Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1480 E. 2023/1107 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 08/06/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 15/02/2022
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 08/06/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davacı …’un eczanesinin resmi kurumlarla çalışması sınırlanınca nakit sıkıntısını gidermek için … isimli kişiden 28.200.- TL kadar ve onunla birlikte çalışan sanık …’ın eylemlerine iştirak eden …’tan 5.000.- TL + 5.000.-TL borç para aldığını, yaklaşık bu miktarda senet düzenlenip … ve …’a verildiğini, borcun taksit taksit ödeneceğini, ilk başta taksit ödenirken “önemli olmadığı, lazım olursa gene verilebileceği” belirtilerek sık sık borç almasının teşvik edildiğini, bir süre geçince davalılar … ve …’ın 2009 tarihinden itibaren sık sık davacının çalıştığı eczaneye gelerek eczanede diğer çalışanların yanında elden para istemeye ve yeterli para yoksa zorla kasayı açtırıp içinden ne çıkarsa almaya çalıştıklarını, ödeme gecikmiş ise küfür ve hakarete başladıklarını, alınan paralara karşılık borcun bittiği, ödendiği ve senetlerin iade edilmesi istenince eczanede bulunan çocuğuna ve ailesine zarar verileceği söylenerek tehdit edildiğini, korkutmak için eşyalar kırılıp dağıtıldığını, korku yaratarak bu borçlar için senet imzalaması istendiğini, böylece 10.000+5000+5400+9000 TL senetlerin imzalatıldığını, …’ın bu işlerde ilk taksidin peşin alındığını söyleyerek 500.00’er TL de ilave ederek senet düzenlediğini, dosya borcunun 18,788.-TL ve temlik alacaklısına (hapisteki kardeşi ve tehdit unsuru) … olduğunu, bu arada …’dan zor, baskı ve tehditle ile alınan diğer senetlerde … tarafından 15.İcra Müdürlüğünde … E.sayılı dosya ile takibe konduğunu, 8. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasındaki alacağında bu dosya ile birleştiğini, borçlu …’un taşınmazı satışa çıkardığını, satış bedelinden borçluya iade edilecek tutar üzerine borca yeter miktarda haciz konulması istendiğini, ödemenin 2 yıl, ayda 2.500 ve daha sonra 2 yıl ayda 5.000.-TL olarak devam ettiğini, bu paranın eczane çalışanları gözü önünde, kasayı açtırıp alma ve tanıdıklardan borç para isteme, bankaya taksit yatırma şeklinde ödendiğini, bunların Ceza Mahkemelerinde tanıklar tarafından ifade edildiğini, borçlu …’un ödünç aldığından kat kat fazla bir parayı ödemek kaldığını ve borçlu olmadığı bir alacak için iradesi dışında senetler imzaladığını, ödemelere rağmen senetleri alamadığını ve icra takibi satışı sonucu evinden olduğunu, ceza mahkemelerinin suç işlendiğini kabul ettiğini ve sanıklar hakkında ceza tertip ettiğini ancak suç konusu senetler hakkında hiçbir şey yapmadığını, …’ın 72.765.-TL alacağı nedeni ile Antalya 15. İcra müd. … E. Sayılı takip ile davacının başka taşınmazları borca yeter değerde arabası üzerinde haciz varken bu hacizlerden vazgeçildiğini ve borçlunun kooperatif evine haciz konulduğunu ve satışı istendiğini, borçluya ait Antalya, … , … mahallesi, … ada, … parselde bulunan … Kooperatifi … blok -… no’lu bağımsız bölümün 20.08.2015 tarihinde 200.000.-TL muhammen bedel ile ihale edildiğini, 119.010.-TL ve tek alıcı olarak 1. açık arttırmada …’a satıldığını ve satış bedelinden vergi mahsup 17.218-TL’sinin, 8. İcra Müd. dosya alacaklısı Av. …’a aktarıldığını, bakiye paranın …’a ödendiğini, 2013 yılı Temmuz ve Ekim ayları arasında, …’ın avukatı olduğunu beyan eden … isimli şahısın müvekkilinin çalıştığı eczaneye gelerek çalışanların, hatta kendi çocuğunun önünde müvekkili …’a ağır hakaretler ettiğini, ailesine zarar vermekle tehdit ettiğini, ve yine kasadan ne çıktı ise aldıklarını, Aksu … Bankasından müvekkilinin eşi … hesabından … hesabına ve annesinin hesabına o senetlere istinaden kendi TC kimlik numarası ile …bank hesabından ödemeler yapıldığını, … tarafından avukatın tehditleri üzerine elden 7.000 TL ödeme yapıldığını, bu olaylar akabinde … karakoluna gidilip suç duyurusunda bulunulduğunu, alacaklının diğer dosya alacakları ile irtibat kurarak dosya alacağına haciz koydurmak sureti ile alacağını arttırdığını ve diğer kıymet takdiri yaptırılmış hacizlerden vazgeçildiğini, belirtilen senetlerin tefecilik ve yağma suçları nedeni ile ceza davalarına konu olduğunu, kambiyo senetlerinin de korkutma yoluyla elde edilebileceği ve korkutma vakıasının da tanıkla ispatlanabileceğini, tarafların borç para alma ve elden ya da bankaya taksit yatırmak sureti ile borcu ödeme şeklindeki işlemlerinin tanıklar huzurunda yapılmış şifahi anlaşmalar olduğunu, davalılara böylece 57,600, +15,000. +67.000. +3000. 15.000. +25.000. +37.505. 5450. +8000TL olmak üzere 175.955.TL para ve 119.010.-TL satış bedeli olarak 295.000.-TL ödendiğini, menfi tespit davasının TBK 39. Maddedeki 1 yıllık zamanaşımına tabi olmayacağını, davacının senette beyan edilen borcu ödeyeceğine dair keşideci iradesi, bir korkutma, bir tehdit sonucu atılan imza ile kabullenildiği için yasada bu durumda herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir hükümsüzlük def’inin mevcut olduğunu, kambiyo senedindeki alacağın mutlaka bir mal veya hizmet satışından kaynaklanmasının muhik-kanunen himaye edilebilir bir hakka dayanması gerektiğini ve senetteki alacağın sebebe bağlandığını, olayda haklı bir sebebe dayanmayan tehditle imzalatılan senetin bir hak taşımadığından icraya konulup bedelinin istenemeyeceğini, bu nedenlerle belirtilen senetlerin zorla ve tehditle alındığı tefecilik ve yağma suçlarına konu olduğu ceza mahkemesi kararları ile tespit edildiğinden, tehditle imzalatılan senetler ile herhangi bir hak talep edilemeyeceği için lehtarına HGK kararında açıklandığı üzere bir hak bahşetmeyeceği için 8. İcra Müdürlüğünde … E. takibe konulan 15.09.2008 ve 18.09.2008 tanzim tarihli 5500TL bedelli 2 adet senedin ve Antalya 15. İcra Müdürlüğünde … E. ile takibe konulan; 15.06.2010- 15.10.2010- 05.04.2011- 05.04.2011 -29.05.2012 vade tarihli toplam 57.600.-TL bedelli 5 adet senetlerden dolayı davacı …’un borçlu olmadığının tespitini ve senetlerin iptalini, tehditle imzalatılıp haksız yere elde bulundurulan senetlerin icra yolu ile tahsilinin yasal olmadığından Antalya 8. İcra Müd. … E. sayılı ve Antalya 15. İcra Müd. … E. sayılı takip dosyalarının tüm sonuçları ile iptalini, yasal himayeden yoksun olması gereken alacağın, ileri sürülerek davacının Antalya-… İlçesi-… mah. … ada … parselde kayıtlı … no’lu bağımsız bölümün tek alıcı olarak açık artırmaya giren … adına olan tapusunun iptalini ve eski haline getirilmesini, tapunun eski maliki … üzerinde bırakılmasını, takip haksız ve kötü niyetle yapıldığından davalıların %20’nin üzerinde kötü niyet tazminatı ödemelerine karar verilmesini, davanın niteliği nazara alınarak teminat aranmaksızın dava konusu … – … mahallesi, … ada, … parselde bulunan … no’lu taşınmazın el değiştirmesinin önlenmesi için kaydına tedbir konulmasını ve yine tapu kaydına davalı olduğu şerhi konulmasını, yargılama giderlerinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … vekili, müvekkili ile davacı arasındaki borç ilişkisinin 2008 yılına dayanmakta olup davacı tarafça zorla alındığı iddia edilen senetlerin alınmasının üzerinden on yılı aşkın bir süre geçtiğini, davacının talep hakkının zaman aşımına uğradığını, müvekkil …’ın 2008 yılı eylül ayında arkadaşı olan davalı …’ın ofisinde iken Davacı …’ın buraya geldiğini, ve davalı …’dan borç para istediğini, …’ın kendinde para bulunmadığını söylemesi üzerine davacının acil ihtiyacı olduğunu bildirdiğini, müvekkili …’ın arkadaşı …’a “Bayan güvenilirse, sen kefil oluyorsan ben kredi kartımdan çekerek vereyim” dediğini, davalı …’ın davacının güvenilir olduğunu söylemesi üzerine müvekkilinin, kredi kartından 5.500,00-TL çekerek davacıya verdiğini, buna karşılık davacının borçlu, davalı …’ın ise kefil olduğu bir senedin müvekkiline verildiğini, davacının ödeme yapmaması üzerine müvekkilinin bonoyu takibe koyduğunu, müvekkilinin iyi niyetli olarak davacıya yardım etmeye çalıştığını, ancak davacı tarafça maddi ve manevi olarak mağdur edildiğini, neticeten haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve …’a dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalının davaya cevap vermediği bu sebeple H.M.K. 128. maddesi uyarınca davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacağı kabul edilmiştir.
Mahkemece,”Davacının davaya konu senetlerin tehdit yoluyla alındığı iddiasına yönelik menfi tespit davasında, davanın BK 39.maddesinde belirlenen 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, zira Antalya 3.ACM iddianamesinin düzenlenmesine neden olan şikayet tarihi itibariyle korkutmanın etkisinin ortadan kalktığının ve hak düşürücü sürenin işlemeye başladığının kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
Davacının icra takiplerine konu alacakların ödendiğine dair iddiasının HMK 200 vd.maddeleri uyarınca kesin delil ile ispatı gerektiği belirlenmiş ise de; Antalya 3.ACM’nin kesinleşmiş kararı doğrultusunda davalı …’ın alacağının tahsili amacıyla davacının … tarafından yağmalandığının, yağmalama yoluyla tahsil edilen toplam meblağ belli değil ise de, bakiye alacak kalıp kalmadığının bu aşamadan sonra davalı yanca ispat edilmesi gerektiği kabul edilerek, bu davalı aleyhine açılan davanın kabulüne, davalılar … ve … aleyhine açılan davanın ise HMK 200 vd.maddeleri uyarınca ispat edilememesi ve bu alacağın ceza mahkemesi dosyasına konu olmaması da dikkate alınarak reddine, yine davalı … aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davasının yapılan yargılamasında; davalının Antalya 15.İcra Müdürlüğü’nün kesinleşen takip dosyası nedeniyle haczedilen taşınmazı İİK hükümleri uyarınca gerçekleştirilen ihale sonucu satın aldığı, ihalenin kesinleştiği ve bu davalının senet bedelinin ödendiğini bildiği halde davacının zararına hareket ettiği ispat edilemediği” gerekçeleriyle …, … ve Davalı … aleyhine açılan davanın reddine, … aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı ve davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İİK 72. Maddesi gereğince açılan menfi tespit davasında borcun ödenmiş olması halinde davaya istirdat davası olarak devam edilmesi gerekirken menfi tespit olarak hüküm kurulmuş olduğundan Antalya 8.İcra Müdürlüğü’nün … E ve Antalya 15. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyalarına ödenen paraların istirdatına karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin kısmen red kararının yerinde olmadığını, Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı gerekçe gösterilerek bir kısım talepler yönünden davayı kabul edip, bir kısım talepler yönünden davanın reddedilmesinin büyük çelişkiler içerdiğini, davalı … ile …-… arasındaki sıkı ilişkinin ceza dosyasında göz önüne serildiğini, tahsilata yönelik işlem muvazaalı olduğundan ödemenin haklı sebebe dayanmadığını, icradan satılan ev ile ödemelerin yapıldığını, davalı … yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının açtığı davayı menfi tespit davası türünde açmış ve ilk derece mahkemesi davayı menfi tespit davası olarak görmüş ise de davanın istirdat davası olduğunu çünkü davaya dayanak yapılan Antalya 15. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında borçluya ait taşınmazın ihale yoluyla satışına karar verilerek her iki takip dosyasındaki alacağın ödendiğini, 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davanın icra takibinden 10 yıl sonra açılmış olduğunu, davacının müvekkilinden borç para aldığını ve aralarında borç ilişkisi olduğunu açıkça kabul ettiğini, ceza davasında senet tanziminde tehdit unsuruna ilişkin bir tespit bulunmadığını, müvekkilinin tefecilik dosyasından beraat ettiğini, bu beraat kararında da davacının kendi istek ve arzusu ile senet verdiğini belirttiğini, davacının borcu ödediğine ilişkin iddialarını ispat edemediğini, davalı …’ın alacaklısı olduğu icra dosyası ile müvekkilinden bağımsız hareket ettiğini, müvekkilinin diğer davalıyı azmettirdiğine dair herhangi bir ceza gerektirici tespitin bulunmadığını, tanıkların beyanı ile senetlerin tehdit ile imzalatılmadığının sabit olduğunu ve davacı lehine verilen vekalet ücretinin yanlış hesaplandığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın tümden reddi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığını, mahkemenin ispat yükünün tayininde hataya düştüğünü, davanın 1 yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, İİK 72/3 maddesi uyarınca Antalya 8.İcra Müdürlüğü’nün … E ve Antalya 15. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyaları nedeniyle açılan menfi tespit davası ve Antalya 15.İcra Müdürlüğü’nün bu icra takip dosyasında yapılan ihale sonucu satılan taşınmaz için ihale alıcısı aleyhine açılan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, Antalya 8.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu davada davalılar …, … aleyhine açılan davanın reddine, davalı … aleyhine açılan tapu iptal tescil davasının reddine, Antalya 15. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyası yönünden davalı … aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı ilamının incelenmesinde katılanın …, sanıkların … ve … olduğu, mahkemenin “Katılanın eşi tarafından açılmış olan ilimiz Muratpaşa ilçesi … caddesi üzerinde bulunan ”… eczanesi” isimli eczaneyi işlettiği, 2007 yılında İl Sağlık Müdürlüğünce eczaneye 3 aylık resmi kurumlarla sözleşmesinin feshine ilişkin idari ceza verilmesi üzerine katılanın ekonomik olarak zor duruma düştüğü bu sebeple daha önceden tanıdığı sanık …’dan borç para almaya başladığı, bu ilişkinin bir süre devam ettiği katılanın bir kısım borçlarını ödeyip sanıktan yeniden borç paralar aldığı 2011 yılına gelindiğinde katılanın borçlarını ödemekte zorluk çekmeye başlaması üzerine sanık …’ın katılanı korkutarak borcunu ödemeye zorlaması için diğer sanık …’tan istekte bulunduğu sanık …’ın da bunu kabul ederek hemen hemen her gün katılanın işlettiği eczaneye gelip para istediği katılan veya işçisi olan tanıkların rızası dışında eczanenin kasasını açtırarak günlük biriken parayı aldığı, katılan veya tanıkların buna karşı çıkmaları halinde de sinkaflı sözlerle hakaret ettiği bazen de eczanenin eşyalarına zarar verdiği, sanıklardan çekinen katılanın uzun süre bu duruma karşı çıkamadığı, ancak sanık … ile yaptığı görüşmeler sonucunda sanık …’ın kendisinden sürekli para istemeye devam etmesi, borcunun bitmediğini söyleyip sinkaflı sözlerle hakaret etmesi ve hakkında icra takibi başlatması üzerine sanıklardan kurtulamayacağını anlayarak suç duyurusunda bulunduğu, sanık savunmaları, mahkememizce olayın oluşuna uygun ve samimi bulunan katılan ve tanık beyanları ve dosya kapsamında bulunan diğer tüm delillerle sabit olmakla” şeklindeki gerekçe ile Sanık …’ın bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit ve alenen hakaret suçlarından cezalandırılmasına, Sanık … hakkında katılana karşı mala zarar verme suçundan beraatine, Sanık …’ın katılana karşı bina içinde yağma, alenen hakaret ve mala zarar verme suçlarından cezalandırılmasına karar verildiği, kararın temyizde onama ile kesinleştiği, kararın içeriğinde yağmanın “kasadan para alma” şeklinde gerçekleştiğinin kabul edildiği, karar içeriğinde icra takibine konu senetlere dahil herhangi bir tespit ve atfın bulunmadığı anlaşılmıştır.
6098 Sayılı TBK’nın 38. Maddesine göre korkutulan içinde bulunduğu durum bakımından kendisinin veya yakınlarından birinin kişilik haklarına ya da mal varlığına yönelik ağır ve yakın zarar tehlikesinin doğduğuna inanmakta ise korkutma gerçekleşmiş sayılır. Aynı yasanın 39. Maddesine göre ise, korkutmanın etkisi geçtikten sonra bir yıl içerisinde sözleşme ile bağlı olunmadığı bildirilmez ise sözleşmeyle bağlı olunacağı düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacının tehdide yönelik iddialarıyla ilgili Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile kovuşturma yapıldığı ve Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre bu kovuşturmaya konu olan iddianamedeki iddianameye ilişkin şikayet tarihi itibariyle korkutmanın etkisinin ortadan kalktığının kabul edilmesi gerektiği, yargılamaya konu eylemin şikayet tarihinin 17/06/2014 olduğu, davanın TBK’nın 39. maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, mahkemece de aynı gerekçe ile davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verildiği, kararın bu yönden usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.
Diğer taraftan, davacının bedelsizlik iddiaları mahkemece değerlendirilmiş ve ispat külfetinin somut olayda yer değiştirdiğinden ve davalıların senet bedellerinin ödenmediğine ilişkin iddialarını ispat edemediğinden bahisle menfi tespit talebinin kısmen kabulüne karar verildiği görülmüştür.
Her ne kadar dava dilekçesinde icra takibine konu olan senetler nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti talep edilmiş ise de icra dosyası içeriklerine göre dava tarihinden önce cebri icra yoluyla tahsilatın yapıldığı görülmüş olup İİK’nın 72/6. Maddesi uyarınca davanın istirdat davasına dönüştüğü anlaşılmıştır.
İstirdat davası, İcra ve İflas Kanununda düzenlenmiş olmasına rağmen, uyuşmazlığı maddi hukuk bakımından sona erdirme amacına yönelik bir davadır. İstirdat davası, normal bir eda davası olup, bununla icra takibi sırasında sebepsiz olarak ödendiği iddia edilen paranın geri verilmesi istenir.
İstirdat davasının biri takip hukukuna, diğeri maddi hukuka ilişkin olmak üzere iki şartı vardır. İstirdat davası açılması için ilk şart, geri verilmesi istenen paranın icra takibi sırasında ödenmiş olmasıdır. Borçlunun, ödeme emrine itiraz etmemesi veya itiraz etmiş olmasına karşın itirazının kesin kaldırılması nedeniyle, kesinleşmiş olan icra takibi dolayısıyla, bu parayı gerek nakden, gerek mallarının haczedilip satılması suretiyle cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olması gerekir.
İstirdat davasının açılmasının ikinci şartı ise, maddi hukuk bakımından, aslında borçlu olmadığı bir parayı cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olmasıdır (İİK.m.72/7). Borçlar Kanununun 62. maddesinin aksine, burada davacı (borçlu), yalnız borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kaldığını ispat etmekle yükümlü olup; bu parayı hataen, kendisini borçlu sanıp ödemiş olduğunu ispat etmek zorunda değildir.
Önemle vurgulanmalıdır ki; istirdat davasının, borç olmayan paranın tamamen ödendiği tarihten itibaren 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekir (İİK.m.72/7).
Dolayısıyla, borçlunun bu parayı doğrudan doğruya alacaklıya veya icra dairesine ödediği veya borçlunun haczedilen mallarının satılıp, bedelinin icra dairesine ödendiği tarihte, 1 yıllık istirdat davası açma süresi başlar. Paranın icra dairesince alacaklıya ödendiği an, 1 yıllık istirdat davası açma süresinin başlaması bakımından önemli değildir. Borcun ödenmesi takside bağlanmışsa, 1 yıllık dava açma süresi son taksidin ödendiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
Kanunda öngörülen 1 yıllık süre, hak düşürücü süre olduğundan; taraflarca ileri sürülmese bile mahkemece re’sen göz önüne alınır. Eş söyleyişle Mahkemenin, yargılamanın her aşamasında hak düşürücü süreyi kendiliğinden dikkate alması ve İİK m.72/7’de öngörülen bir yıllık dava açma süresini geçiren borçlunun açtığı istirdat davasını reddetmesi gerekir.
Nitekim; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2007 gün ve E:2007/3-186 K:2007/171; 28.03.2007 gün ve E:2007/3-188 K:172 sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11/04/2007 gün ve E:2007/3-164 K:2007/204)
Somut olayda, mahkemece davanın istirdata dönüştüğü göz önüne alınmaksızın menfi tespit davasının kısmen kabulüne karar verilmiş ise de Antalya 8. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe konu edilen senet bedellerinin 01/10/2015 tarihinde, Antalya 15. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe konu edilen senet bedellerinin 14/09/2015 tarihinde alacaklılara ödendiği, davanın ise 1 bir yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 04/08/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmakla mahkemece usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya uygunluk bulunmadığı anlaşıldığından davalılar vekillerinin bu yöndeki istinaf başvurusunun esastan kabulü gerekmiştir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine, davalılar … ve … vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar … ve … vekillerinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
3-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/02/2022 Tarih ve … Esas, … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
a-Davanın tüm davalılar yönünden hak düşürücü süreye ilişkin dava şartı noksanlığından ayrı ayrı USULDEN REDDİNE,
b-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL harçtan peşin olarak yatırılan 4.911,03 TL harcın mahsubuyla fazla alınan bakiye 4.731,13 TL harcın talebi halinde İlk derece mahkemesince davacıya İADESİNE,
Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/05/2022 Tarih ve … Esas – … Karar sayılı, … Harç sayılı Harç Tahsil Müzekkeresinin ilk derece mahkemesince İPTALİNE,
c-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
d-Davalılar tarafından ilk derece mahkemesinde herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
e-Davalılar … ve … kendilerini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalılar … ve …’a verilmesine,
f-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a VERİLMESİNE,
g-Davalı … ilk derece mahkemesinde yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirmediğinden vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
ğ-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince davacıya İADESİNE,
4-İstinaf incelemesi yönünden;
a-Davacı tarafın istinaf başvurusu reddedildiğinden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
b-Davalı …’ın istinaf başvurusu kabul edildiğinden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 1.243,00 TL nispi istinaf karar harcının talebi halinde davalı …’a İADESİNE,
c-Davalı …’ın istinaf başvurusu kabul edildiğinden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 80,70 TL maktu istinaf karar harcının talebi halinde davalı …’a İADESİNE,
d-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
e-Davalı … tarafından istinaf incelemesi için yapılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 64,80 TL posta masrafı, 6,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 292,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’a VERİLMESİNE,
f-Davalı … tarafından istinaf incelemesi için yapılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 19,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 240,20 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’a VERİLMESİNE,
g-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalılar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
ğ-İstinaf gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
5-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.
08/06/2023