Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1389 E. 2022/914 K. 03.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ALANYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 24/03/2022
DAVANIN KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 03/06/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi. Başkanın inceleme raporu okundu.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle “…müvekkilinin de ortağı olduğu ve müflis … A.Ş.’ ne ait olan ve mülkiyeti Hazineye ait Serik İlçesi … Köyü … Mevkiinde kain .., … pafta ve … sayılı parsel üzerinde yapılan ve önceden müflis şirket işletmesinde ve mülkiyetinde bulunan üst hakkının davalı şirket adına kayıtlı bulunan tescilinin iptali ile dava dışı … A.Ş. Adına kayıt ve tescilinin talep edildiğini, daha önce Serik 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … sayılı dosyasında aynı konuda dava açıldığını ve davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, kararın da kesinleştiğini, üst hakkının daha önce sahibi olan …A.Ş. Yönetim kurulu 26/10/2015’te müvekkilinin bilgi ve haberi dahilinde olmadan yaptığı toplantıda dava dışı ve şirket ortaklarından …’ı yönetim kurulu başkanlığına seçtiğini, daha sonra şirket yönetim kurulu 21.11.2005 tarihli ve …sayılı yönetim kurulu toplantısında … ünvanlı gayrimenkulün üst hakkının davalı şirkete devrine, …’ün vekil tayin edilmesine karar verildiği, bu kararın aynı günü noterde …’ın tek başına imza yetkisi ile otelin satış ve devir yetkisini …’e verdiğini, böylece …’ün hakim ortak olduğu ve satıştan 26 gün önce kurulmuş ve 1.000,00 TL sermayesi olan … A.Ş.’ ne sahte imza ile oluşturulan yönetim kurulu kararı gereğince, … A.Ş’ne ait olan 49 yıl süreli üst hakkının 26/12/2005 tarihinde Tapu Müdürlüğünde devir ve satışının yapıldığının görüldüğünü, müvekkili adına öncelikle İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, mahkeme ise şirket merkezinin Ankara olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verildiğini ve kararın kesinleşmesi ve gönderilmesi üzerine Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esasında görülmekte olan davada adı geçen mahkeme 23.06.2021 tarih ve … sayılı kararı ile dava dışı müflis şirket yönetim kurulu tarafından alınan 26.10.2015 tarih ve 16 sayılı, 21.11.2015 tarih ve 17 sayılı yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunun tespitine karar verildiğini, TMK’nun 1023/2 maddesi bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescilin yolsuzdur hükmü taşıyacağını, davalı adına yapılan tescilin dayanağı sözleşmenin mahkeme kararı ile batıl-yok hükmünde olduğunun tespit edildiğini buna göre yolsuz tescil mahiyetinde olduğunun anlaşıldığını, TMK madde 1025 yolsuz tescil nedeniyle hakkı zedelenen kişilere yolsuz tescilinin düzeltilmesi hakkının tanındığını, müvekkilinin de müflis şirketinin ortağı olmakla hakkının zedelendiğini, taşınmazın tescilinin müflis şirkete tesciline karar verilmesinde kamunun da menfaatinin olduğunu, bu nedenlerle, davanın kabulü ile Serik İlçesi … Köyü … Mevkiinde kain …, … pafta ve … sayılı parselde davalı adına kayıtlı üst hakkının iptali ile, müflis …A.Ş. adına tapuya kayıt ve tesciline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini…” talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle “…dava konusu taşınmazın …’de bulunan 5 yıldızlı bir otel olduğunu, otelin piyasa rayiç değerinin 900.000.000 (Dokuz Yüz Milyon) TL ile 1.000.000.000 (Bir Milyar) TL arasında olduğunu, bu değerde bir otelin kaydına 5000 TL karşılığında ihtiyati tedbir konulmasının kabul edilemeyeceğini, davacı tarafın 5 yıldızlı bir otelin tapu iptal ve tescili talebiyle açtığı davada 5000 TL dava değeri göstermekle açtığı davanın ne kadar dayanaksız olduğunu ortaya koyduğunu, iş bu davaya esas Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin …E sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama ile bu davadan önce açılan ve halen istinaf aşamasında olan derdest olan Serik 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E sayılı dosyası olduğunu, iflas memurlarının her nasılsa derdestlik itirazında bulunmadıklarını, ancak HMK 114/I bendi gereğince bu hususun dava şartı yokluğu olduğunu, Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararını öğrendikten sonra müdahale talebinde bulunduklarını, talebinin reddedildiğini, dosyayı istinaf ettiklerini, iş bu dosya davalısı … A.Ş iflas idare memurları hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına, görevi kötüye kullanmak suçundan suç duyurusunda bulunulduğunu, halen tahkikat aşamasında olduğunu, … ‘ın, … A.Ş adlı ve davaya konu üst hakkının eski sahibi olan şirketin %2 pay oranı ile ortağı olduğunu, şirkette ortak olarak %95 pay sahibi ve oğlu olan … ile %1’er paydan üç ortak daha bulunduğunu, müflis …, aldığı karar üzerine üst hakkını 2005 yılında devrettiğini ve bedelini aldığını, müflis … A.Ş, aldığı karar üzerine üst hakkını 2005 yılında devrettiğini ve bedelini aldığını, davacı …, üst hakkının satışına ilişkin alınan yönetim kurulu kararının geçersiz olduğunu, imzanın kendisine ait olmadığını beyanla Serik 2 Asliye Hukuk Mahkemesinde dava ikame ettiğini, davanın Ankara Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkisi kabul edilerek yetkisizlik yönünde karara çıkarıldığını ve Serik 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin …E, …K sayılı kararının davacı tarafça istinaf edildiğini, halen istinaf incelemesi aşamasında olduğunu, müvekkili … A.Ş, ortaklık yapısı incelendiğinde görüleceği üzere halen ortak sıfatını haiz gerçek – tüzel kişiler, bahse konu payları, eski paydaşlardan satış yoluyla devir almakla ve pay defterine işlenmek suretiyle iktisap ettiklerini, dolayısıyla, … A.Ş. ortaklarının tamamının iş bu davadan önce el değiştirmiş olması hasebiyle iyiniyetli üçüncü şahıs niteliği gözetilerek davanın değerlendirilmesinde fayda mülahaza ettiklerini, zira hisseleri devrolunan … A.Ş.’nin tek iştigal konusu dava konusu taşınmazın üst hakkının sahipliği olduğunu, şirket hisselerinin devrinin aslında taşınmazın devri anlamına geldiğini, hisse devir tarihinde dava konusu taşınmazın üst hakkı tapusunun kaydında davacının veya üçüncü bir şahsın üst hakkının mülkiyetine ilişkin bir iddiasına yönelik hiçbir kayıt ve şerh bulunmaması üzerine dava dışı üçüncü şahıs … A.Ş. tarafından tapu siciline güvenerek davalı şirket hisselerini yani aslında dava konusu taşınmazı satın aldığını, hisseleri devralan şirketin tapu siciline güvenen iyi niyetli üçüncü şahıs olduğuna şüphe olmadığını, … A.Ş. tarafından davalı şirketin önceki hissedarlarına ihtar çekildiğini, davacı yanın taraf sıfatı olmadığını, yönetim kurulu davacı …, … ve… olmak üzere üç üyeden oluştuğunu, iptale konu kararların alındığı toplantı bu üç isim arasında yapıldığını, yönetim Kurulu Kararlarının iptal nedeni, yönetim kurulu toplanma sayısı sağlanmadan alınan kararların olduğunu, toplanma sayısının sağlanamamış olduğunun kabul gerekçesi ise Davacı …’ın kararlardaki imzalarını kabul etmemesi üzerine toplantıda bulunmadığını iddia etmesi ve …’nın fiziken yönetim kurulu toplantısında olduğu halde önceden yönetim kurulu üyeliği yapmasına engel sabıkasının bulunması nedeniyle üyeliğinin geçersiz kabul edilmesi olduğunu, …’ın imzalarının sahteliğinin tespit edilmediğini, sahte olduğuna dair alınan özel raporun, ıslak imzalı kararlardan değil fotokopilerin incelenmesi neticesinde düzenlendiğini, fotokopi belge üzerinde imza incelemesi yapılamayacağını, diğer üye …’nın yönetim kurulu üyeliğine seçilme yeterliliğine sahip olmaması şirketin iç problemini oluşturduğunu, üyenin yeterliliğe sahip olmamasının, o toplantıyı ve toplantıda alınan kararların geçerliliğini etkileyemeceğini, bu nedenlerle, dava ve taraf ehliyeti yönünden incelenerek davacı …’ın taraf ehliyetinin bulunmadığını, Serik 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E,… K ve …E ile sayılı dosyaları yönünden kesin hüküm, … Esas ve … K sayılı dosyası yönünden derdestlik itirazı ve zamanaşımı itirazları dikkate alınarak davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini…” talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :
İlk Derece Mahkemesi tarafından “…davacının tacir olduğuna dair dosya kapsamında herhangi bir belgenin bulunmadığı, şirket ortağı ve yetkilisi olmanın tek başına davacıya tacir sıfatını kazandırmadığı, eldeki davanın dava dışı … Anonim şirketinin ortağı olan davacı ile davalı ticaret şirketi arasındaki uyuşmazlıktan da kaynaklanmadığı, üst hakkının tapuya kayıt ve tescili istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı tarafça, 555-556. maddeleri gereğince açılmış tazminat davası olduğu ileri sürülmüş ise de 6102 sayılı TTK.’nın Hukuki Sorumluluk başlıklı on birinci bölümünde (TTK. m. 549-561.) anonim şirket yönetici ve denetçilerinin hukuki sorumluluğu düzenlenmiştir. TTK’nın 553. maddesinde; “Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.” denilerek zarardan sorumlu olacak görevliler açıkça düzenlenmiştir. Somut olayda ise anonim şirket kurucularına, yönetim kurulu üyelerine, yöneticilerine veya tasfiye memurlarına karşı açılan bir dava bulunmamaktadır. Dava konusu uyuşmazlığın kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediği, bu nedenle 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesi hükmünce davanın ticari dava sayılması ve Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli kabul edilmesinin mümkün olmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kanaatine varılarak davanın HMK 114/1-c ve 115. Maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı yan kararı istinaf etmiş, artık Asliye Hukuk Mahkemelerinin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla ticari davalara bakamayacağı, bu nedenle de Alanya Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli hale gelmiş olması nedeniyle görevsizlik kararı veremeyeceği savunularak kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :
Dava; tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Öncelikle; davaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatı ile bakan Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasında bir görev uyuşmazlığı bulunmadığı; zira Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının teknik anlamda ve HMK daki dava şartı olarak düzenlenmiş görevsizlik kararı niteliğinde olmadığı, karar niteliğinin “ devir” “ gönderme” niteliğinde bulunduğu kabul edilmelidir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi uyarınca mahkemelerin görevi ancak yasa ile belirlenebilir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir.
Anayasa’nın 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Tabii hakim ilkesi gereği yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi belirlenmiş olan mahkemede görülmesi gereklidir.
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul Genel Kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır.
Nitekim karar 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılacaktır.
Açıklanan bu gerekçe ile davalı yanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile
1-Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE
2-İstinaf eden davalı taraftan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcı peşin alınmış olmakla ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA
3-İstinaf eden davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin KENDİ ÜZERİNDE BIRAKILMASINA
4-İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine YER OLMADIĞINA
5-İstinaf incelemesi için yatırılan ve artan istinaf gider avansının yatıranına İlk derece mahkemesince İADE EDİLMESİNE
Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nun 353/1-a-3 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 03/06/2022 tarihinde ve oy birliğiyle karar verildi.

……