Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1856 E. 2022/1221 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 27/05/2022
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 28/09/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin davalı şirkette %32,75, … ’nin %54,75, … ’nin %10,50, … ’ın %2 oranında pay sahibi olduğunu, şirketin uzun zamandır kar payı dağıtmadığını, davalı şirket yöneticilerinin şirketi babaları … ’nin ölümünden sonra yasal prosedür dışında haricen tasfiyeye dönük işlere giriştiklerini, bu anlamda şirketi borçlandırdıkları, şirketin aktiflerini üzerine aldıklarını, böylece müvekkilinin hissesi aleyhine işlemler yaptıklarını, ihtarname ile şirketin finansal borçlarının bildirilmesini istediği halde bugüne kadar bu hakkını kullanmasını sağlayacak şekilde bilgilendirilmediğini, bilakis anneleri … ’nin şirketteki hissesini oğlu … ’ye devrettiğini, diğer şirket ortaklarının müvekkiline karşı birlikte hareket ettiklerini, müvekkilinin şirketin asıl sahibi babasının ölümünden sonra 01/09/2021 tarihinde yapılan genel kurulda davalılar tarafından bir takım belgelere imzasının alındığını ve baskı altında kalan müvekkilinin de bu belgeleri imzaladığını, şirketi adına kayıtlı araçların şirketin diğer ortakları tarafından mülkiyetinin devralındığı gibi üçüncü kişilere de devredildiğini, devredilerek zarara uğratıldığını belirterek şirketin öncelikle fesih ve tasfiyesine aksi halde müvekkilinin şirket hissesinin kendisine ödenmesine ve süreçte davalı şirket yöneticilerinin müvekkilinini zarara uğratıcı işlemlere girişinin engellenmesi için yargılama sonuçlanıncaya kadar şirket yönetim kurulunun yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılıp bu yetkinin tedbiren kayyuma devri yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından 23/03/2022 tarihli ara karar ile; davacı ile davalı şirketin hakim ortakları arasında uyuşmazlık olduğu, davalı şirketin hakim ortaklarının şirketin tasfiye sürecine girmesi halinde davacının tasfiye payını düşürücü nitelikte işlemlere girmesinin mümkün olduğu belirtilerek davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, davalı şirketin mal varlığının korunabilmesi ve kötü niyetli olarak borçlandırılmasının engellenmesi için mevcut yöneticilerinin yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılmasına, davalı şirkete temsil ve yönetici kayyumu atanmasına karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından 12/04/2022 tarihli dilekçe ile ihtiyati tedbir kararına itiraz edilmesi üzerine İlk Derece Mahkemesi tarafından 27/05/2022 tarihli ara karar ile; TTK 365 ve devamı maddeleri gereğince anonim şirketlerde şirketi yönetim kurulu temsil eder. Yönetim kurulu içlerinden birini yetkili temsilci olarak atayabileceği gibi her an azil ve değiştirme yetkisine de sahiptir. Davada haklı nedenle şirketin fesih ve tasfiyesi olmadığı takdirde davacının haklı nedenle ortaklıktan çıkması ve ayrılma payının ödenmesi talep edilmiş olup, herhangi bir organ eksikliğine dayanılmadığı gibi davada herhangi bir yönetici azli veya kısıtlanması gibi bir talepte bulunmayıp, mahkememizin anonim şirketin yetkili temsilcisini azledip yerine kayyum vs. Atama yetki ve görevi de bulunmadığından davalı vekilinin itirazının kısmen kabulüne, mahkememizin 23/03/2022 tarihli davalı şirkete kayyum atanmasına dair tedbir kararının kaldırılmasına, davalı şirketin mal varlığının ve dolayısıyla davacının ayrılma payının korunması açısından tedbiren davalı şirketin yönetim kurulunun davalı şirkete ait taşınır ve taşınmaz mallar üzerindeki tasarruf yetkisinin dava sonuna kadar tedbiren kısıtlanmasına karar verilmiştir.
Karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili ve aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı vekilinin yasal bir haftalık süre geçtikten sonra ihtiyati tedbir kararına itiraz etmesine rağmen ilk derece Mahkemesi tarafından bu hususun değerlendirilmediğini, şirkete ait iki aracın murisin vefatından yaklaşık 15 gün sonra şirketin diğer hissedarlarına devredildiğini, davalı şirket ortaklarının şirketle işlem yasağına riayet etmeden işlemler yaparak muvazaalı devirler ile şirketin aktifini azalttıklarını, şirket ortakları ve aynı zamanda da anne-oğul olan kişiler arasında hisse devrini gerektirecek hiçbir sebep yokken 27/01/2022 tarihinde muvazaalı hisse devri yapıları …’nin şirketteki hissesinin %50’nin üzerine çıkarıldığını ve şirketteki hakim ortak haline getirildiğini, şirket ortaklarının da aile üyelerinin tüm harcamalarını şirketin kasasından karşılandığını, şirket muhasebesinin muvazaalı devirler ile şirketin hakim ortağı haline getirilen …’nin kızı … tarafından tutulduğunu, müvekkilinin şirketin finansal bilançolarının kendisine sunulmasını, bilgi ve denetim hakkı çerçevesinde şirketin mali kayıtlarının incelenmesi için kendisine gün verilmesi talebi ile davalı şirkete gönderilen ihtarnamelerin sonuçsuz kaldığını, davalı şirketin 2020-2021 olağan genel kurullarını dahi henüz yapmadığını, murisin vefatından sonra müvekkili ile aile üyeleri arasındaki fikir çatışmasının her geçen gün büyüdüğünü, kayyım atanmasını şirketin hem devamlılığı, hem şirketin tasfiyesinin engellenmesi hem de dava sonucunda mahkemece verilmesi muhtemel kararın sonuçsuz kalmaması için zaruri olduğunu, mahkemece tedbirin değiştirilmesi kararının yerinde olmadığını, yaklaşık ispat şartlarının gerçekleştiğini, bu nedenle istinaf incelemesi sonucunda yerel mahkemenin tedbir kararının kayyım atanması şeklinde değiştirilmesine karar verilmesi gerektiğinin istinaf sebepleri olarak göstermiştir.
Aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen davalı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesinde ihtiyati tedbir talebi bulunmamasına rağmen mahkeme tarafından re’sen ihtiyati tedbir kararı verildiğini, şirket yönetim kurulunun, şirket malvarlığını ya da davacı ortağın payını zarara uğratacak tek bir faaliyeti söz konusu olmamasına rağmen mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararı ile davalı şirketin ve diğer ortakların zararına hareket edildiğini, ihtiyati tedbir için aranan yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediğini, anonim şirketlerde yönetim kurulunun yönetim yetkisinin mahkemelerce kaldırılacağına veya sınırlandırılacağına ilişkin yasal düzenleme bulunmadığını, tedbir nedeniyle oluşacak olan şirket zararı ile 3. kişilerin zararını karşılamak üzere HMK’nın 392. maddesi gereğince teminat gösterilmesinin zorunlu olduğunu, davalı şirketin faaliyet konusunun inşaat işleri olduğunu, yönetim kurulunun yetkilerine getirilen kısıtlamanın kayyum tedbiri ile eşdeğer olduğunu, anonim şirketlere ait taşınmazların satımında ehliyet ve temsil yetkisinin münhasıran yönetim kurulunda olduğunu, bu yetkinin keyfi olarak kısıtlanamayacağını, dava sonunda elde edilecek faydayı sağlayacak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğini, taşınır ve taşınmaz mallar üzerindeki tasarruf yetkisinin dava sonuna kadar kısıtlanmasının şirketin faaliyetlerine engel teşkil edeceğini, ihtiyati tedbir kararının ölçüsüz uygulandığını, Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/05/2022 tarihli ara kararında verilen şirket yönetim kurulunun davalı şirkete ait taşınır ve taşınmaz mallar üzerindeki tasarruf yetkisinin dava sonuna kadar tedbiren kısıtlanmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını istinaf sebepleri olarak göstermiştir.
Talep, davalı şirketin TTK 531. Madde gereğince haklı nedenle fesih ve tasfiyesi, aksi takdirde davacının şirket ortaklığından ayrılmasına izin ve ayrılma payının ödenmesi istemiyle açılan davada ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne ilişkin 27/05/2022 tarihli ara karar hakkındadır.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, davalı şirkette organ boşluğunun bulunmamasına, ihtiyati tedbire karar verilirken teminat alınmasının zorunlu olmamasına, davacının davalı şirket ortağı ve hissedarı olduğu gözetilerek teminat şartı aranmaksızın ihtiyati tedbir kararı verilebileceğine, davalı şirketin malvarlığının ve dolayısıyla davacının ayrılma payının korunması açısından davalı şirketin yönetim kurulunun davalı şirkete ait taşınır ve taşınmaz mallar üzerindeki tasarruf yetkisinin dava sonuna kadar tedbiren kısıtlanmasına ilişkin kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı ve ihtiyati tedbir talebinin kaldırılmasını talep eden davalı vekillerinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı ve ihtiyati tedbir talebinin kaldırılmasını talep eden davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurularının ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının ve davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı ve davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f. maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.28/09/2022