Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1009 E. 2022/857 K. 27.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 08/02/2019
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 27/05/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkelerinin kızı olan … ad ve namına işletilmekte olan … ile davalı şirket … A.Ş. Arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalı şirket tarafından … un satıldığını, satılan mal nedeniyle de … adına fatura tanzim edildiğini, … tarafından alınan mallara ve faturalara karşılık ise 60.000,00 TL miktarlı 15/03/2009 tanzim tarihli 15/04/2009 vade tarihli teminat senedi verildiğini, senet borçlusu, …’nın annesi olan … ve kefil ise …’nın babası … olduğunu, ancak söz konusu senedin incelenmesi ile de görüleceği üzere senet üzerine … kaşesi bulunduğunu, söz konusu senet ile …’nın sahibi olduğu … arasındaki ilişkiyi ispatladığını, senette kefil olarak gözüken …’ya, … tarafından Denizli 5. Noterliğinin 02/05/2008 tarihli … yevmiye numaralı ve Denizli 4. Noterliğinin … yevmiye numaralı vekaletnameler ile işyeri açmı, ruhsatlarını alma, ticari işleri yürütme, anlaşmalar yapmaya, kambiyo senedi düzenleme, taahhüdünde bulunma, alacaklı tahsil etmeye, borçlanma ve benzeri gibi yetkiler verildiği görüldüğünü, bu hususunda söz konusu senet ile … arasındaki ilişkiyi ispatladığını, teminat senedinin kaynağı olan fatura sebepli borçlar … tarafından davalı şirkete ödendiğini, ayrıca fatura borçları nedeniyle davalı şirkete müvekkilce müşteri senetleri verildiğini, müşteri senetleri de davalı şirketçe tahsil edildiğini, dekont, banka kayıtları ve tarafların ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde, … davalı şirkete 41.000,00 TL borcu kaldığını, davalı şirket söz konusu teminat senedini icraya koymuş ve müvekkili … adına kayıtlı bulunan Denizli ili … Köyü … Mah. … mevkii … ada … parseldeki 327 m2 lik ev üzerine haciz konulduğunu, müvekkilinin evin icra yoluyla satılmasını önlemek için, davalı şirketle anlaşma yoluna gittiğini, anlaşmaya göre müvekkilinin evin tapusunu davalı şirketin sahibi … adına geçirecek, kalan borç ödendikten sonra ev tekrar müvekkilinin üzerine geçirileceğini, söz konusu anlaşma neticesinde müvekkili adına kayıtlı ev … kalan 41.000,00 TL lik borcun teminatı olarak davalı şirket sahibi … adına tapuda devredildiğini, tapudaki devrin gerçekleşmesinden sonra müvekkilinin bandan kredi çektiğini ve kalan bocunu da fazlasıyla ödediğini, bu nedenlerle davalarının kabulü ile, müvekkillerinin Denizli 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibinden ve takibe konu 60.000,00 TL miktarlı 15/03/2009 tanzim ve 15/04/2009 vade tarihli teminat senedi nedeniyle davalıya borcu olmadığının tespit edilmesine, davalının kötü niyetli olması nedeniyle %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı vekili, müvekkili şirket … A.Ş. Karşı tarafın da ikrar ettiği gibi … ile kurulan ticari ilişki neticesinde alacaklı olduğunu, davacının belirttiği icrai takipler, meydana gelen ticari ilişki ve meydana gelen borç neticesinde ödeme gerçekleşmemesi üzerine hakkında bir takım icra takipleri yapıldığını, davacının belirttiği müşteri senetleri de icra takiplerine konu edildiğini ancak tahsil edilmediğini, yapılan icra takibi neticesinde davalının evine haciz konulduğu da, icra dosyasında sabit olduğunu, hangi tarihte haciz konulduğunun da belli olduğunu, evin icrai satış yolu ile satılmak istenmesi üzerine davalılarca müvekkile gelen KDV ve icra masrafları ödenmemek için müvekkiline direk satış yapmak istediklerini, müvekkilinin icra yoluyla alacağının bir kısmını tahsil edebilecekken davacılara iyi niyetle yaklaşmış ve evi satın almayı kabul ettiğini, evin satışının gerçekleştiğini ve icra takibinin takipsizlikten düşürüldüğünü, müvekkili şirketin ticari kayıtlarında … borçlu gözüktüğünü, bu nedenlerle davanın reddi ile haksız ve kötüniyetli karşı tarafın %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…Denizli 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına konu bono bedelinin davalıya ödendiğinden bahisle, davacının davalıya borçlu olmadığı iddiasına dayanmaktadır. Dava ve cevap dilekçeleri ile taraf vekillerinin mahkememiz huzurundaki beyanları dikkate alındığında, taraflar arasında un ticaretinden kaynaklı ticari bir ilişki bulunduğu, davalıdan satın alınan un bedeline karşılık olarak dava konusu bononun davacı tarafından davalıya verildiği, un bedelinin ödenmemesi üzerine davalı tarafından davacı aleyhine Denizli 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında icra takibine girişildiği, taraf vekillerinin mahkememiz huzurundaki beyanları dikkate alındığında; taraflar arasındaki un ticareti nedeniyle takip tarihinden önce davalının davacıya borçlu olduğu, söz konusu borcun tahsili amacıyla dava konusu bononun icra takibine konu edildiği, taraflar arasında bono düzenlenmesini gerektirecek veya davacı …’ya ait … , … ada, … parsel sayılı taşınmazın davalıya devrini gerektirecek başkaca herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı konularında taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlığın bulunmadığı, icra dosyasından da anlaşılacağı üzere icra takip tarihinden sonra davacıya ait taşınmazın davalı şirket yetkilisi …’a devredildiği ve sonrasında icra takibinin -davalı tarafından icra dosyasının takip edilmemesi üzerine- takipsizlik nedeniyle düşürüldüğü, taraflar arasındaki un ticareti nedeniyle davalıya verilen başkaca bonoların da bulunduğu, bu bonolar nedeniyle davalıya fazla ödeme yapıldığı ve devredilen taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin davanın Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyasında derdest olduğu, davalı vekilince cevap dilekçesinde “KDV ve icra masraflarının ödenmemesi amacıyla davacı …’ya ait taşınmazın davalı şirket yetkilisi tarafından devralındığı ve devir gerçekleştikten sonra da icra takibinin takipsizlik nedeniyle düşürüldüğünün” açıkça beyan edildiği, Denizli 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde davacı …’ya ait … … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerine 25/03/2010 tarihinde haciz konulduğu, taşınmazın davacı borçlu … tarafından 17/02/2012 tarihinde takip alacaklısı davalı şirket yetkilisine devredildiği, taşınmazı devralan davalı şirket yetkilisi … tarafından “taşınmaz üzerindeki hacizlerin kaldırılması” amacıyla icra müdürlüğüne yapılan başvurunun “taşınmazı devralan …’un aynı zamanda davalı şirket yetkilisi olması nedeniyle söz konusu devrin haricen tahsile karine teşkil ettiğinden bahisle haczin kaldırılmasına yönelik talebin reddine” karar verildiği, tüm dosya kapsamı, dava ve cevap dilekçeleri ile taraf vekillerinin mahkememiz huzurundaki beyanları, aldırılan bilirkişi raporları ve Denizli 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası bir bütün olarak değerlendirildiğinde; taraflar arasında un ticareti haricinde bono düzenlenmesini veya taşınmazın devrini gerektirecek başkaca herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığı, takip tarihinden önce un ticareti nedeniyle davalının davacıdan alacaklı olduğu hususunun tarafların kabulünde olduğu, söz konusu alacağın tahsili amacıyla davacı aleyhine icra takibine girişildiği, davacıya ait taşınmaz üzerine 25/03/2010 tarihinde haciz konulduğu, icra dosyasında alınan kıymet takdirine ilişkin rapora göre söz konusu taşınmazın 07/04/2011 tarihi itibariyle 150.000,00 TL değerinde olduğu, icra takibinin ise toplam 61.495,07 TL üzerinden başlatıldığı ve Denizli 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki “haciz tarihinden sonra borçlu davacıya ait taşınmazın, davalı şirket yetkilisine devredilmesinin bono bedelinin haricen tahsiline karine oluşturduğu” yönündeki kanaati de dikkate alındığında; taşınmaz devri ile birlikte dava konusu bono bedelinin haricen tahsil edildiği, bu şekilde davacıların dava konusu bono nedeniyle davalı tarafa olan borçlarını dava tarihinden önce ödemeleri nedeniyle davacıların menfi tespit davası açmasında hukuki yararlarının bulunmadığı, taşınmaz bedelinin tahsili ve diğer senetler nedeniyle yapılan fazla ödemelerin istirdadına ilişkin taleplerin Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında dava konusu olup iş bu davamızın konusu olmadığı dikkate alınarak, davacıların dava tarihinden önce davalı tarafa olan borçlarını taşınmaz devretmek suretiyle ödemiş olmaları nedeniyle menfi tespit davası açmakta hukuki yararlarının bulunmadığından davanın usulden reddine, borcun haricen tahsil edilmesine karşın takip konusu senedin davacılara iade edilmediği nazara alındığında davacıların davanın açılmasına sebebiyet vermedikleri sonuç ve kanaatine varılarak davacılar aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, ayrıca dava alacaklı lehine neticelenmiş ise de, verilen herhangi bir ihtiyati tedbir kararının bulunmadığı, bu nedenle de davalının alacağına geç kavuşmasının söz konusu olmadığı dikkate alınarak İİK.’nun 72/4 maddesi gereğince koşulları oluşmadığından davalı taraf lehine tazminata hükmolunmasına yer olmadığına…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yargılamanın müvekkili lehine sonuçlanmakla birlikte gerekçeli kararda taraflarına vekalet ücretine hükmedilmediğini, istinaf taleplerinin yalnız vekalet ücretine ilişkin olduğunu, Yargıtay içtihatlarında da görüleceği üzere dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesi halinde davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.’nun 114. maddesinde hukuki yarar dava şartı olarak kabul edilmiştir.
Hakkı ihlal edilen bir kişi davacı olarak mahkemeye başvurup hukuki korunma talep edebilir. Ancak davacının hukuki korunma talep edebilmesi için korunmaya değer bir yararının bulunması gerekir.
Davacının dava hakkına sahip bulunması mahkemeden hukuki koruma isteyebilmesi için yeterli değildir. Dava açan kişinin ayrıca dava açmakta hukuki bir yararı bulunmalıdır.
Kural olarak inşai davalarda ve eda davalarında hukuki yararın bulunduğu varsayılır. Davacı bu tür davalarda hukuki yararının bulunduğunu bildirmek ve ispat etmekle yükümlü değildir.Ancak şüphe halinde hukuki yararın mevcut olup olmadığı inceleme konusu yapılır.
Tespit davalarında bu arada menfi tespit davasında davacının davanın açılmasında hukuki yararı bulunmalıdır.
Eldeki davada, dava şartı niteliğindeki hukuki yararın bulunmadığı belirtilerek davanın usulden reddine karar verilmiş olup, İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiş olmasına rağmen esasına girilmek suretiyle davanın açılmasına hangi tarafın sebebiyet verdiği değerlendirilmek suretiyle davacılar aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmesi hatalı olmuş olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 08/02/2019 tarih ve … Esas, … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
3-a-Denizli 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına konu keşidecisi …-…, aval vereni davacı …, lehtarı davalı şirket olan 15/03/2009 düzenleme, 15/04/2009 vade tarihli ve 60.000,00 TL bedelli bono bedelinin dava tarihinden önce ödenmiş olduğu anlaşıldığından, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmaması nedeniyle HMK nun 114/1- h 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle açılan davanın usulden reddine,
b-Denizli 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına konu söz konusu bononun davacıya iade edilmediği, icra takibinin takipsizlik nedeniyle düşürüldüğü bu nedenle davacının dava açmakta haksız ve kötüniyetli olduğu kanıtlamadığından davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmolunmasına yer olmadığına,
c-Alınması gerekli 44,40 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 1.024,65 TL harcın mahsubu ile arta kalan 980,25 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra istek halinde davacıya iadesine,
d-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
e-Davacı vekilince yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın HMK 333.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra istek halinde iadesine,
f-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4-İstinaf incelemesi yönünden;
a-Davalının istinaf başvurusu kabul edildiğinden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 80,70 TL maktu istinaf karar harcının talebi halinde davalıya İADESİNE,
b-Davalı tarafından istinaf incelemesi için yapılan220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 86,60 TL posta gideri olmak üzere toplam 307,30 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
d-İstinaf gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
5-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.27/05/2022