Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1535 E. 2022/1847 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
DAVANIN KONUSU : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 20/12/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yalnızca, dava dışı …’in davalı bankadan kullandığı 90.000,00 TL’lik krediye kefil olduğu halde davalı banka personelinin müvekkiline ayrıca ve açıkça bilgi vermeden adı geçenin daha önce kullandığı krediler için de kefil olmasını sağladıklarını, asıl borçlunun borçlarını ödememesi üzerine davalı bankanın asıl borçlu hakkında borç ödemekten aciz belgesi almadan müvekkili kefil hakkında Antalya 16. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden giriştiği takip üzerine müvekkilene ait aracın satışının sağladığı gibi gelirinin 1/4’nü de haczettirdiğini belirtilerek, yapılan 4.577,05 TL haksız tahsilatların avans faizi ile birlikte davalı bankadan tahsiline, 5.000 TL manevi tazminata ve müvekkilinin gelirinden yapılan kesintilerin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde özetle; davacının eşi olan asıl borçlunun borçlarına hür iradesi ile kefil olduğunu, davanın açıldığı tarih itibariyle borçludan yapılmış bir tahsilatın olmadığını, davacının davayı belirsiz alacak davası olarak açamayacağını, davacının ilgili icra dosyasından aracının satıldığı ve maaşından kesinti yapıldığı iddialarının doğru olmadığını, Tüketici hukukuna göre bir müteselsil kefil hakkında takip başlatılabilmesi için asıl borçluya yönelik takibin semeresiz yani sonuçsuz kalması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece verilen istinafa konu kararda özetle; mahkemenin -05/02/2019 tarihli, davalı bankanın davacının maaş hesabından re’sen yaptığı kesintiler toplamı 4.577,00 TL ye yönelik istirdat isteminin kabulüne; kesinti işleminin davacının kişilik haklarına zarar vermediği gerekçesi ile manevi tazminat isteminin reddine- ilişkin kararının mahkememizce “…davalı banka tarafından yapılan kesintinin icra takibi nedeni ile mi, yoksa davacının davalı nezdinde bulunan maaş hesabından banka- nın hapis hakkını kullanması yolu ile mi yapıldığının tespit edilip, yine davacının davalı alacağının rehin ile temin edilmiş olduğu yönündeki iddiası nedeniyle İİK’nun 45. Maddesi kapsamında değer- lendirme yapılmak üzere ileri sürülen menkul rehni ile ilgili davacı tarafından açıklama yapması sağlanarak davacının talebinin neye ilişkin olduğu belirlendikten sonra ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi,” gerektiği gerekçesi ile karanın kaldırılması üzerine mahkeme;
Davalı banka ile dava dışı … arasında 22.04.2015 tarihinde imzalanan 400.000,-TL limitli bir Genel Kredi Sözleşmesini davacının da imzaladığı, sözleşmenin son sayfa- sında davacının kendi el yazısıyla kredi müşterisi … lehine “440.000,-TL sınırla Müteselsil Kefil” olduğuna ilişkin beyanını imzaladığı, bu sözleşmede eş onayının da alındığı, yine davalı banka ile dava dışı … arasında 22.04.2015 tarihinde imzalanan 50.000,-TL limitli bir “Şirket Kredi Kartı/Kobi Kart Üyelik ve Kredi” sözleşmesini de davacının imzalandığı, son sayfasını da kendi el yazısı ile “55.000,-TL sınırla …’e müteselsil kefil olduğunu belirten ibareleri yazıp imzaladığı eş onayının da alındığının anlaşıldığı, aynı ay içinde hem icradan; hem de bankadan yapılmış bir kesinti bulunmadığı, ( takip tarihi 21/07/2017 olup davacının çalıştığı kurum kesintiyi 15/11/2017 tarihinden itibaren yapacağını icraya bildirmiş) davalı bankanın yaptığı bu kesintilerin sözleşmelerden kaynaklanan rehin ve hapis hakkını kapsamında yapılmış kesintiler olduğu, bu nedenle de toplam 4.507,05 TL tutarındaki kesintinin davacı …’e iadesini gerektiren bir sebebin bulunmadığı, davalı banka tarafından yapılan kesintilerin hukuka uygun kesin- tiler olduğu gerekçeleri ile davacının istirdat ve manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dosyada bulunan ilk bilirkişinin, davalı bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe girişmeden müvekkilimin maaş hesabın- dan hapis hakkını kullanarak kesinti yaptığı yönünde düzenlediği raporun dikkate alınmadığı, hükme esas alınan bilir- kişi raporunu düzenleyen bilirkişinin kasıtlı olarak rapor düzenlediğini, daha önceki mahkeme kararının istinaf mahkemesi tarafından İİK 45. Maddesi kapsamında davacının talebinin alınması istendiği halde raporun bu hususa ilişkin bir açıklama içermediğini,
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14.10.2015 Tarih 2016/1346 E. 2016/1650 K. Sayılı ve yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.06.2019 Tarih 2017/12-356 E. 2019/711 K. Sayılı kararında belirtildiği üzere, davalı bankanın asıl borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yap- madan hapis hakkını kullanarak kefilden herhangi bir tahsilat yapılamayacağına ilişkin kararlara bilirkişi tarafından itibar edilmediğini, raporlar arasındaki çelişki gözetilerek üçüncü bir bilirkişiden rapor alınmadan karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçeleri ile kararının kaldırılmasına karar veril- mesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacının ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılmadan müvekkilinin maaşından kesinti yapılmasının doğru olmadığını belirtmekte ise de böyle bir takip yapılmasının kullandırılan kredinin ticari kredi olması karşısında gerekli olmadığını belirterek istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı bankanın aralarındaki sözleşme gereğince dava dışı borçluya kullandırdığı kredinin, bu sözleşmeye kefil sıfatıyla katılan davacının maaş hesabından ayrıca bir takibe girişmeden yaptığı ¼ oranında ki tahsilinin istirdat ve haksız tahsilat iddiasına dayanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davacının maddi manevi tazminat davasının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Uyuşmazlık asıl borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe girişilip, kesin rehin açığı belgesi almadan davacı kefil hakkında takip yapılıp yapılmayacağı, davalı banka ile aralarındaki sözleşmeye uygun olarak davalı bankanın davacı hesabı üzerindeki rehin hakkı kapsamında tahsilat yapıp yapamayacağı hakkındadır.
Birkere İİK.nun 45.maddesi aynı zamanda rehinle temin edilmiş bir alacağın alacaklısının önce rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıp bu takip üzerine eğer alacağını tahsil edemez ise tahsil edemediği alacağı için haciz veya iflas yolu ile takip yapabileceğine ilişkin kural, asıl borçlu için getirilmiş bir kural olup, kefiller hakkında uygulanmaz. Yargıtay da bu konuda “Asıl borçlunun taşınmazları üzerinde tesis edilen ipoteklerin müteselsil kefillerin borcunun da teminatı olması halinde TBK’nin 586/2. ve İİK’nın 45. maddeleri uyarınca müteselsil kefiller hakkında ihtiyati haciz kararı verilemez. Ancak; ipoteğin müteselsil kefillerin borcunun teminatı olarak verilmemesi halinde TBK’ nın 586/1. maddesi uyarınca asıl borçlu hakkında takip yapılmadan ya da asıl borçlunun borcunun teminatı olan rehnin paraya çevrilmesi yoluna gidilmeden kefiller hakkında takip yapılmasına huku- ken bir engel yoktur.”( (Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 2015/4369 esas 2015/5851 karar) demektedir.
Dosyada mevcut taşıt rehin sözleşmesi incelendiğinde bu sözleşmenin teslime bağlı rehin sözleşmesi olmadığı görülmektedir. Dolayısıyla TBK’nun 586/2. Maddesinin uygulama yeri yoktur. Davalı bankanın davacı kefil ve borçluya ödeme ihtarnamesini 30/03/2017 tarihinde tebliğe çıkarmış olması ve ilk kesintiyi bu tarihten sonraki 15/07/2017 tarihinde yapmış olması karşısında TBK’nın 586/1 maddesindeki hususun da uygulama yeri yoktur. Bu yüzden davacının, önce borçlu hakkında ipotekli takip yapılıp, bundan sonra alacağın tahsil edilmeyen kısmı için kefil hakkında takip yapılabileceğine ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Öte yandan alınan bilirkişi raporuna göre davalı banka davacı kefilin hesabı üzerindeki hapis hakkı kapsamında takipten önce tahsilat yapmış olup, bankanın takipten önce tahsilat yapmasını engelleyen bir düzenleme de yoktur.
Davacının dayandığı HGK kararı ise kefilin aynı zamanda limit ipoteği ile ipotek veren olarak borçtan sorumlu tutulması hali için geçerlidir. Davacı ise aracını rehin vermiş olup rehin miktarı sözleşmede açıkça belirtilmemiştir. Bu turumda kefalet miktarının bunu da kapsadığının, rehnin de kesin borç rehni olduğunun kabulü gerekir. Bu sebeple davacının istinaf talebi yerinde değildir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.20/12/2022

……