Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ALANYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 25/05/2022
DAVANIN KONUSU : İflas
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 23/12/2022
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, Müvekkili olduğu şirketin 2016 yılında kurulduğunu, 2016 yılından bu yana yaklaşık 6 yıldır turizm sektöründe faaliyet gösterdiğini, son zamanlardaki gerek sektördeki gerileme ve resesyon gerekse de alacakların tahsilinde yaşanan problemler ve gerekse de kredi kurumlarının kredileri tanımlamadığını, yeni kredi imkanı tanıma imkanı tanımamaları nedeni ile müvekkili şirketin mail açığının her geçen gün arttığını, borç tutarının sermayesinin iki katını geçtiğini, 2 seneyi aşkın süredir covid 19 salgını sebebiyle turizm sektörünün içinde bulunduğu durum nedeni ile doluluk oranlarının azalması, Rusya ve Ukrayna arasında devam eden savaşın enflasyon ve döviz kurlarındaki artış ile birlikte maliyetlerin de arttığını, tüm bu durumlara karşı şirketin ayakta durmaya çalıştığını, cari açık ve banka dönem faiz yükünün hayli arttığı gerekçesi ile ticari faaliyetine devam edemez hale geldiğini, kredi kurumlarına ödenen devre ve dönem faizlerinin de ciddi bir yekün tutmakta olduğunu ve artık ödenemez hale geldiğini, belirterek müvekkili hakkında başlatılmış ve başlatılacak icra takiplerinin ihtiyaten durdurulması ve şirket adına kayıtlı araç ile tapu kaydı olması nedeniyle iflas sürecinin uzun sürebileceği ihtimaline binaen şirket adına kayıtlı tüm taşınmazlar ile araçlar üzerine alacaklıların yasa sıralarına uygun olarak alabilmeleri için ihtiyati tedbir konulmasını, iflas ve talep tarihindeki mal varlığı eksiklemesinin engellenmesi açısından İ.İ.K 159 uyarınca ve dava tarihinden sonraki tarihlere tekabül eden çeklere dair ödemeden men yasağı konulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini belirterek davacının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, “… davacı aciz halinde bulunduğunu bildirerek 2004 sayılı İİK 178. maddesine dayalı olarak doğrudan doğruya iflası istemi ile açılan davada ihtiyati tedbir talep edilmiştir. Borçlu şirketin doğrudan iflasının istenmesi halinde yargılama usulüne ve tedbirlere ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamakla birlikte, alacaklılar tarafından istenen iflasa ve tedbirlere ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanması gerekmektedir. Buna göre mahkemece 2004 sayılı İİK 159. maddesindeki “İflas talebi halinde mahkeme, ilk önce alacaklıların menfaati için zaruri gördüğü bütün muhafaza tedbirlerini emredebilir.” düzenlemesine dayanarak tedbir kararı verilebilecektir. Ancak bu maddede verilen tedbirler borçlu şirketin malvarlığının muhafazası dolayısıyla alacaklıların menfaatinin korunmasına yönelik tedbirlerdir. 2004 sayılı İİK ‘nın 193. maddesinde “İflasın açılması, borçlu aleyhinde haciz yoluyla yapılan takiplerle teminat gösterilmesine ilişkin takipleri durdurur.” denilmekte olup, madde metninden anlaşıldığı üzere, düzenleme iflasın açılması kararı üzerine takiplerin durmasından bahsetmekte olup,yargılama aşamasındaki tedbirleri düzenlememektedir. Yine 28/02/2018 tarih 7101 sayılı kanunun 64. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 2004 sayılı İİK’nın 179/a ve 179/b maddeleri iflas erteleme davalarının yargılama usulünü ve erteleme tedbirlerini düzenlemekte olup, bu maddelere dayanarak tedbir kararı verilmesi de mümkün olmadığından, mahkememizce aynı mahiyette verilen 25/05/2022 tarihli ara kararın istinaf edilmiş ve kararının istinaf aşamasında olduğundan, ihtiyati tedbir talebinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirket adına kayıtlı araç ve gayrimenkuller olması sebebiyle iflas sürecinin uzun sürebileceği ihtimaline binaen bu mallar üzerine alacaklıları da sağlıklı bir şekilde yasal sıralarına uygun olarak alacaklarını alabilme amacıyla ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiklerini, İİK 159.madde uyarınca bu tedbirin müvekkili şirketin listesi sunulan ve sunulacak olan dava tarihinden sonraki tarihlere tekabül eden çeklere ve bonolara dahide ödemeden men yasağı konma amacına matuf ve bankaların çek bedelleri nedeniyle alacaklı olarak mağduriyetini engellemek amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, alacaklıların sağlıklı bir şekilde alacaklarını alabilmeleri amacıyla bu tedbirlerin verilmesi gerektiğini, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
İstinafa konu ara karar, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara karardır.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, talebin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
2004 sayılı İcra İflas Kanunun 178.maddesinde “İflasa tabi bir borçlu, aciz halinde bulunduğunu bildirerek yetkili mahkemeden iflasını isteyebilir. Borçlu, bu halde bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren mal beyanını iflas talebine eklemek zorundadır. Bu belge mahkemeye sunulmadıkça iflas kararı verilemez …”düzenlemesi yer almaktadır
Yine 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun Anonim Şirketlere ilişkin “Sermayenin kaybı, borca batık olma durumu” nu düzenleyen 376.maddesinde… “(3) (Değişik: 26/6/2012-6335/16 md.) Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. Bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması hâlinde, yönetim kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister. ……”düzenlemesi yer almaktadır. Borçlu şirketin doğrudan iflasının istenmesi halinde yargılama usulüne ve tedbirlere ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamakla birlikte, alacaklılar tarafından istenen iflasa ve tedbirlere ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanması gerekmektedir.Buna göre mahkemece İİK 159. maddesindeki “İflas talebi halinde mahkeme, ilk önce alacaklıların menfaati için zaruri gördüğü bütün muhafaza tedbirlerini emredebilir.”düzenlemesine dayanarak tedbir kararı verilebilecektir. Ancak bu maddede verilen tedbirler borçlu şirketin malvarlığının muhafazası dolayısıyla alacaklıların menfaatinin korunmasına yönelik tedbirlerdir.
İİK ‘nın 193.maddesinde “İflasın açılması, borçlu aleyhinde haciz yoluyla yapılan takiplerle teminat gösterilmesine ilişkin takipleri durdurur.” denilmekte olup,madde metninden anlaşıldığı üzere, düzenleme iflasın açılması kararı üzerine takiplerin durmasından bahsetmekte olup, yargılama aşamasındaki tedbirleri düzenlememektedir.
Yine 28/02/2018 tarih 7101 sayılı kanunun 64.maddesi ile yürürlükten kaldırılan İİK’nın 179/a ve 179/b maddeleri iflas erteleme davalarının yargılama usulünü ve erteleme tedbirlerini düzenlemekte olup,bu maddelere dayanarak tedbir kararı verilmesi de mümkün olmadığından İlk derece Mahkemesince benzer gerekçelerle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.23/12/2022
…