Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1231 E. 2023/1175 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 18/03/2022
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 13/06/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, kapatılan …. Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği’nin …. yılında yaptığı “Antalya, … , … , …. , …. İçme Suyu” ihalesine istekli olarak katıldıklarını, en düşük teklifi verdiklerini, ancak ihalenin daha yüksek teklif veren başka bir firmaya verildiğini, ihale dışı bırakılmalarına ilişkin kararın idari yargı mercilerince iptal edildiğini, ihale dışı bırakılmakla da davacının zarara uğratıldığını, ihale dışı kalmamış olması halinde ihale konusu işi yerine getirmesinden sonra %25 kar elde edeceğini belirterek davanın kabulü ile 80.000,00-TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının somut bir zararının bulunmasının gerektiğini, ütopik farazi veriler ile tazminat istenemeyeceğini, delil olarak sunulan İdare Mahkemesi kararlarında davacının zararından bahsedilmediğini, İdare zararından söz edilebilmesi için zararın idari işlemin doğal ve doğrudan zararının olması gerektiğini, sadece bir ihaleye teklif vererek hiç bir emek, yatırım ve masraf yapmaksızın zarardan söz edilemeyeceğini, aynı konuda Danıştay 13. Dairesinin 20/09/2011 tarih ve …. Esas ve …. Karar sayılı kararında;” ….Bu nedenle şartname hükümlerini hukuka aykırı olarak hazırlayan idarenin hizmet kusurunun varlığı açıktır. Olayda davacı şirketin oluştuğunu öne sürdüğü zararlar davacı şirketin ihaleye katılması ve ihale şartnamesinin hukuka aykırı olarak düzenlenerek ihalenin sonuçlanmasından kaynaklandığından, oluştuğu öne sürülen zarar ile idarenin işlemi arasında nedensellik bağı bulunmaktadır. Bu durumda, davacı şirketin ihaleye katılım aşamasında yapmış olduğu masraflar ile sözleşme aşamasında yapmış olduğu masrafların, diğer bir ifadeyle gerçekleşmiş zararının saptanması ve ihale konusu işin yapılması için temin edilen makinelerin daha sonradan kullanılabilip kullanılamayacağının, makineler sonradan kullanılabilecekse makinelerin 13 ay kullanılmış olması nedeniyle makinelerde oluşan yıpranmanın gerekirse bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle tespitinin yapılarak davacının somut ve gerçekleşmiş zararının tazminine karar verilmesi gerektiğinden, İdare Mahkemesi tarafından davalı idarenin oluşan zararın tazminini gerektirecek ölçüde hizmet kusurunun ve davacı şirketin gerçekleşmiş bir zararının bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.” denildiğini,” idarenin en düşük teklifi veren kişiye ihaleyi verme gibi bir mecburiyetinin olmadığını, davacının sadece ihaleye katılmak için yaptığı masrafları isteyebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “…Davacı ihale de en düşük teklifi verdiğini fakat ihale makamı tarafından haksız yere ihalenin daha yüksek teklif veren başka bir katılımcıya verildiği iddia edilmiş, idare mahkemesinin de bu konuda haksızlığının tespiti amacıyla açtıkları davayı kabul ettiği, kararın kesinleştiği iddiası ile bu dava açılmış ise de, idarenin işlemi kamu ihale kanuna göre yapılan bir işlem olup, ihale aşamasında kamu gücü ve kamu idaresi kullanılarak ihale gerçekleştirilmiş olup kamu ihale kanuna göre henüz sözleşme imzalanmadan önceki aşamada yapılan işlemler ile ilgili davalara bakma görevi idari yargı mercilerine ait olup, mahkememizin davaya bakma görevi bulunmadığından davanın idari yargıda açılması gerekli olup yargı yolu caiz olmadığından 6100 sayılı HMK 114/1-b, 115/2 maddeleri gereğince yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine …” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi yargı yolu caiz olmaması nedeniyle davanın reddine karar vermiş ise de Antalya Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bu hususun çözüme kavuşturulduğunu, yargı yolunun caiz olduğuna ve dosyanın ticaret mahkemesine gönderilmesine karar verilerek dosyanın şimdi bulunduğu mahkemeye gönderildiğini, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının hatalı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, davacı şirketin ihalede değerlendirme dışı bırakılması sebebiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Kural olarak kamu kuruluşlarınca yapılan ihaleden sonra ancak sözleşme imzalanıncaya kadar çıkan uyuşmazlıkların çözüm yeri idari yargı, sözleşmenin imzalanmasından sonra adli yargı yeridir (Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 03.02.1997 gün ve 1997/4 Esas, 1997/3 Karar sayılı ilâmı).
Başka bir ifade ile, kamu ihaleleri neticesinde akdedilen sözleşmelerde, özel hukuka tabi olmaları nedeniyle sözleşmelerin akdedilmesi milat kabul edilerek, öncesindeki süreç dayanak yasaya, yani idare hukukuna göre, sözleşmenin akdinden sonrasındaki süreç ise niteliği gereği özel hukuka göre değerlendirilecektir.
Somut olayda, davacı taraf kapatılan …. kaymakamlığı …. Birliğinin yapmış olduğu ihalede değerlendirme dışı bırakılması sebebiyle uğramış olduğu zararın tazmini istemiyle bu davayı açmış olup, kamusal makam tarafından yapılan bu işlemin iptaline idari yargı merci tarafından karar verildiği ve bu kararın Danıştay 13. Dairesince kesin olarak onandığı, kamu ihalesine ilişkin davacının teklifinin değerlendirme dışı bırakılması işleminin ve bu işlem sonucunda oluştuğunu iddia ettiği zararın tazmine ilişkin talebine dair uyuşmazlığın idare hukuku hükümlerine göre görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu anlaşılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1.gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın Dairemiz tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1. bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.13/06/2023