Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1377 E. 2022/949 K. 20.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 08/04/2021
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 20/06/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili olduğu banka ile davalı arasında imzalanan kredi sözleşmesi uyarınca davalı borçluya müvekkili tarafından kredi kullandırıldığını, kredi borçlusu davalının kredi borcunu vadesinde ödememesi üzerine 07/11/2019 tarihinde kredi kat ihtarnamesi keşide edilerek ihtarname ve ekinde yer alan hesap özetinin davalıya tebliğ edildiğini, ancak davalı tarafından ödeme yapılmadığını, alacağın muaccel hale geldiğini, ödenmeyen kredi alacağının tahsil ve tasfiyesini teminen asıl borçlu hakkında Denizli 8. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası üzerinden genel haciz yolu ile icra takibi başlatılarak davalı borçluya ödeme emri gönderildiğini, ancak ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edilmiş ise de davalının takibe konu borcun tamamına ve tüm ferilerine, işlemiş faizine, faiz oranına, tüm alacak kalemlerine ilişkin itirazları ile takibin durdurulmasını talep ederek icra müdürlüğünce takibin durdurulduğunu, davanın kabulüne, davalının borcun tamamına ve tüm ferilerine yönelik itirazının iptaline, takibin takip talebinde yazılı diğer şartlarla Denizli 8. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası üzerinden devamına, itiraz eden davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının davaya cevap vermediği anlaşılmış olup duruşmalardaki beyanlarında davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, “… davanın taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinden kaynaklı ticari kredi alacağına ilişkin olması nedeniyle mahkememizin görevli olduğu, davanın görevsiz Tüketici Mahkemesinde 17/06/2020 tarihinde açıldığı, bu tarih öncesinde davacı tarafından dava şartı kapsamında arabuluculuğa başvuruda bulunulmadığı, görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine dosyanın mahkememize gönderildiği, görevsiz mahkemede dava açılmış olsa bile davanın açılma tarihinin görevsiz mahkemeye başvurma tarihi olduğu göz önüne alındığında davanın görevsiz mahkemeye açıldığı tarihte arabulucuk dava şartı yerine getirilmediği, 7155 sayılı Kanun ile ticari davalarda zorunlu hale getirilen arabuluculuğun tamamlanabilir bir dava şartı olmadığı anlaşılmakla, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Dava+cı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tüketici mahkemesince 18/11/2020 tarihinde Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verildiğini, akabinde taraflarınca 19/11/2020 tarihinde ticari davalarda arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, arabulucuk sürecinin de anlaşamama ile sonuçlandığını, arabulucuk son tutanağının Asliye Ticaret Mahkemesine sunulduğunu, ancak Asliye ticaret mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmesinin emsal Bam ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, görevsiz mahkeme aşamasında arabuluculuk dava şartı yerine getirildiği takdirde görevli mahkemece davanın usulden reddedilemeyeceğinin açık olduğunu, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
06/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’ nun 18/A maddesi ” İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Taraflar arasındaki davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a. Maddesi gereği ticari dava olduğu, Türk Ticaret Kanununun 5/A. maddesi gereğince 4. maddede ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak davaları hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması gerektiği, davanın 17/06/2020 tarihinde açılmasına rağmen arabuluculuğa 19/11/2020 tarihinde başvurulduğu ve arabuluculuk sürecinin 16/12/2020 tarihinde sona erdiği anlaşılmakla mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olup, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.20/06/2022