Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1458 E. 2022/1896 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 11/01/2022
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 27/12/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalı …’ya ait … plakalı aracın davalılardan müvekkili tarafından 06/07/2020 tarihli noter satışı ile satın alındığını, bu araçla aynı gün Konya’ya dönülürken araçta meydana gelen arıza sebebi ile yolda kaldığını, bundan sonra aracın tamir için aracın sanayiye götürüldüğünü, aracın motor rektefesi, ana yatak, kol yatak, yağ filtresi, enjektör, hava filtresi, araç takım arızaları sebebiyle tamirinin yapılmasının gerektiği ve yine yapılan bu kontrolde aracın motorunun satıştan önce açıldığı ve işlem gördüğünün anlaşıldığını, davalı tarafa süresinde yani 08/07/2020 tarihinde ayıp ihbarında bulunulduğunu, cevabi ihtarname ile bu ayıp ihbarının davalı tarafça red edildiğini belirterek müvekkili tarafından bu aracın tamiri için 14.716,40.-TL, çekici için 590,00.-TL ve noter ihtar masrafı olarak 342,53.-TL olmak üzere yapılan toplam 15.648,93 TL masrafın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faiz ile davalılardan alınarak müvekkiline öden- mesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili dilekçesinde özetle; davacının 06/07/2020 tarihinde diğer davalı …’dan davaya konu aracı satın aldığını, müvekkili …’ün bu satış işlemine aracılık ettiğini, satıcının ticaret şirketi veya bu işi meslek haline getiren bir şahıs olmadığı için davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği, davacı tarafın geçerli bir ayıp ihbarında bulunmadığını, zira ihbarın açık ve anlaşılır olmadığını, kasko bedeli 50.786 TL olan aracın satış bedelinin 17.500,00.-TL olduğu gözetildiğinde aracın rayiç bedelinin çok altında bir bedele satıldığının anlaşılacağını belirterek; müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili süresinde cevap dilekçesi ibraz etmemiş ve fakat süresin- den sonra verdiği cevap dilekçesi ile diğer davalının beyanlarını tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme istinafa konu kararında özetle; Davalı …’ün, … isimli adi şirketin yetkilisi ve sahibi olduğu, davaya konu satışa aracılık ettiği, kendi işletmesine ait hesaptan satış ilanını yayınladığı ve satışın bu oto galeri vasıtasıyla komisyonculuk şeklinde gerçekleştirildiği, davalı … ‘un tacir olduğu, davacının da tacir olduğu gerekçesi ile görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu;
TBK’nın 219. Maddesine göre, satıcının, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmayan, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kulla- nım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan ekonomik ayıplardan sorumlu olduğu, alıcının süresinde ayıp ihbarında bulunduğu, TBK’nın 227. Maddesine göre, satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcının seçimlik hakları arasında “Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme” hakkına da sahip olduğunu;
Aracın yaşı ve km.’si dikkate alındığında İkinci el Kara Taşıtlarının Ticareti Hak- kındaki Yönetmeliğin 14/3. maddesi gereğince ekspertiz raporu alınmasının zorunlu olma- dığı, aynı yönetmeliğin 16/1-a maddesi uyarınca garanti kapsamında bulunmadığı yönünde düzenleme yapılmış ise de bu düzenlemenin ayıba karşı sorumluluğu ortadan kaldıran bir düzenleme olmadığı, aracın piyasa değerinin altında satılmasının alıcının araçtaki ayıp ve hasarı bildiği anlamına gelmeyeceği, araç satıldığından üzerinde keşif yapılmasının mümkün olmadığı, dosyada mübrez tamir kayıtları, satış öncesi düzenlenmiş 18/05/2020 tarihli eks- pertiz raporu, 13/07/2020 tarihli uzman görüşü ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda davaya konu aracın, satış tarihinden önceki motor arızasından kaynaklanan ve davacıya bildirilmeyen ayıbı nedeniyle 14.040,18.-TL onarım bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, fazlaya dair talebin reddine karar vermiştir.
Karara karşı, davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili …’un bu aracın satışına sadece aracılık ettiğini, satıcı olan diğer davalı müvekkilinin tacir olmadığını bu yüzden görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olacağı, arabuluculuk sürecinin usulüne uygun yapılmadığını zira taraf olarak tüzelkişiliği olmayan … Ltd. Şti.’nin taraf olarak gösterildiğini, müvekkillerinden …’a pasif husumet yöneltilemeyeceğini, davacının usulü- ne uygun bir ayıp ihbarının olmadığını, dava dilekçesi ekinde bilirkişi mütealası olarak sunu- lan hesap raporunun hükme esas alınamayacağını, davacının dayandığı faturaların ihtarname tarihinden sonra düzenlenmiş faturalar olduğunu, masrafların belirlenmesinde hükme esas alınamayacağı, sunulan fatura muhteviyatının meydana gelen zararla ilgisinin olmadığını, faturaları düzenleyen işyerlerinin yedek parça faturası düzenleyemeyeceklerini, aracın satış bedelinin 17.500 TL olduğu yerde yapılan masrafların fahiş olduğunun anlaşılacağını, mey- dana gelen hasarın kullanıcı hatasından kaynaklandığını, davacının talep ettiği onarım bedeli itibarıyla TBK’nın 227/3 maddesindeki onarım bedelini isteyemeyeceğini, zira aracın satış bedeli itibarıyla onarım bedelinin “aşırı masraf” niteliğinde olduğunu, davacının delil tespiti yaptırmamış olması karşısında zaranı ispatladığınının da düşünülemeyeceğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun aracın fotoğraflarını dahi görmeden, davacının dilekçesi ekinde sunduğu hesap raporu esas alınarak düzenlenmiş bir rapor olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; Ayıplı Mal satışı nedeniyle açılan onarım bedelinin istemine ilişkin alacak davasıdır.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; mahkemenin görevli olup olmadığı, araçtaki ayıbın süresi içinde ihbar edilip edilmediği, talep edilen tamir bedelinin somut olaya uygun olup olmadığı, ayıp mı yoksa kullanıcı hatasından mı kaynaklı hasar olduğu hususlarına ilişkindir.
Trafik Tescil Şube Müdürlüğünden gelen müzekkere cevabından … plakalı aracın 19/02/2020 tarihinde … T.C kimlik numaralı davalılardan … adına kayıtlı iken kaydının 06/07/2020 tarihinde davacı …. Ltd. Şti geçtiği anlaşılmaktadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
TTK.nun 4. Maddesine göre “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri, … ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.” uyuşmazlık taraflar arasındaki satım sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı şirketin tacir olduğu açık olup davalılardan … ün ise tacir olup olmadığı mahkemece araştırılmamıştır. Kaldı ki adı geçen davalı tacir olsa bile aracılık ettiği araç satış sözleşmesinde ayıba karşı takeffülü yoktur. Davacı ayrıca ve açıkça bu yönde bir delile de dayanmamıştır. Davacının salt tacir olduğundan bahisle davalıyı sorumlu tutup, hakkında dava açmak suretiyle görevli mahkemeyi belirlemesine imkan verilmesi; mahkemenin göre- vine ilişkin resen gözetilmesi gereken kamu düzeni ile ilgili görev kurallarını dolanmasını sağlamak sonucunu doğuracaktır ki bu bu kuralların amacına aykırıdır.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken kendisine tacir olduğundan bahisle dava açılan davalının tacir olup olmadığından bağımsız olarak öncelikle sorumluluğunun olup olmadığı araştırılıp olmadığının anlaşılması halinde diğer davalının tacir olmadığı gözetilerek davanın görevli asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesi yönünde dava dilekçesinin reddine karar vermektir.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-3. maddesi gereğince kaldırılmasına ve görevsizlik kararı verilmesi için dosyanın kararı veren yerel mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 11/01/2022 tarih ve … Esas – … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
3-İlk derece mahkemesinin görevsiz olmasına rağmen davanın esası hakkında karar vermiş olması nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-3. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİne GÖNDERİLMESİNE,
4-İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırıldığından davalı vekilinin diğer istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
5-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 267,25 TL nispi istinaf karar harcının davalıya iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate ALINMASINA,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
8-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgiliye İADESİNE,
9-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-3. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a. maddesince kesin olarak karar verildi. 27/12/2022