Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/175 E. 2022/189 K. 04.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ALANYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 27/10/2021
DAVANIN KONUSU : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 04/02/2022
İstinaf incelemesi için Mahkememize gelen dosya incelendi; Başkanının inceleme raporu okundu ve değerlendirildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle “…..Müvekkilinin 2016 yılında davalı …’nun Antalya bayisinden … plakalı Range Rover Evoque marka aracı satın aldığını, Aracın tüm periyodik işlemlerinin de yine davalı … Antalya Şubesinde yapıldığını, Davalı …’nin de dava konusu aracın Türkiye distribütörü olduğunu, Bu nedenle davalıların müvekkiline karşı müştereken ve müteselsilen sorumlu bulunduğunu, müvekkilinin aracı satın aldıktan yaklaşık 10 ay sonra aracın klimasının üflediği halde soğutmamaya, bagaj kapağı açılıp kapanma sırasında mekanizma sürtünmesinden kaynaklı deforme olmaya ve seyir esnasında arka koltuklardan ses gelmeye başladığını, bunun üzerine müvekkilinin ilk olarak servise müracaat ettiğini, gerekli işlemlerin yapılmasının ardından müvekkilinin aracını geri aldığını, Yaklaşık bir yıl sonra müvekkilinin araçta Start-Stop devreye girmemesi şikayeti ile servise yeniden müracaat ettiğini, Gerekli incelemenin ardından müvekkilinin aracı gün içerisinde az kullandığı için akünün yeterince şarj etmediğini bu sebeple aracı daha uzun süreli kullanmasının gerektiği belirtildiğini, müvekkilinin araç ile daha uzun kilometreler yaptığını, ancak akü ölçümlerinde yeteri kadar şarj etmediğinin tespit edildiğini, arızanın devamında müvekkilinin akünün değişimi için garanti kapsamında başvuru yaptığını, 2018 kış aylarından başlamak üzere özellikle araç yeni çalıştığında frenlerden ses gelmeye başladığını, müvekkilinin bu şikayetini ara ara ve de periyodik bakımlarda servise bildirmesine rağmen ”Kışın soğukta olur.”, ”Tozlanmadan olur.” şeklinde cevaplar aldığını, Yine 2018 yılı içerisinde aracın ön cam sağ çıtasının fitillerinin müvekkilinin seyahati esnasında çıktığını, serviste değişimlerin yapıldığını, 2019 yılında da ön cama su atımı sorunu yaşandığını ve serviste de bunun giderildiği bilgisinin verildiğini, 2020 yılı nisan ayında aracın klimasının 2017 yılında olduğu gibi çalıştığı halde soğutmamaya başladığını ve tekrar Start-Stopun devreye girmemeye başladığını, serviste klima kompresörü yanındaki soketin kırık olduğunun ve araca müdahele edildiğinin söylendiğini, müvekkilinin aracın aynı arıza ile daha önce servise girdiğini söylediğini, ancak servis kayıtlarında böyle bir kaydın bulunumadığını, Yine müvekkilinin Start-Stop için daha önce akü değişimi yapıldığını söylediğini, ancak kayıtlarda böyle bir kayıtın da bulunamadığını, müvekkilinin aracı yıkatmaya götürdüğü zaman aracın ön cam sağ üst köşeden araç içine su aldığını, müvekkilinin bu konuyu da servise bildirdiğini ve 03.07.2020 tarihinde aracı tekrar servise götürüldüğünü, serviste camın sökülüp yapıştırılması gerektiğini, klima için de bazı testlerin yapılması gerektiği bilgisi verildiği, tüm bunlara karşı müvekkilinin aracının 2015 model ve km.si az olmasına rağmen sürekli olarak araç sorunlarıyla uğraşmak zorunda kaldığını, şikayetleri hakkında müvekkilinin davalı tarafa yazdığı mail ile e-posta göndererek başvuruda bulunduğunu, müvekkilinin davalı şirkete noter aracılığı ile seçimlik hakkını kullanmak üzere ihtarname gönderdiğini, bu ihtarnameye olumsuz cevap verildiğini, arabuluculuk görüşmelerinin olumsuz sonuçlandığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne karar verilmesini, … plakalı aracın ayıplı otomobilin ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını…” talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle “…. davalı tarafından mahkememize sunulan 02/09/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu araçta gizli ayıbın olduğunu kabul etmemekle birlikte gizli ayıp olduğu kabul edilecek dahi olsa hak düşürücü sürelerin aşıldığını, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Adliyeleri olduğunu, aracın üretiminden kaynaklanan gizli ayıp olduğu iddialarını kabul etmediklerini, davacının aracı satın aldığından beri araçtan yararlandığını, mahkemece bedel iadesi verilmesi ihtimaline karşı araçtan yararlanma bedelinin düşülmesi gerektiğini ve dilekçe ekinde sunmuş oldukları emsal yargıtay kararları doğrultusunda öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini, hak düşürücü süre nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesini, esasa geçilmesi halinde ise davanın esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini….”talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; “…Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davanın esasa girilmeden reddedilmesi gerektiğini, davanın Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, davacı tarafın taleplerinin zaman aşımına uğradığını, davacı tarafın yasanın öngördüğü ayıp ve ihbar yükümlülüğüne uygun davranmadığını ve bu nedenle dava hakkının ortadan kalktığını, davacının aracın misli ile değişimi yönünde talepte bulunduğunu, davacı tarafın davaya ilişkin talebinin belirli olmaması nedeniyle dava dilekçesinin kabul edilmemesinin gerektiğini, harcın eksik yattığını ve tamamlattırılması gerektiğini, davacının aracın ayıplı olduğuna ilişkin iddialarının gerçek dışı olduğunu, ayıplı bir hizmetinde bulunmadığını, araçta meydana gelen arızaların üretim kaynaklı olmadığını, kullanım şeklinden kaynaklı meydana geldiğinin muhtemel olduğunu, aracın misli ile değişiminin hakkaniyete uygun olmayacağı, kabul edilecek olması taktirde faydalanımın mahsup edilmesi gerektiğini, dava konusu aracın davacı kullanımında hasarlara maruz kalmış olabileceğini, meydana gelen değer kaybının da hesaplanması ve mahsubu bir zorunluluk olduğunu belirterek davanını yetkisizlik nedeniyle reddine, zaman aşımı süresinin geçmiş olması nedeniyle reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini…” talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :
İlk derece mahkemesi tarafından”.. davalıların her ikisinin de yerleşim yeri Alanya’da değildir. Davaya konu araç davalı …’nin Antalya şubesinden satın alındığından ve aracın teslim yeri Antalya olduğundan sözleşmenin ifa yeri de Alanya değildir. Bu sebeple Mahkememiz davaya bakmaya yetkili olmadığından HMK’nın 116. ve 117. maddeleri gereğince yetki yönünden davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Her iki davalı da kendi yerleşim yerleri Mahkemelerinin yetkili olduğu yönünde yetki itirazında bulunmuştur. Davanın temeli, davacının davalı …’den satın aldığı aracın ayıplı olduğu iddiasından kaynaklanmaktadır. Diğer davalı …’nin Bakırköy Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğuna yönelik itirazı da yerinde görülmekle birlikte asıl sözleşme ilişkisi davacı ve davalı … arasında kurulduğundan ve davalı …’nin aracın distribütörü olması nedeniyle dosya tefrik edilmeksizin davanın birlikte görülmesi zaruri görüldüğünden, dosyanın talep halinde davalı …’nin yetki itirazında belirttiği ve adı geçen şirketin yerleşim yerine göre yetkili mahkeme olduğu anlaşılan İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine…”karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Kararı davacı yan istinaf etmiş ve aracın hususi kullanımda olması nedeni ile Alanya Tüketici mahkemesinin davaya bakması gerektiğini, yetkisizlik kararının hatalı olduğunu ve kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :
Dava; şirketin açtığı ayıplı araç nedeni ile alacak isteminden ibarettir.
Dava Alanya Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ( Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatı ile) açılmış ve ilgili mahkemece devir kararı verilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi uyarınca mahkemelerin görevi ancak yasa ile belirlenebilir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir.
Anayasa’nın 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Tabii hakim ilkesi gereği yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi belirlenmiş olan mahkemede görülmesi gereklidir.
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul Genel Kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır.
Nitekim karar 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılacaktır.
Bu nedenle Alanya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevsizlik kararı vermesi gerekirken görevli olmadığı davada yetkisizlik kararı vermesi kamu düzenine ilişkin görev düzenlemelerine aykırıdır. Yetki itirazının ise; Alanya Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından (ticaret mahkemesi sıfatı ile) ayrıca karara bağlanması gerekecektir. Bu nedenle HMK 355. Maddeye göre istinaf nedenlerinden bağımsız olarak resen kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile
1 -Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 355 ve 353/1-a-3 maddesi nazara alınarak KABULÜNE
Alanya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı ve 27/10/2021 tarihli kararının KALDIRILMASINA
Göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden red kararı verilmek üzere dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE
2- İstinaf eden davacı tarafından yatırılan peşin harcın talep halinde yatırana ilk derece mahkemesince İADE EDİLMESİNE
3-İstinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderleri olan; başvuru harcı gideri 162,10 TL, istinaf dilekçesinin tebliği için yapılan 16,50 TL, dosyanın istinafa gidiş/dönüş giderleri için yapılan 32,00 TL ki toplam 210,60 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı yana VERİLMESİNE
4- İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine YER OLMADIĞINA
5- İstinaf incelemesi için yatırılan ve artan istinaf gider avansının yatıranına İlk derece mahkemesince İADE EDİLMESİNE
Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nun 353/1-a-3 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 04/02/2022 tarihinde ve oy birliğiyle karar verildi.

……