Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1392 E. 2022/995 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 05/04/2022
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 05/07/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalı şirket adına kayıtlı …. , …. ve …. plaka sayılı üç adet aracın …. isimli kişiye satılmış olduğundan ve diğerlerinin de satılacağına karine teşkil ettiğinden davalı şirket adına kayıtlı diğer araçlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiklerini, davalı şirketin adına kayıtlı araçların üzerilerine ihtiyati tedbir konulmasına ilişkin ihtiyati tedbir taleplerinin mahkemenizin 18.11.2021 tarihli ara kararı ile “…davalı şirkete ait araçlar butları talep edilen genel kurul kararının ve davanın konusunu oluşturmadığından …” gerekçesi ile reddedildiğini, iş bu karar aleyhine yapmış oldukları itiraz üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi ….. E. , …. K. Sayılı ve 28.01.2022 tarihli kararı ile “davalı yanın araçları satma girişiminin bulunduğu yönünde bir delil bulunmadığı gibi, bu yöndeki tedbiri zorunlu kılacak yaklaşık ispat vasıtası sunulmadığı görülmekle ilk derece mahkemesi kararı yerinde olup istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.” şeklinde karar verdiğini, BAM kararında adı geçen araçların dava konusunu oluşturmadığı gerekçesine değil satış girişimine dair delil sunulamadığına dayalı olduğunu, bu kararın mefhumunun muhalifinden anlaşıldığına göre araçların satılacağına dair delil sunulması halinde ihtiyati tedbir kararının verilebileceği anlamının çıktığını, daha önce bir adet tır aracın satılmış olduğunu ve şimdi de üç adet tır aracının satıldığını, bu satışların kalan araçların da satılacağına dair karine teşkil ettiğini, diğer araçların da satılması halinde davalı şirketin içinin boşaltılmış olacağını, davayı kazansalar bile haklarına kavuşamayacaklarını, bu nedenlerle telafisi imkansız hak kayıplarının önlenmesi için davalı şirketin adına kayıtlı tüm araçların üçüncü kişilere devir ve temliklerinin önlenmesi ve şirketin amaç ve faaliyetlerini aşacak biçimde yüksek miktarlı borçlanmaların ve araçların rehin edilmelerin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
Davalı, davacı vekili tarafından sunulan dilekçenin asılsız bilgilere dayalı olduğunu, öncelikle, davalı müvekkili şirket adına kayıtlı …. plakalı bir aracının olmadığını, olmayan bir aracın hali ile satılmasının da mümkün olmadığını, davacının davalı müvekkili şirketin araçlarından dahi bi haber olduğunu, yine davalı müvekkili şirket tarafından …. isimli bir şahsa yapılan bir tır satışının da olmadığını, davacının bu beyanlarının da tamamen gerçeğe aykırı olduğunu, davalı müvekkili şirketin yaptığı nakliye işi gereği kullanmış olduğu çekici tırların zaman içinde kat ettikleri yol arttığı ve km olarak çok yüksek kilometrelere ulaşmaları nedeni ile bakım masrafları ve teknolojileri gerilediği için de yakıt giderlerinin arttığını, bu nedenle de; ortalama 5 yılda tırların yenilendiğini, kaldı ki; bedeli karşılığı satılıp satış bedeli tahsil edildikten sonra davalı müvekkili şirketin banka kredi borçlarını ödemek ve yeni tır satın almak için bu satış bedellerinden kullanılmış olması şirketin içini boşaltmak olarak değil, tam aksine davalı şirketin lehine işlemler olduğunu, bu durumun, mal kaçırma gibi adlandırılmasının davacının tamamıyla kötü niyetli ifadeleri olduğunu, noter satış belgeleri ile banka ödemelerine bakıldığında davalı müvekkili şirketin …. Bankasından kullandığı ve oranı %27,75 olan BCH kredi borcunun kalan bakiyesini hesabına gelen araç bedeli olan 1.000.000,00-TL ile ödediğini ve kapattığını, sunulan proforma faturalardan görüleceği üzere ….. A.Ş. ile tanesi 98.000,00-EURO (1.585.000,00-TL) üzerinden iki tane tır alımı konusunda anlaşma yaptığını, bu durumun davalı müvekkili şirketin ticari faaliyetine olağan akışında devam ettiğinin bir kanıtı olduğunu, bu sebeplerle davacı yanın gerçeğe aykırı ve tamamen kötü niyetli davalı müvekkili şirketin rutin işleyişini engellemeye ve ekonomik anlamda sıkıntıya sokmaya yönelik olan ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, “… İhtiyati tedbirinin şartlarını düzenleyen 6100 sayılı HMK’nın 389/1. maddesine göre, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” İhtiyati tedbir, bu madde hükmü uyarınca kural olarak kendisi çekişmeli olan, bir diğer ifade ile davacının üzerinde ayni hak iddia ettiği malların üçüncü kişilere devrinin engellenmesi amacını güder.Davalı şirkete ait araçların belirli dönemlerde yenilenmesinin ve elde edilen satış bedeli ile yeni araçlar alınması ve şirket borçlarının ödenmesinin hayatın olağan akışına uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği, mevcut delil durumu itibarı ile yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı sonucuna varılarak davacının davalı şirkete ait araçların devirlerinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirkete ait araçlar üzerine tedbir konulması taleplerinin İlk Derece Mahkemesince reddedilmesi üzerine istinaf başvurusunda bulunduklarını, Bölge Adliye Mahkemesinin kararında davalı yanın araçları satma girişiminde bir delil bulunmadığı gibi bu yöndeki tedbiri zorunlu kılacak yaklaşık ispat vasıtası sunulmadığı gerekçesiyle istinaf başvurularını reddettiğini, davalı şirket adına kayıtlı 3 adet aracın satıldığının öğrenilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin tedbiri zorunlu kılacak yaklaşık ispat vasıtasının gerçekleştiği gerekçesine dayalı olarak tedbir talep edildiğini, mahkemece yeniden ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verildiğini, araçların kasko değerlerine göre 3 aracın 1.225.000,00 TL farkla satıldığını, cari değerlerine göre ise bu farkın en az 1.800.000,00 TL olduğunu, davalı şirketin basiretli davranmadığını, davalı şirkete ait araçlar için tedbir kararı verilmesi gerektiğini, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
İstinafa konu ara karar, 05/04/2022 tarihli davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçe ile tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcından peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince davacı tarafından peşin yatırılan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince davacıya iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere karar verildi.05/07/2022