Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1582 E. 2022/1488 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/03/2022
DAVANIN KONUSU: Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 26/10/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACILARIN İDDİALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili, davacıların murisi …’ın 27.05.2018 tarihinde vefat ettiğini, murisin … Bankası T.A.Ş. Denizli Saraylar Şubesinde hesabının bulunduğunu, borcun sigorta şirketi tarafından karşılanmadığı gerekçesiyle müvekkillerinden borcun ödenmesi talebinde bulunulduğunu, borcun halen ödendiğini, davalı sigorta şirketine acentesi banka aracılığı ile 07.01.2019 tarihinde müracaatla sigorta bedelinin ödenmesi veya poliçe bilgi ve belgelerinin onaylı suretlerinin gönderilmesinin istendiğini, “sigortalının rahatsızlığının poliçe başlangıç tarihi öncesine dayandığından” bahisle ödeme taleplerinin ret edildiğini, adı geçen bankaya 15.03.2019 tarihinde yeniden başvurulduğunu, istenen bilgilerin taraflarına yine verilmediğini, hayat sigortalarının yenileme tarihlerinin, muhteviyatı ve kaç yıldır devam ettiğinin taraflarınca bilinmediğini, Denizli Arabuluculuk bürosuna başvurulduğunu, ancak anlaşma sağlanamadığını, dava konusuna ilişkin yapılan araştırmada murisin … Bankası Denizli Saraylar Şubesi ile uzun süre önce kredi sözleşmesi ve bu sözleşmeyle bağlantılı hayat sigortası yaptırdığını, sözleşmenin dain-i mürtehininin banka olduğunu, sigorta poliçesinin devam edegeldiğini, tüm işlemlerin murisin nam ve hesabına banka tarafından acente olarak gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini, banka tarafından verilen … sertifika no’lu katılım beyanı formunun aylık azalan teminat tipli olduğunu ve murisin imzasının bulunmadığının görüldüğünü, sigorta şirketinin … no’lu katılım sertifikasının sabit teminat tipli olduğu görüldüğünü, katılım beyan formu ile sigorta formu bilgilerinin birbirine aykırı ve çelişkili olduğunu, murisin hayat sigortalı olduğu dönemde hastalandığını ve kesintisiz şekilde sigortanın devam ettiğini, acentenin sözleşmeye uygun olarak sigorta primini kestiğini, poliçeyi kesintisiz olarak yenilediklerini, rahatsızlığın geçerli poliçe döneminde zuhur ettiğini, vefatın geçerli poliçe döneminde meydana geldiğini, katılım beyanının yasa ve yönetmeliğe aykırı şekilde düzenlendiğini, hastane kayıtları incelendiğinde hastahaneye müracaat, servis yatış, teşhis ve tedavi başlangıç tarihleri dikkate alındığında murisin resen yenilenen poliçe tarihinde rahatsızlığını bilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 50.000,00 TL sigorta bedeli tazminatın müracaat tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı vekili, dava konusu … nolu poliçede dain-i mürtehin / lehtar … Bankası A.Ş. olduğunu, davacı murislerinin dava açma ehliyetlerinin bulunmadığını, sigortalının vefat halinde öncelikli olarak borcu kadar … Bankası A.Ş.’ nin menfaatini sigorta ettirmiş bulunduğunu, sigorta bedelini alma, zararı tazmin ettirme hakkının lehine sözleşme yapılan kişiye yani lehtara/dain-i mürtehine ait olduğunu, sigorta aktinden doğan borç ve yükümlülüklerinin ise sigortalıya ait olduğunu, başka bir deyişle bütün yükümlülüklerin sigortalıya ait iken, sigorta sözleşmesinden kaynaklanan haklardan sigorta yapılan kimse yani lehtar/dain-i mürtehinin yararlandığını, bu nedenle davacı murislerinin dava açma ehliyetinin bulunmadığını, davanın öncelikle dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddinin gerektiğini, müteveffanın sigortalı … ile müvekkili … A.Ş arasında … nolu sözleşme ile 21.03.2018 – 21.03.2019 vadeli kobi hayat grup hayat sigortası ile sigortalandığını, davacıların iddia ettiği şekilde davacılar murisi adına müvekkili şirket nezdinde vefat tarihinde başkaca bir sigorta sözleşmesinin bulunmadığını, sigortalı … , hayat sigorta sözleşmelerinin kurulmasından evvel mevcut olan rahatsızlıklarını gizlediğini, müvekkili şirkete beyan etmediğini, sigortalı … gerek hayat sigortası genel şartları ve gerekse TTK hükümlerine aykırı davranışı nedeniyle … nolu kobi hayat sigorta sözleşmesinin hükümsüz hale geldiğini, bu nedenlerle müvekkili şirketçe tazminat ödemesi yapılmamasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını, bu nedenlerle davacıların soyut ve açık olmayan beyanlarının kabulünün mümkün olmadığını, haksız ve yersiz açılan davanın öncelikle usulden reddine, aksi halde davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılması yönünde karar verilmesinini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, sigorta sözleşmelerinin karşılıklı iyiniyet ve güven esasına dayalı olarak kurulan sözleşmeler olduğu; güven ve iyiniyet ilkesi ile yasal düzenlemeler (TTK 1435 ve devamı md.) gereği, sigorta yaptıranın önemli tüm hususları poliçenin tanzimi sırasında sigortacıya bildirmekle yükümlü olduğu; davacılar murisi sigortalının poliçe tanziminden sonra ölüme sebep olan hastalığını sigortacıya bildirmeyerek beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı hususları dikkate alınmak ve değerlendirmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı, davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; iş bu davadan önce sigorta yetkili acenteliği yapan dava dışı banka şubesinin yapmış oldukları başvurular sonucunda dava açmak için gerekli bilgi ve belgelerin kendilerine verilmediğini, bu nedenle davalı sigorta şirketi ve acente konumunda olan dava dışı bankanın iş bu davanın açılmasına sebebiyet verdiklerini, dolayısıyla müvekkilleri aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, murisin dava dışı … Bankası Denizli Saraylar Şubesi ile 17/01/2008 tarihinde genel kredi ve teminat sözleşmesi imzaladığını, bankanın sözleşmenin 2 ve 3. maddeleri uyarınca hayat sigortası yaptırdığı, poliçelerin bu sözleşme nedeniyle devam ettiğini, tüm işlemlerin murisin nam ve hesabına banka tarafından yetkili acente olarak gerçekleştirildiğini, murisin banka dışında bir sigorta poliçesi düzenletme olanağının bulunmadığını, sigorta belgelerinin kredi alma prosedürüne ilişkin belgeler olarak imzalandığını, poliçenin bağımsız bir poliçe olmadığını, sözleşme gereği değişen limitlere uygun düzenlenen kesintisiz bir sigorta işlemi olduğunu, poliçenin sözleşme ve hesaplardan bağımsız olmadığını, eksik araştırma ve eksik inceleme ile poliçenin bağımsız poliçe olarak kabul edilerek karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Dava, hayat sigortası poliçesi kapsamında tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacıların murisi davalı bankadan kredi çekmiş, hayat sigortası yaptırmıştır. Davacılar hayat sigortası kapsamında davalı taraftan istenmesine rağmen ödenmeyen poliçe kapsamındaki tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Kredi borcu davacı tarafça kapatılmıştır. Poliçede dain-i mürtehin gözüken bankanın alacağı kalmamıştır. Buna ilişkin bankadan alınan yazı örneği dosyaya sunulmuştur.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesi gereğince kapsamını her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları oluşturmaktadır. Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (k) bendinde Tüketici “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, (l) bendinde ise Tüketici İşlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Aynı Kanun’un 73. maddesinde, bu Kanun’dan kaynaklanan uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinin görevine girdiği düzenlenmiş, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer Kanun’larda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerekir. Davaya Tüketici Mahkemesinde bakılması gerekirken görevsiz Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılması usul ve yasaya uygun değildir.
Sonuç olarak, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun sair yönler incelenmeksizin görev yönünden kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-3. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına ve görevsizlik kararı verilmesi için dosyanın kararı veren yerel mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/03/2022 tarih ve … Esas – … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
3-İlk derece mahkemesinin görevsiz olmasına rağmen davanın esası hakkında karar vermiş olması nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-3 maddesi gereğince davada görevsizlik kararı verilmek üzere dosyanın Denizli Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırıldığından davacılar vekilinin diğer istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
5-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan TL maktu istinaf karar harcının istemi halinde ilk derece mahkemesince davacılara İADESİNE,
6-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate ALINMASINA,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacılar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
8-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgiliye İADESİNE,
9-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-3. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a. maddesince kesin olarak karar verildi. 26/10/2022