Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1584 E. 2022/1396 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Alanya Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 21/03/2022
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 19/10/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalı …. şirketi ile davacı arasında 2020 yılı yaz sezonunda ifa edilmek üzere müvekkiline ait otelde gösteri ve animasyon hizmetlerinin verilmesi konulu 27/01/2020 tarihli sözleşme imzalandığını, 2020 yılında ortaya çıkan salgın hastalık nedeniyle müvekkilinin otelini açamadığını, bu yüzden davalı … şirketi ile müvekkili arasında 06/12/2019 tarihinde sözleşmenin imzalandığını, daha sonra bu sözleşmenin genişletilerek 27/01/2020 tarihinde yenilendiğini, yenilenen sözleşmede davalıya verilecek olan 250.000 Euro’nun artırıldığını ve buna ilişkin çekler düzenlendiğini, daha sonra salgın hastalık sebebiyle alınan önlemler sebebiyle davalı …. isimli şirket açısından da kendi müvekkili açısından da sözleşmeyi ifa etmenin imkansız hale geldiğini, davacı …. şirketinin sözleşmeye dayanak olarak almış olduğu çekleri davalı … …isimli şirkete verdiğini, davalı … … e alınmayan hizmetin faturasının olmadığını bu sebeple sözleşmenin ifa edilemeyeceği çeklerin bedelsiz olduğu anlatılmasına rağmen çeklerin iade edilmediğini belirterek dava konusu çeklerin ödenmemesine ilişkin yasak getirilmesini, bahse konu çekler için davacının borçsuzluğuna karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafından arabuluculuk yoluna başvurulmadan davanın açıldığını, salgın hastalık nedeniyle sözleşmenin ifasının imkansızlığının söz edebilecek tarafın davacı değil diğer davalı olan …. şirketi olması gerektiğini, müvekkilinin diğer davalı ile factoringi işlemlerini yapmadan önce davacıdan davaya konu çeklerin ve faturanın teyidini alarak üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, bu nedenle müvekkilini bilerek ve isteyerek davacıyı zarara uğratmak için hareket etmiş olmadığını, bununla ilgili olarak davacı şirket ile çeklerin teyidinin yapıldığına dair telefon görüşmesi kaydının mevcut olduğunu, müvekkilinin factoring işlemini yaparken fatura konusu hizmetlerin ifa edilip edilmediğini araştırma yükümlülüğü olmadığı halde istihbarat çalışmasını da harfiyen yerine getirdiğini, davalı şirketin bilerek davacının zararına hareket eden kötü niyetli hamil olmadığını, iyi niyetli üçüncü şahıs durumunda olduğunu, davacının diğer davalıya teslim ettiği dava konusu çeklerin avans değil, hizmetten önce yapılan ücret ödemesi olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın 26/06/2020 tarihinde Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, Alanya 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin kurulması ile bu mahkemeye devrolunan dava dosyasında; anılan mahkemenin 01/09/2021 tarih …E. …K. sayılı kararı ile Alanya ilçesinde Asliye Ticaret Mahkemesi açıldığından bahisle gönderme kararı verildiği, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih 608 karar sayılı kararı ile asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevrelerinin belirlenmesine; Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararı ile de Alanya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/09/2021 tarihi itibari ile faaliyete geçirilmesine karar verildiği, davanın bu tarihten önce açıldığı, 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararda derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare bulunmadığı anlaşıldığından, dosyanın davanın ilk açıldığı mahkemede görülerek sonuçlandırılması gerektiği, yüksek mahkemelerin yerleşik kararları ile belirtildiği üzere davanın açıldığı tarihte Alanya Asliye Hukuk Mahkemelerinin ticari davalar açısından Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatı bulunduğu, ilk verilen gönderme kararının yerinde olmadığından görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, Yüksek mahkemelerce, 01/09/2021 tarihinden önce açılan ticari davalar yönünden ilk davanın açıldığı mahkemelerin görev ve yetkilerinin devam ettiğine işaret eden kararları uyarınca “hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik” ilkeleri ve Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki “mahkemeye erişim hakkı” nazara alındığında, görevli mahkemenin ilk davanın açıldığı mahkeme olduğu, Alanya 7. Asliye Hukuk Mahkemesince “görevsizlik” değil “gönderme” kararı verdiği, Başka bir ifade ile Alanya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi ile ilk derece mahkemesi arasında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 22. maddesinde belirtilen şekilde görev uyuşmazlığı doğmadığından merci tayini yolunda bir karar verilemeyeceği gerekçeleriyle, dava dilekçesinin görev yönünden reddine, mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı … Faktoring A.Ş vekili istinaf dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Alanya Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davaya bu mahkemenin bakması gerektiğini, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın usulden reddine, mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Öncelikle; davaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatı ile bakan Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasında bir görev uyuşmazlığı bulunmadığı; zira Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının teknik anlamda ve HMK daki dava şartı olarak düzenlenmiş görevsizlik kararı niteliğinde olmadığı, karar niteliğinin “ devir” “ gönderme” niteliğinde bulunduğu kabul edilmelidir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi uyarınca mahkemelerin görevi ancak yasa ile belirlenebilir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir.
Anayasa’nın 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Tabii hakim ilkesi gereği yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi belirlenmiş olan mahkemede görülmesi gereklidir.
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul Genel Kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır.
Nitekim karar 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılacaktır.
Açıklanan nedenlerle istinafa konu ilk derece mahkemesi kararı yerindedir.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … Faktoring A.Ş vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcı peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.19/10/2022