Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1637 E. 2023/474 K. 13.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 25/01/2022
DAVANIN KONUSU : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 13/03/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, Müvekkilinin davalı bankadan konut kredisi kullandığını, müvekkilinin konut kredisinden kalan borcu olan 24.669,53-TL’yi ödeyerek ipoteği fek ettirmek istediğini ,ancak davalı banka yetkililerinin müvekkilinin konut kredisi dışında başkaca borçları olduğunu ileri sürerek bu isteğini yerine getirmediklerini, müvekkilinin davalı bankaya kendi adına 05/05/2017 tarihinde 24.669,53-TL, …. otel ekipmanları ltd.şti borcuna mahsuben 45.515,54-TL ve …. San.ve Tic. Ltd. Şti.teminata koyduğu çekler nedeniyle …. Otel Ltd. Şti borcuna mahsuben 20.186,61-TL olmak üzere toplam 90.371,68-TL ödeme yaptıktan sonra davalı banka tarafından taşınmaz üzerindeki ipoteğin fek edildiğini, müvekkilinin konut kredisi dışında yaptığı ödemelerin yasal dayanaktan yoksun ve haksız olduğunu, davalı bankanın müvekkilinin konut kredisi için verdiği ipoteği fek etmek için müvekkiline haksız şart koştuğunu ve ortağı olduğu şirketin borçlarını da ödettiğini, müvekkilinin de taşınmazı satmış olması nedeniyle söz konusu ipoteği kaldırmak için ödeme yapmak zorunda kaldığını beyanla müvekkilinin davalıya şahsi borcu dışında borçlu olmadığının tespiti ile fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile ileride yapılacak bilirkişi raporuna göre arttırmak yada eksiltmek üzere müvekkilinin davalı bankaya ödediği 18.000,00-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı vekilinin iddialarının yersiz ve mesnetsiz olduğunu, haksız davanın reddi gerektiğini, dava dışı …. …. İml. Teks. Tur. İnş. Tic.ve San. Ltd.şti ile müvekkili banka arasında 16/08/2010 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davacının iş bu krediyi müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, ayrıca davacının yine müvekkili bankadan 21/09/2010 tarihinde konut kredisi kullanarak sözleşme imzaladığını ve iş bu konut kredisi imzalanırken teminat olarak davacı tarafından kendi adına kayıtlı Antalya, Alanya, …. mah, …. ada, 1 parsel, 4+çatı, 18 nolu bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazı müvekkili bankaya 480.000,00-TL bedelle 1.dereceden ipotek verdiğini ,verilen ipoteğin davacının gerek kendi gerekse kefil olarak bankaya olan tüm borçlarını teminat altına almaya yönelik olduğunu, bu sebeple davacıdan müteselsil kefil olduğu borçların tahsilinden sonra ipoteğin fek edildiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, “…davacının dava konusu ipoteği banka ile imzaladığı 21/09/2010 tarihli konut kredisi sözleşmesi kapsamında kredi borcunun teminatını oluşturmak üzere davalı lehine verdiği, konut kredi sözleşmesinin 21 ve 22.maddeleri ile ipotek akit tablosundan anlaşılacağı üzere davacının verdiği teminatın sadece bu sözleşme kapsamında olmayıp, davacının daha evvel kullandığı veya ileride kullanacağı diğer krediler ile her ne sebepten olursa olsun gerek asaleten gerekse kefaleten doğmuş doğacak tüm borçlarının teminatını teşkil etmek üzere alındığı, dolayısıyla bu ipoteğin davacının daha evvel müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı dava dışı …. şirketi ile davalı banka arasında yapılan genel kredi sözleşmesinden kaynaklı borçların da teminatını oluşturduğu, bankanın ipoteğin fekki için bu genel kredi sözleşmesinden kaynaklı bakiye borcun ödenmesi gerektiği yönündeki davranışının haklı olduğu, ancak yapılan bilirkişi incelemesinden anlaşılacağı üzere davalı bankanın davacıdan ticari kredi kartı borcu yönünden 1.476,94-TL tahsil etmesi gerekirken 6.431,71-TL tahsilat yaparak 4.954,77-TL fazla tahsilat yaptığı, yine asıl borçlu şirketin kredinin teminatını oluşturmak üzere verdiği ve fakat ödenmeyerek icra edilebilir borç haline gelen 13.500,00-TL’lik çek borcu yönünden bu borcun takip hesaplarına aktarılması sebebiyle ferileriyle birlikte davacıdan 20.186,61-TL tahsil edildiği, çekin 2012 vade tarihinden işleyen faizinden davacının sorumlu olduğu ve fakat davacının ihtarname ile temerrüde düşürülmemesi sebebiyle ancak takiple istenebilecek vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilmesinin haksız olduğu, tahsil edilen vekalet ücreti tutarının 2.417,10-TL olduğu, dolayısıyla davacıdan yapılan fazla tahsilatın 4.954,77-TL ve 2.417,10-TL olmak üzere toplam 7.371,87-TL olduğu, raporda 525,00-TL’lik ipotek fek ücreti masrafının haksız şart niteliğinde olması sebebiyle iadesinin gerektiği yönünde görüş bildirilmiş ise de ipoteğin genel kredi sözleşmesinin de teminatını oluşturması, davacının bu sözleşme yönünden tüketici sıfatının bulunmaması dolayısıyla tahsil edilen tutarın haksız şart kapsamında değerlendirilmeyeceği, kaldı ki davanın dayanağının haksız tahsil edilen masraf ve komisyonlara ilişkin olmayıp bu tutarın dava konusu olmadığı, bu nedenle ipoteğin fekki için tahsil edilen bu tutarın iadesine yönelik rapora iştirak edilmeyerek davanın 7.371,87-TL yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş, ödeme tarihinden itibaren talep gibi yasal faiz işletilmesine hükmedilmiştir. Davalı taraf, dava konusunun 8.000,00-TL ve 10.000,00-TL’lik iki çeke dayandırıldığını, bu çeklerin de tahsil edilmediğini belirterek davanın reddini istemiş ise de mahkememizce yapılan incelemede davacının iddiasını sadece bu çeklerle sınırlamadığı, genel olarak ipoteğin fekki için genel kredi sözleşmesinin borçlarının kapatılmasının haksız olduğunu ifade ettiği değerlendirilmiştir. Nitekim davacı vekili de 27/12/2020 tarihli beyan dilekçesinde aynı hususu belirtmiştir. Uyuşmazlığın ipoteğin fekki için genel kredi sözleşmesinin bakiye borcunun kapattırılmasının haklı olup olmadığı, haklı ise bu yönde fazla tahsilat yapılıp yapılmadığı hususlarının çözüme kavuşturulmasıyla giderileceği, bankanın genel kredi sözleşmesinden kaynaklı bakiye borcu kapattırma yönündeki davranışının haklı olduğu ve fakat davacıdan iki kalemde fazla tahsilat yapıldığı anlaşıldığından bu tutarların iadesinin gerektiği sonucuna varılarak neticeten davanın kısmen kabulüne …” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin konut kredi dışında yaptığı ödemelerin yasal dayanaktan yoksun ve haksız olduğunu, bilirkişi raporunda hamili …. Otel…Ltd. Şti olan 10.000,00 TL miktarlı çek yönünden herhangi bir tespitinin yapılamadığının belirtildiğini, bu çekin müvekkiline de iade edilmediğine göre halen banka kasasında durduğunu, çekin müvekkiline iade edilmesinin yada bedelinin müvekkiline ödenmesi gerektiğini, zira davalı bankanın çekleri kendisinde olduğunu beyan etmesine rağmen çek asıllarının dosyaya ibra etmediğini, davalı tarafın müvekkilinden çok daha fazla tahsilat yaptığını, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; herhangi bir fazla tahsilat söz konusu olmadığını, bilirkişi raporunda belirtilen vekalet ücretinin haksız tahsil edildiği iddiasına katılmanın mümkün olmadığını, talep ile bağlılık ilkesi dışına çıkılarak hukuka aykırı kara verildiğini, 8.000,00 TL ve 10.000,00 TL bedelli iki adet çek için herhangi bir ödeme alınmadığını, bu hususun dosyaya sunulan bilirkişi raporu ile de teyit edildiğini, bu nedenle davanın reddedilmesi gerektiğini, dava konusunun çeklerle ilgili olarak fazladan bir ödeme bulunuğu bulunmadığına ilişkin olduğunu, ancak davacının taleplerinin dışına çıkılarak gerçeği yansıtmayan fazla tahsilatlar nedeniyle karar verilmesinin hatalı olduğunu, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, istirdat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
02 Aralık 2016 gün ve 29906 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 Sayılı Yasanın 41. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu 6100 Sayılı HMK’nın 341/2. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 3.000,00 TL’ye çıkarılmıştır. Bu miktar 2018 yılı için 3.560,00 TL, 2019 yılı için 4.400,00 TL’dir, 2020 yılı için 5.390,00 TL, 2021 yılı için 5.880,00 TL, 2022 yılı için 8.000,00 TL, 2023 yılı için 17.830,00 TL’dir.
İstinafa konu karar anılan yasanın yürürlüğünden sonra 25/01/2022 tarihinde verilmiş olup, kısmen kabul edilen bölüm 7.371,87 TL olması sebebiyle davalı yönünden 6100 Sayılı HMK’nın 352/1-b. maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin istinafı yönünden ise, dava dilekçesi neticeyi talep bölümünde 10.000,00 TL’lik çekin davalıdan istirdadına ilişkin herhangi bir talebinin bulunmadığı haksız olarak yapılan fazladan ödemenin tahsilinin talep edildiği, dosya arasına alınan müzekkere cevabı ve çek görüntüsüne göre de söz konusu çekte keşidecinin …. Yapı… Ltd. Şti’nin keşideci olduğu, davacının çek ön ve arka görüntüsünde isminin yer almadığı hususları da gözetildiğinde, HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun USULDEN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL harçtan peşin alınan 196,17 TL harcın mahsubu ile bakiye 16,27-TL harcın davalıya iadesine,
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
5-Taraflarca istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
7-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
8-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.13/03/2023

….