Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1117 E. 2022/1345 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 18/01/2022
DAVANIN KONUSU: Tazminat
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 30/09/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalının 25/03/2005 tarihli hisse devir sözleşmesi ile müvekkili şirkete şirketin eski ortağı …’in sahip olduğu 250,00.-TL değerindeki 10 adet hisseyi devralarak şirket hissedarı olduğunu, şirket merkezinin Antalya’da olduğunu, şirketin inşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirketi temsilen şirket müdürü … tarafından davalıya şirket ile ilgili her türlü işlemi gerçekleştirmesi için Bodrum 1. Noterliğinin 01/02/2005 tarihli … yevmiye numaralı tam yetkili “Düzenleme Şeklinde Vekaletname” verildiğini, davalının da hissedar olduğu müvekkili şirket ile … Firması … şirketi arasında imzalanan 22/07/2005 tarihli sözleşme ile 4 adet villa ve mütemmim cüzlerin yapımı konusunda anlaşma sağlandığını ve sözleşme bedeli olarak KDV dahil 950.000,00.-EURO bedel kararlaştırıldığını, söz konusu işlerin tamamlanarak firmaya ve firmanın belirlediği şahıslara teslim edildiğini, söz konusu inşaatlar ile ilgili tüm işlerle özel vekaletle davalının ilgilendiğini, müvekkili şirket adına … Bankası …. Şubesinde hesaplar açıldığını ve sözleşmeye konu işlerle ilgili para ve bu işle ilgili ödemelerin bu hesaplar üzerinden yapılmasının kararlaştırıldığını, bu hesapların davalı (ortak) tarafından kullanıldığını, sözleşme gereği gelen havalelerin davalı tarafından çekildiğini, sözleşme gereği yapılmış tahsilatların tamamının şirket hesabına aktarılmadığını ve şirket ortağının bu işle ilgili hesap vermekten sürekli kaçtığını, davalının şirket adına bankalara yatan veya tahsil ettiği bedellerin tamamını şirket hesabına intikal ettirmediğinin ortaya çıktığını ve bugüne kadar da davalının paraları şirkete iade etmediğini, hal böyle iken davalının kendi suç unsuru içeren davranışlarını örtbas etmek ve bir an önce şirketin tasfiyesi ile meydana gelen durumdan kendisini kurtarmak için Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile ikame ettiği davada ortaklıktan çıkmak istediğini belirttiğini ve şirketin feshi ile mal varlığının tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava ettiğini, dava dosyasının derdest olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalının haksız olarak uhdesinde tuttuğu şimdilik 100.000,00.-Euro’nun 2006 yılından itibaren işleyecek yabancı paraya uygulanan en yüksek faiz oranıyla birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı vekili, öncelikle davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin Bodrum Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, ayrıca davanın yasal süresi içerisinde açılmadığından zaman aşımı defiinde bulunduklarını, esasa ilişkin olarak da; müvekkilinin şirket müdürü olan …’ın mütecavizkar tutum ve davranışları neticesinde şirket ortaklıklarını sağlıklı bir şekilde sürdüremeyeceğini anlamış olduğundan Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı davayı ikame ederek şirket ortaklığından çıkmak amaçlı dava açtığını, zira şirket müdürü …’ın müvekkiline şiddet uygulamasından dolayı ceza aldığını, müvekkilinin şirket adına 3.kişilerden para tahsil etmesine ilişkin kendisine verilen bir yetki bulunmamasının yanı sıra davacının bilgisi dışında hiçbir işlem de yapmadığını, dava dışı firma tarafından 480.150,00.-Euro para yatırıldığını, bu meblağ için davacının fatura kestiği ve defterlerine işlediği hususunun davacının da kabulü dahilinde olduğunu, davacının beyanlarının basiretli bir tacir olma hükmü ile bağdaşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesini ıslah etmiş, ıslah dilekçesinde; zaman aşımı defini yenilediklerini, organını kaybetmiş bir şirket olan davacı şirket adına açılan davanın fiil ehliyeti yokluğu nedeniyle görülemezliğine ilişkin iddialarını sürdürdüklerini, davacı şirket adına vekaleten açılmış olan davada kullanılan vekaletnamenin sorunlu olduğunu, işbu vekaletnamenin iptali için Antalya 3. Asliye hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında açılmış vekaletnamenin iptali davasının derdest olup sonucunun beklenmesi gerektiğini, dava dilekçesindeki iddiaların eksik ve yanıltıcı nitelikte olduğunu, … Şti ile … Şirketi arasındaki ilişkinin alelade bir inşaat sözleşmesi olmayıp, temlik sözleşmesine dayalı alım satım ilişkisi olduğunu, … Şti ile dava dışı … ve … Şti arasında Muğla Bodrum’da bulunan taşınmaz üzerine 23/06/2005 tarihli arsa payı karşılığı bağımsız bölüm yapım sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre inşa edilecek 7 adet bağımsız bölümden 3 adedinin arsa sahibine, kalan 4 adedinin de müteahhit … Şti’ne ait olacağının kararlaştırıldığını, … Şti kendisine düşen bu 4 villadaki tüm haklarını 22/07/2005 tarihli düzenlenen sözleşme ile kdv dahil 950.000,00.-Euro karşılığında … Şirketine devir ve temlik ettiğini, davacı tarafın sadece temlik sözleşmesinden bahsettiğini, ancak arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden hiç bahsetmediğini, bu sözleşmede yapımı kararlaştırılan binaların sözleşmeye uygun şekilde inşa edilerek 3 bağımsız bölümün arsa sahiplerine, diğer 4 bağımsız bölümün de … Firmasının talimatlarına uygun olarak hak sahiplerine devir ve teslim edildiğini, inşaatların sözleşme aşamasından başlayarak müvekkili … tarafından yürütüldüğünü, şirketin Bodrum şantiyesindeki işlerin münhasıran … tarafından yürütülüp, bilançonun kâr ile kapatılırken Antalya’daki işlerin … tarafından yürütülüp basiretsizliği nedeniyle ciddi zarar edildiğini, …’ın müvekkili … üzerinde maddi manevi baskı kurarak haksız taleplerde bulunduğunu, bunun üzerine müvekkilinin şirketten ayrılma talebinde bulununca da bu davayı açtırdığını, müvekkili … tarafından yürütülüp yaptırılan arsa payı karşılığı kat yapım sözleşmesine konu imalatlar için yapılan harcamaların tespitinin mümkün olduğunu, …’ın Bodrum’daki şirket hesabından nakit çekerek Antalya’da kendi özel hesabına yatırdığını, yine … ve … Şubelerindeki, özel hesaplarına da 100.000,00.-Euro havale edildiğini, villaların gerek sahiplerine ve gerekse … Şirketi tarafından gösterilen kişilere süresinde teslim edilmişse de, … tayin ettiği kişilere tapuların verilmesinin bakiye 18.000,00.-Euro’nun gönderilmemesi nedeniyle geciktiğini, sözü edilen 18.000,00.-Euro gönderildikten sonra faturaları da kesilerek tapuların derhal verildiğini, inşaatın başlangıcında ve ara dönemlerde ortakların kendi ceplerinden şirket hesabına para yatırdıklarını, bu katkıların daha sonraları kendilerine iade edildiğini, ilk zamanlarda şirket hesabından çekilen paraların bir kısmının bu katkıların şirket ortaklarına iade edilmesi olduğunu, şirketin muhasebe kayıtlarının …’ın talimatıyla gerçeklere uygun olarak tutulmamış olduğunu, pek çok faturanın kayda alınmadığını, şirketin devlete karşı yükümlülüklerinde dürüst davranmadığını, bütün bunların şirket müdürü …’ın bilgisi dahilinde olduğunu, …’ten gelen veya elden ödenen paraların (18.000,00.-Euro’su hariç) tamamının yani 955.500,00.-Euro’nun müvekkili … tarafından tahsil edildiğini, elden alınan paraların bir kısmının hesaplara intikal etmeden acil ödemeler için kullanıldığını, inşaatların bu paralardan yapılan harcamalar kanalıyla tamamlandığı gibi bu paranın içinden 150.000,00.-Euro’nun da … hesabına aktarıldığını, gerek havale olarak gelen ve gerekse elden ödenen paraların sarf yerlerinin bilirkişi incelemeleri ve mahallinde yapılacak keşif sonrası alınacak raporlar ile ortaya çıkacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının uhdesinde kaldığı ve davacı şirket yararına kullandığını ispatlayamadığı 305.970,91-EURO tutarında davacı şirketi zarara uğrattığı sonuç ve kanaatine varılmakla, davanın ıslah edilişi de gözetilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yetki itirazlarının reddedildiğini, davacının özel hukuk tüzel kişisi, ortaklık ilişkisinden kaynaklı olarak, ticari vekillik ilişkisi nedeniyle vekaletnamenin kötüye kullanıldığı iddiasıyla bu davayı açtığını, davanın basit yargılama usulüne tabi olmadığını, sözlü yargılama yapılmadan hüküm kurulmasının yerleşik yargı kararlarına aykırı olduğu gibi hukuki dinlenilme, savunma ve adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini, son söz hakkı tanınmadığını, TTK hükümleri gereği “Ticari Vekil” “Sorumlu” olarak kabul edilmekte olduğunu, davanın 560. Maddesi hükmü gereğince zamanaşımından reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafından 12/12/2018 tarihli ıslah dilekçesiyle arttırılan 280.430,84 Euro’luk kısmın zamanaşımına uğradığını, davacı şirketin yönetim organının bulunmadığını, davayı açmakta fiil ehliyetinin bulunmadığını, bilirkişi raporuna yapılan itirazların yerel mahkeme kararında karşılanmadığını, gerekçe haklarının ihlal edildiğini, davacı şirket hesabına 937.500 Euro gönderildiğini, taraflar arasında bu konuda bir ihtilaf bulunmadığını, davacı şirketin Bodrum’da yapmayı üstlendiği inşaatın yapım yılları itibariyle mahalli rayiçleri üzerinden hesaplama yapılmadığını, taleple bağlılık ilkesinin ihlal edildiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı şirket tarafından davalıya Bodrum 1. Noterliğinde düzenlenen 01/02/2005 gün ve … yevmiye no’lu vekaletname verilmiştir. Davalı bu vekaletnameden sonra Antalya 3. Noterliğinde düzenlenen 25/03/2005 gün ve … yevmiye no’lu Limited Şirket hisse devri sözleşmesiyle …’dan davacı şirketteki hissesini devir almıştır.
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılmasından kaynaklanan tazminat davası olup niteliği itibariyle yazılı yargılama usulüne tabidir.
HMK’nun ;
Tahkikatın sona ermesi başlıklı 184. Maddesinde ” (1) Hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir.
(2) Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder.
Toplu mahkemelerde tahkikatın sona ermesi başlıklı 185. Maddesinde; “(1) Toplu mahkemelerde, tahkikatı yapmakla görevlendirilen hâkim, tahkikatın tamamlandığı kanaatine varırsa, tarafların davanın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için dosyayı mahkeme başkanına verir.
(2) Toplu mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse tahkikat için görevlendirilen hâkim tarafından dinlenen tanıkları ve bilirkişiyi tekrar çağırıp dinleyebileceği gibi, davanın maddi vakıaları hakkında gösterilen ve mahkemeye verilememiş veya getirtilmemiş olan delillerin verilmesini veya getirtilmesini de kararlaştırabilir. Kurul, eksik gördüğü tahkikatı kendisi tamamlayabileceği gibi hâkimlerden birine de verebilir.
(3) Toplu mahkeme, tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini tefhim eder.
Sözlü yargılama başlıklı 186. Maddesinde; “(1) (Değişik:22/7/2020-7251/20 md.) Mahkeme, tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra aynı duruşmada sözlü yargılama aşamasına geçer. Bu durumda taraflardan birinin talebi üzerine duruşma iki haftadan az olmamak üzere ertelenir. Hazır bulunsun veya bulunmasın sözlü yargılama için taraflara ayrıca davetiye gönderilmez.
(2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/20 md.) Şu kadar ki, 150 nci madde hükmü saklıdır. ”
Düzenlemesi yer almıştır.
Somut olayda, mahkemece HMK’nın 184. maddesine göre tahkikatın tümü hakkında söz verilmeden, HMK’nın 186. maddesine göre sözlü yargılamaya da geçilmeden karar verilmiştir.
Bu surette yukarıdaki açıklanan yasal düzenlemelere uyulmadan hüküm kurulması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan, adil yargılanma hakkı ile hukuki dinlenilme hakkına aykırıdır. (Y. 4. HD 2020/911 Esas, 2021/7825 Karar sayılı ilamı) Mahkemece, bu hususlar nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu itibarla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353. maddesi uyarınca esasa ilişkin inceleme yapılmaksızın mahkemenin kararının kaldırılmasına, HMK’nın 184 ve devamı maddelerine uygun işlem yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/04/2022 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 12.970,00 TL nispi istinaf karar harcının istem halinde ilk derece mahkemesince davalıya İADESİNE,
5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate ALINMASINA,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgiliye İADESİNE,
8-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a. maddesince kesin olarak karar verildi.30/09/2022