Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1556 E. 2022/1070 K. 12.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/02/2022
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 12/09/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu 26/01/2022 havale tarihli itiraz dilekçesinde özetle; mahkememizce davacının eksik ve yanıltıcı beyanlarına istinaden ihtiyati haciz kararı verildiğini, davacının 29/10/2021 tarihli patlamadan ve sonuçlarından hiç bahsetmediğini, müvekkilinin kendisine gönderdiği tazminat alacağının ödenmesine dair ihtarnameyi göz ardı ettiğini, davacının alacak talep ettiği ilişki içinde davacının müvekkiline verdiği zararın, davacının talep ettiği alacağın çok üstünde olduğunu ve ihtiyati haciz kararından önce ilamsız icra takibine itirazda takas talebi beyan edildiğini, davacının 24/01/2022 tarihinde Antalya Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararını uygulattığını, müvekkiline ait 12 araca kayden haciz koydurduğunu, Türkiye’deki bütün bankalara her türlü hesabın haczini istediğini, müvekkiline ait maden işletme ruhsatına ihtiyati haciz konmasına karar verildiğini, müvekkili şirketin uzun yıllardan beri …. ve ….’nde faaliyetini sürdürmekte olduğunu, müvekkilinin geçici, mal kaçıracak bir şirket olmadığını belirterek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili ihtiyati hacze itiraza cevap dilekçesinde özetle; ihtiyati haczin geçici koruma olup yaklaşık ispatın gerçekleştiğini, davalının müvekkilinin bakiye fatura alacağına bir itirazının olmadığını, davalının ihtiyati hacze itirazlarının kanunda gösterilen itiraz sebeplerinin hiçbirisine girmediğini, davalının takas ettiğini iddia ettiği zararın yargılamayı gerektirdiğini belirterek itirazın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “… 2004 Sayılı İİK’nın 265/1. maddesinde düzenlenmiş ve itiraz sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır. Bu maddeye göre ”Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. Somut davada, ihtiyati hacze itiraz eden davalı 29/10/2021 tarihli patlamadan ve sonuçlarından dolayı davacı tarafından verilen zararın davacının alacağından çok fazla olduğunu ve ödeme emrine takas talebinde bulunulduğunu iddia ederek ihtiyati haczin kaldırılmasını talep etmişse de davalının asıl alacağa bir itirazının bulunmamakla birlikte, ….. tarihinde meydana gelen patlamada davacı şirketin kusurunun olup olmadığı ve zararın miktarı itiraz tarihi itibari ile de belirli olmadığı ve davalının takas ileri sürdüğü alacağının yargılamayı gerektirdiği davacının dosyaya sunmuş olduğu deliller kapsamında yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği anlaşılmakla davalının itirazlarının reddine…” karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya cevap, ihtiyati haciz kararı itiraz dilekçesi ekinde sundukları Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin benzer nitelikteki kararında da belirtildiği üzere müvekkilinin takas ve mahsup talebinin nazara alınmamasının hatalı olduğunu, cevap dilekçesi ekinde müvekkilinin zararının yaklaşık ispata yarayan belgelerle ve tesislere yuvarlanan kaya kütlesinin videosu ile belirtilmesine rağmen ihtiyati haciz kararının kaldırılmamasının hatalı olduğunu, davacının patlatma sonucunda müvekkilinin çok ciddi zarara uğradığını, uğradığı bu zararın davacının alacağından çok fazla olduğunu, mahkemenin yaklaşık ispat karinesinin sadece davacı açısından uygulamasının haklı olmadığını, davacının talebinin İİK 257.maddede sayılan koşulları karşılamadığını, davacı hakkında yürüttükleri icra takibinin kesinleştiğini, bu durumun dahi yaklaşık ispat koşulunun her iki taraf açısından da eşit uygulanması gerektiğini, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
İstinafa tabi karar,İlk Derece Mahkemesinin 17/02/2012 tarihli ihtiyati hacze itirazın reddine ilişkin ara karardır.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davalının ihtiyati hacze itirazının reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 257. maddesinde ihtiyati haciz şartları düzenlenmiş olup buna göre; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1–Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2–Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa…” hükmünü içermektedir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 265/1.maddesi: “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemece müracaatla itiraz edebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu hüküm uyarınca ihtiyati hacze itiraz nedenleri, ihtiyati haczin dayandığı sebepler, mahkemenin yetkisi ve teminat ile sınırlandırılmış olup, bunların dışındaki hususlardan dolayı ihtiyati hacze itiraz edilemez.
Bu nedenle İİK’nın 265. Maddesi kapsamında olmayan ancak yargılama aşamasında değerlendirilebilecek davalının takas ve mahsup talebi dolasıyla ihtiyati hacze itiraz edilemeyeceği, davalının diğer istinaf taleplerinin de yerinde olmadığı, ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince davalı tarafından peşin yatırılan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince davalıya iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere karar verildi.12/09/2022