Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1514 E. 2022/982 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 29/04/2022
DAVANIN KONUSU: Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 05/07/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi. Başkanın inceleme raporu okundu.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; dava dosyasında bilirkişi raporu alındığını, davacıya yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, tebligatın davacıyla ilgisi bulunmayan bir şahısa tebliğ edildiğinin ortaya çıktığını, davalı kooperatif yönetim kurulunun, dava dilekçesinde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere ve bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, yasaya aykırı haksız ve yersiz ihraç kararını Tebligat Kanunu’na aykırı şekilde usulsüz tebliği ettirerek ve şeklen kesinleşmiş gözüken ihraç kararı nedeniyle davacının üyeliğinin sona erdiği bahanesiyle davacının yerine kendilerinin uygun gördüğü kişi ya da kişileri kooperatif üyesi yapmaları halinde ileride yeni hukuki ihtilafların çıkmasının 3. kişilerin zarara uğraması ve davacının da telafisi imkansız zararlara uğraması kuvvetle muhtemel olduğunu ileri sürerek ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile dava süresince davacı yerine davalı kooperatif tarafından başka bir üye kaydedilmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesinin 29/03/2022 tarihli ara kararı ile davacı ortağın ortaklık hak ve yükümlülüklerinin çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam edeceği, kooperatifin aksi yönde yaptığı işin kendi sorumluluğunu doğuracağı gerekçesiyle davacının ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
Ara karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı kooperatifin şeklen kesinleşmiş gözüken ihraç kararı nedeniyle davacının üyeliğinin sona erdiği bahanesiyle davacının yerine kendilerinin uygun gördüğü kişi ya da kişileri kooperatif üyesi yapmaları halinde ileride yeni hukuki ihtilafların çıkmasının 3. kişilerin zarara uğraması ve davacının da telafisi imkansız zararlara uğraması kuvvetle muhtemel olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, kooperatif genel kurul kararlarının iptali davası olup, istinafa konu karar genel kurul kararlarının uygulanmasının tedbiren durudurulması talebinin reddine dair ara kararıdır.
Geçici hukuki koruma tedbirlerinden olan ihtiyati tedbir müessesi; 6100 Sayılı HMK’nın 389. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılması ile hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir müessesesi kabul edilmiştir. (Pekcanıtez H.; Atalay O.; Özekes M., Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, 13. Basım, Ankara 2012, S. 873)
6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi hükmüne göre “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.”
İhtiyatî tedbirde asıl olan ihtiyatî tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyatî tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyatî tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyatî tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyatî tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi hususu bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak HMK 390/3 maddesinde tedbir kararı verilebilmesi için haklılığın yaklaşık ispatı aranmıştır.
Somut olayda, davacı vekilinin dava dilekçesine eklediği deliller ve iddiaları talep edilen tedbir için bu aşamada yaklaşık ispat koşulunu gerçekleştirmemiştir. İlk Derece Mahkemesinin de benzer gerekçelerle tedbir talebini red etmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
Kooperatifler Kanununun 16/son maddesine göre haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamayacağından, bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam edeceğinden davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Bu nedenle ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İhtiyati tedbir talep eden davalc vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-İhtiyati tedbir talep eden davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve 6100 Sayılı HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.05/07/2022