Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1233 E. 2022/984 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 21/03/2022
DAVANIN KONUSU:Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 05/07/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Başkanın inceleme raporu okundu.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili 05/10/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalının yargılama süresi boyunca şirketin faaliyetinin devamı bakımından geçici surette şirkete yönetim kurulu görevini yerine getirecek başka birinin tayin edilmesinin elzem olduğunu, bu sebeple yargılama süresince şirketi temsile ve ilzama münferiden vazifelendirilmesi için yıllardır şirketi yöneten ve halihazırdaki duruma gelmesini sağlayan müvekkilinin seçilmesini; yahut şirket içinden muhasebe müdürünün atanmasını uygun görülmediği takdirde şirkete mahkemenizin tayin ettiği kayyum ile birlikte müvekilimin şirketin yönetilmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine ihtiyaç olduğunu, müvekkili …nın davalı … birlikte davalı tüzel kişilik … Ltd.Şti ve … Ltd.Şti de her iki şirket de eşit pay sahibi (%50-%50)olup şirketi temsile ve ilzama her ikisi de müştereken yetkili olduğunu, davalı …’nın şirket merkez ve faaliyet alanlarına alınmamasına ,müşterilere gönderilen mail ve her türlü yazışmanın durdurulmasının ihtarına yönelik karar ile birlikte şirketin faaliyetlerinin ve hizmet görevini icrasının devamı amacıyla davalı şirketi tamamen temsile ve yönetime şirket yetkilisi …’nın tayin edilmesi ya da muhasebe müdürü ile … ile birlikte yönetim ve imza yetkilisi olarak vazifelendirilmesine uygun görülmediği takdirde şirkete resen … ile birlikte kayyum atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 07/10/2021 tarihli ara kararı ile Davalı iki ortaklı şirketlerde ortaklardan birisi tarafından fesih talepli dava açıldığı, tedbir talebinin geçici hukuki koruma niteliğinde olduğu, HMK 389.vd.maddeleri gereğince yaklaşık ispatın gerçekleşmesi gerektiği de nazara alınarak, TTK 636/4 ve 630/2 maddesi birlikte değerlendirilmesi gerektiği, dosya kapsamı ve sunulan deliller değerlendirildiğinde davalı şirketlerin davacı ortak da dahil ayrı ayrı şirketi münferiden temsil yetkilerinin bulunduğu gözetildiğinde şirket temsilcisi ortakların yetkilerinin kaldırılarak şirkete yönetim kayyımı olarak davacının atanması için yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, ancak davalı şirketlerin feshini talep eden ortağın haklarının da korunması için denetim kayyımı atanması için yaklaşık ispat şartının gerçekleştiği gerekçesiyle davalı şirketler … ve …’ne denetim kayyımı olarak SMMM …’ın görevlendirilmesine karar verilmiştir.
Davalı karşı davacı … vekili 22.11.2021 tarihli dilekçesinde özetle; haksız yersiz ve hukuksal dayanaktan yoksun davayı kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, tarafların her iki davalı şirkette %50 ‘şer oranında hissedar olduklarını, 6102 sayılı TTK.nun 640 ve devamı hükümleri gereğince bir ortağın şirket ortaklığından çıkarılabilmesi için haklı bir nedeninin varlığının kanıtlanmasının zorunlu olduğunu, karşı davalarında öncelikle, ortada hiçbir haklı nedeni bulunmayan davacının, davalı müvekkilinin her iki şirket ortaklığından çıkarılması taleplerinin reddi ile karşı davalarının kabulü ile davacının … Şirketinde bulunan şirket ortaklığından haklı nedenle çıkarılmasına, … şirketinin ise fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ettiklerini, dava dilekçesinden de anlaşılacağı üzere, davacının eniştesi olduğunu, davalının müvekkilinin eniştesi olduğunu, davacının, eşi …’yı aldatması ve sadakat yükümlülüğüne uymaması nedeni ile aralarında çıkan anlaşmazlıklar sonrasında boşanmaya karar verdiklerini, bu aşamada hem mal rejiminin tasfiyesi, hem boşanmaya ilişkin hususlar, hem de tarafların boşanma yoluna girmeleri nedeni ile gerek eşi … ve gerekse ortağı olan davalı müvekkili … ile kayınvalidesi … arasındaki mal varlıkları, şirket hisseleri ve ödemelerin belirlenmesi için 03.11.2020 tarihli protokolü imzaladıklarını, düzenlenen protokol gereğince, davalı müvekkilinin ablası dava dışı … (%20) ve annesi … (% 20) davalı … şirketinde bulunan hisselerini davalı müvekkiline devrettiklerini, davacının da kendi üzerinde bulunan ve gerçekte davalı müvekkiline ait olan (% 10) hissesini devrettiğini ve tarafların gerçek duruma uygun olarak yasal zeminde de “% 50’şer payla ortak olduklarını, davacının kumpas belgesi olarak ifade ettiği protokolün bir kısmına uygun hareket ettiğini, kayınvalidesi …’ya 500.000,00-TL ödediğini, eşi …’ya da 1.550.000,00-TL ödeme yaptığını, yapılan bu ödemeden gelen paranın bir kısmı ile …’nın seçtiği bir ev alındığını, protokole göre dava dışı eşine 15.06.2021 tarihine kadar toplamda 10.000.000,00-TL ödemeyi taahhüt eden davacının ödeme zamanı yaklaştığında taahhütlerinin geri kalanını yerine getirmekten kaçınması üzerine, boşanma ve mal rejiminin tasfiyesi sürecinin başladığını, taraflar arasındaki aile ortamı da, davacının tehdit, hakaret, aleni aldatma ve sadakatsizlik davranışları nedeni ile aşırı düzeyde gerildiğini, bu dönemde davacının, adına kayıtlı pek çok taşınmazı 3. Kişilere devir ve temlik ederek kaçırdığını ve muvazaalı işlemler yaptığını, davacı ile davalı müvekkilinin arasındaki ilişkinin sadece SGK’lı işçi-işveren ilişkisi olduğuna dair beyanının tümü ile gerçeğe aykırı ve kötü niyetli beyanlar olduğunu, davacının işçi olarak davalı müvekkilinin aile şirketinde çalıştığı dönemde, davacının, davalı müvekkilinin ablası ile birbirlerini sevdiklerini ve evlendiklerini, davalı müvekkilinin … şirketinde yaklaşık 20 senedir 30 milyon Euro seviyelerinde ihracat gerçekleştirdiğini, şirket gelirlerinin davacı …’nın şahsında (gerçekte %50’şer hisseli olarak) ve … Tekstil ve … Gayrimenkul şirketleri üzerinde gayrimenkul yatırımlarına yönlendirildiğini, davacının haksız davranışlarına devam ettiğini ve 03.11.2020 tarihli protokolde de en fazla payı alan kişi olduğunu, davacının şirket faaliyetlerinden haberdar edilmeme hususunun gerçeğe aykırı bir beyan olduğunu, davacının kendisinden habersiz imza atıldığı ile ilgili beyanlarının da gerçeğe aykırı ve kötü niyetli bir beyan olduğunu, ticaret sicil kayıtlarından da anlaşılacağı üzere şirketlerin faaliyetlerinin yürütülebilmesi için her iki ortağın müşterek imzasının zorunlu olduğunu, … Tekstil firmasının kurulmasının amacının … Tekstil firması tarafından yapılan üretimlerin ihracatını yapmak olduğunu, yıllardır davalı müvekkili ile ortaklık yapan 03.11.2020 tarihli protokol sonrası bir kısım hisseleri devreden davacının işe ile yaşadığı olumsuzluklar sonrasında hem malları kaçırması, hem hakaret ve tehditlerde bulunması ve hem de asılsız ithamlarda bulunmasının ciddi anlamda çelişkili bir davranış olduğunu, mahkemece 07.10.2021 tarihinde verilen a kararı ile her iki şirkete denetim kayyımı olarak SMMM …’ın atandığını, kararda gerekçe olarak ise her iki ortağın ayrı ayrı şirketleri münferiden temsil yetkilerinin bulunduğunun ifade edildiğini, gerek dava dosyasında gerekse dava dosyası kapsamında celp edilen Ticaret Sicil kayıtlarından da anlaşılacağı üzere her iki şirket ortaklarının müşterek imzası ile temsil edilebildiğini, hiçbir ortağın şirketleri tek başına temsil yetkisinin olmadığını, bir ortağın diğerinden habersiz şirkete ait bir mal varlığını elden çıkarması veya imzası olmadan iş ve işle yapmasının mümkün olmadığını, bu nedenlerle her ay her iki şirkete de ekonomik olarak yük getirecek olan kayyum atanmasına dair ara kararından dönülmesi ve kayyumun görevine son verilmesini talep etmişlerdir.
İlk Derece Mahkemesinin 21/03/2022 tarihli ara kararında; davalı iki ortaklı şirketlerde ortaklardan birisi tarafından fesih talepli dava açıldığı, tedbir talebinin geçici hukuki koruma niteliğinde olması, HMK 389.vd.maddeleri gereğince yaklaşık ispatın gerçekleşmesi gerektiği de nazara alınarak, TTK 636/4 ve 630/2 maddesi birlikte değerlendirilmesi gerektiği, dosya kapsamı ve sunulan deliller değerlendirildiğinde davalı şirketlerin davacı ortak da dahil ayrı ayrı şirketi münferiden temsil yetkilerinin bulunduğu gözetildiğinde ( Denizli Ticaret Sicil 04.03.2022 tarihli müzekkere cevabı) şirket temsilcisi ortakların yetkilerinin kaldırılarak şirkete yönetim kayyımı olarak davacının atanması için yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, ancak davalı şirketlerin feshini talep eden ortağın haklarının da korunması için denetim kayyımı atanması için yaklaşık ispat şartının gerçekleştiği gerekçeleri ile 07.10.2021 tarihli ara karar ile davalı şirketler … ve …’ne denetim kayyımı olarak SMMM …’ın görevlendirilmesine karar verildiğinden davacı vekilinin ve davalı … vekilinin taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Ara karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı ve davalının şirkette müştereken imza yetkisine sahip olduklarını, denetim kayyımına her iki şirketten her ay ücret ödendiğini, ortakların tek imza ile işlem yapamayacağından denetim kayyımına ödenen ücretin külfetten başka bir şey olmadığını, İlk Derece Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, Ticari Şirkette ortaklıktan çıkma veya fesih istemine ilişkindir.
Mahkemece davacı vekilinin ve davalı karşı davacı … vekilinin 07.10.2022 tarihli ara karara itirazlarının reddine, karar verilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkeme ihtiyati tedbir hususunda karar verirken yaklaşık ispata dair davacı yan delilleri yanında, davacı yan talepleri ve talep neticesinin taraflar ve karardan etkilenecek üçüncü kişiler hakkındaki muhtemel sonuçlarını , ölçülülük ilkesini gözetmek durumundadır.
Davacı ve davalı şirkette müşterek temsil yetkisine sahip olup şirketi birlikte temsil ettiklerinden davacı ile davalı arasında husumet bulunduğundan yargılamada şirketi temsil etmek üzere temsil kayyımı atanması gerekli ise de bu husus İlk Derece Mahkemesince değerlendirileceğinden bu konuda bir değerlendirme yapılmamıştır.
Davalı şirketlerin feshini talep eden ortağın haklarının da korunması için denetim kayyımı atanması için yaklaşık ispat şartının gerçekleştiği gerekçeleri ile 07.10.2021 tarihli ara karar ile davalı şirketler … ve …’ne denetim kayyımı atanması kararında hukuka aykırı bir yön bulunmadığından davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE
2-Alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama yargılama giderinin KENDİ ÜZERİNDE BIRAKILMASINA
4-İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine YER OLMADIĞINA
5-İstinaf incelemesi için yatırılan ve artan istinaf gider avansının yatıranına İlk derece mahkemesince İADE EDİLMESİNE
Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nun 362/1-c. maddesi gereğince KESİN olmak üzere 05/07/2022 tarihinde ve oy birliğiyle karar verildi.