahkemece, “…Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar. 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul Genel Kurulunun görevleri arasındadır. Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır. Yüksek mahkemelerin yerleşik kararları ile belirtildiği üzere davanın açıldığı tarihte Alanya Asliye Hukuk Mahkemelerinin ticari davalar açısından Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatı bulunduğundan, ilk verilen gönderme kararı yerinde olmadığından görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yüksek mahkemelerce, 01/09/2021 tarihinden önce açılan ticari davalar yönünden ilk davanın açıldığı mahkemelerin görev ve yetkilerinin devam ettiğine işaret eden kararları uyarınca “hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik” ilkeleri ve Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki “mahkemeye erişim hakkı” nazara alındığında, görevli mahkeme ilk davanın açıldığı mahkemedir.
Alanya 6. Asliye Hukuk Mahkemesince “görevsizlik” değil “gönderme” kararı verilmiştir. Başka bir ifade ile Alanya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 22. maddesinde belirtilen şekilde görev uyuşmazlığı doğmadığından merci tayini yolunda bir karar verilmeksizin dava dilekçesinin görev yönünden reddine mahkememizin görevsizliğine kararı verilmesi gerekmiştir….” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesinin Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur.
Dava, Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak İçin Açılmış İtirazın İptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya incelenmesinde, davanın Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde 27/11/2014 tarihinde açıldığı, Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte iken Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun 07/07/2021 tarihli 608 numaralı kararına istinaden dava dosyasının Alanya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, Alanya Asliye Ticaret Mahkemesince de görevsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi uyarınca mahkemelerin görevi ancak yasa ile belirlenebilir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir.
Anayasa’nın 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Tabii hakim ilkesi gereği yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi belirlenmiş olan mahkemede görülmesi gereklidir.
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul Genel Kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır.
Nitekim karar 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılacaktır.
Yukarıdan beri gösterilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar çerçevesinde davaya bakmakla görevli mahkemenin Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından davacı … Bankası …. Ortaklığı vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davacı … Bankası …. Ortaklığı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalılar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-c. maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.08/09/2022