Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1101 E. 2022/927 K. 06.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ALANYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 28/02/2022
DAVANIN KONUSU : Tazminat
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 06/06/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, şirket müdürü …’ır müvekkilinin ortağı bulunduğu şirketin toplam %70 hissesine doğrudan ve dolaylı olarak hakim olduğunu, davalı şirket müdürünün ve diğer ortakların, 25.12.2015 tarihli kira sözleşmesi ile, müvekkilinin ortağı bulunduğu şirketin tek ekonomik varlığı olan özel hastane binasını ve ruhsatını, kendilerine ait diğer şirket olan … A.Ş.’ne son derece düşük bedelle ve uzun süre ile kiraladığını ve devrettiğini, 29/01/2016 tarihli genel kurul ve ardarda genel kurullar ile yapılan bu işlemi geçerli hale getirmeye yönelik kararlar alındığını, Manavgat 1. ASHM’ nin … E sayılı dosyasında genel kurul kararının iptali davasının açıldığını, yine 2013-2014-2015 yıllarına ait 12/07/2016 tarihli genel kurul kararlarının iptali için ise Manavgat 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E sayılı dosyasında davaların devam ettiğini, mahkemelerin yönetim kayyımı talebi hakkında red kararı vermesi üzerine 20/02/2017 tarihinde 2017 yılına ait iki kez olağanüstü genel kurul kararı alındığını 20/02/2017 tarihinde saat 14:00’daki genel kurulda şirketin sermayesinin 15.000.000,00TL arttırılmasına, 14:30 saatinde yapılan genel kurulda ise şirketin tasfiyesine ve tasfiye memurluğunda davalı şirket müdürünün atanmasına karar verildiğini, şirket müdürü olan davalının şirketi yönetirken şirketin çıkarlarını dürüstlük kuralını çerçevesinde koruma yüklülüğüne aykırı davranıp şirketin zararına davranışları nedeniyle öncelikle TTK’nın 630. Maddesi uyarınca şirkete yönetim kayyımı atanması, davacı ortağın bilgi, belge edinme hakkına istinaden 2012-2017 yılları arasına ait kayıt ve belgelerin incelenmesine ihtiyati tedbir yolu ile karar verilmesi, davalı şirket müdürünü şirkete ait Manavgat ilçesi … ada … nolu parselin satışının önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasını, şirket belgelerinin incelenmemesi nedeniyle bilirkişi raporu ile tespit edilecek hastanenin düşük bedelli kiraya verilmesi ve ruhsatının devredilmesi, sözleşmelerin tazminatsız feshedilmesinden kaynaklanan müsvedde menfi zarardan şimdilik 20.000,00TL’ sinin şirketi usulsüz demirbaş ve tıbbi cihaz alımlarından kaynaklanan zararların 20.000,00TL’ sinin …..Hiz. Ltd. Şti dışındaki davalarından müşterek ve müteselsilen inşaat maliyetlerinde yapılan usulsüzlükler nedeniyle ortaya çıkan zararın şimdilik 20.000,00TL ‘sinin ve şirketin ekstra yüklenici karı yükümlülüğü altına sokulması nedeniyle oluşan zarardan şimdilik 20.000,00TL’ sinin tüm davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, Antalya … A.Ş.’ nin dava konusu hastane işletmesi hariç 4 adet hastanenin sahibi ve işletmecisi olduğunu, … Şti’nin taşınmazı üzerindeki hastane inşaatının idare tarafından durdurulduğunu, davacı ortağın olumsuz davranışları nedeni ile şirketin tasfiyesi talep edilebilecek hale geldiğini, şirket ortaklarının davalı …’ın hastane inşaatı ile ilgilenmesi için ortak kararı ile davacı da dahil tüm ortakların hisselerini almak istediğini, davacı dışındaki diğer ortakların hisse devrini gerçekleştirdiğini, hastane inşaatının devam etmesi için davacının sermaye koyması gerektiğini, şirket müdürü …’ın inşaatla ilgili aşamaları ve yargı sürecini tamaladığını, davacının bu süreçte ödeme yapmadığı gibi şirketin varlığı için katkıda bulunmadığını, bu nedenle … Şti adına kayıtlı taşınmazın hastane olarak faaliyete geçmesinin mümkün olmaması nedeniyle en uygun çözümün taşınmazın kiraya verilmesi olarak tespit edilip uygulandığını, davacının hastanenin kiraya verilmesine karşı çıkıp sermaye arıttırımına katıldığını bu nedenle herhangi bir zararı bulunmadığı gibi sebepsiz zenginleştiğini, davada taraf olmayan … Şti’ne kayyım atanmasına dair ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğini, inşaat maliyeti olduğu, davada davacının kendi adına talebi bulunmadığından şirket adına dava açma ehliyeti bulunmadığını savunarak dava dilekçesindeki taleplerin şirket tarafından ileri sürülebilecek olması nedeniyle sıfat yokluğundan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “…Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih 608 karar sayılı kararı ile asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevrelerinin belirlenmesine; Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararı ile de Alanya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/09/2021 tarihi itibari ile faaliyete geçirilmesine karar verilmiştir. Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasında yargı çevresinin değişmesinden kaynaklanan bir ilişki bulunmaktadır. Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01/09/2021 tarihinden önce açılan davalar yönünden “Asliye Ticaret Mahkemesi” sıfatının kaldırıldığına dair bir karar bulunmamaktadır. Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararında yargı çevresine ilişkin bu kararın açıkça “01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” karar verilmiş olması, yargılama devam ederken yargı çevrelerinin Hâkimler Savcılar Kurulu kararı ile değiştirilmesi halinde dahi “davanın açıldığı ilk mahkemenin yetkisinin devam etmesi”, yeni yargı çevresinin Hâkimler Savcılar Kurulu Kararından “sonra açılan davalar” için uygulanması gerekmesi, “derdest dosyaların devri ile ilgili herhangi bir ibare bulunmaması halinde ilk davanın açıldığı tarihteki yetkili mahkemenin yargı yetkisinin devam etmesi”; “tabii hâkim ilkesi”; “perpetuatio fori ilkesi”; “hukuki güvenlik ilkesi”; “idari işlemlerin geriye yürümezliği ilkesi”; “hak arama özgürlüğü”; kıyasen uygulanması gerekli “yargı çevresinin değişmesi” başlıklı “5235 sayılı Kanun ek 1. maddesi hükmü” (yargı çevresinin değiştiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilemez hükmü); anılan ilke ve esaslar doğrultusunda yüksek mahkemelerce, 01/09/2021 tarihinden önce açılan ticari davalar yönünden ilk davanın açıldığı mahkemelerin görev ve yetkilerinin devam ettiğine işaret eden kararları uyarınca “hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik” ilkeleri ve Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki “mahkemeye erişim hakkı” nazara alındığında, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararında yargı çevresine ilişkin bu kararın 01/09/2021 tarihinden sonra açılan davalara uygulanması gerekmektedir. İşbu dava ise “01/09/2021″ tarihinden önce açıldığından mahkememiz görevli değildir. …” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davaya bakma ve yetkili mahkemenin Alanya Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya incelenmesinde, davanın Manavgat 1.Asliye Hukuk Mahkemesinde 29/03/2017 tarihinde açıldığı, Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görülmekte iken Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun 07/07/2021 tarihli 608 numaralı kararına istinaden dava dosyasının Alanya Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, Alanya Asliye Ticaret Mahkemesince de görevsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi uyarınca mahkemelerin görevi ancak yasa ile belirlenebilir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir.
Anayasa’nın 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Tabii hakim ilkesi gereği yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi belirlenmiş olan mahkemede görülmesi gereklidir.
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul Genel Kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır.
Nitekim karar 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılacaktır.
Yukarıdan beri gösterilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar çerçevesinde davaya bakmakla görevli mahkemenin Manavgat 1. Asliye Hukuk(Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesi olduğu anlaşıldığından davalılar vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılar vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcı peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davalıların istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.06/06/2022

….