Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/97 E. 2022/1672 K. 18.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 14/07/2020
DAVANIN KONUSU : İtrazın İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 18/11/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davacı banka ile dava dışı … Tic. Ltd. Şti arasında akdedilen 18.06.2012 ve 19.11.2013 tarihli genel kredi sözleşmelerine istanaden adı dava dışı şirkete kredi kullandırıldığını, davalıların ise kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, açılan ve kullandırılan kredinin geri ödenmemesi nedeniyle kredi hesabının kat edilerek, asıl borçlu ile birlikte davalı kefillere Beşiktaş 26.Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine müteselsil kefiller hakkında Antalya 9.İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile alacağın tahsilinin talep edildiğini, davaya konu icra takibinde davalıların borca, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini, İcra Müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğini beyanla davalıların Antalya 9.İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapmış oldukları haksız itirazlarının iptali ile takibin kaldığı yerden takip taleplerindeki esaslar dahilinde devamına, alacağın %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de davalılardan tahsiline karar verilesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı … vekili, Beşiktaş 26.Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesinin davalıya bizzat tebliğ edilmediğni, temerrüdün gerçekleşmediğini, davalı tarafından davacı bankaya 05.07.2017 tarihli Antalya 5.Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edilerek davaya konu krediyi kullanan … Tic. Ltd. Şti. ile olan ortaklığının sona erdiğine ve hisselerinin devredildiğine , kefillikten rücu edildiğine dair bildirim yapıldığını, davalının davacı bankaya takipte talep edilen tutarda borcu olmadığının da yapılacak bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağını, bankaya yapılan ödemelerin banka kayıtlarından görülebileceğini, davacı tarafından uygulanan faiz oranınında usulüne uygun olmadığını beyanla davanın reddine, kötüniyetle alacak iddiasında bulunan davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, Beşiktaş 26.Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesinin davalıya bizzat tebliğ edilmediğini, temerrüdün gerçekleşmediğini, davalının davacı bankaya takipte talep edilen tutarda borcu olmadığının bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağını, bankaya yapılan ödemelerin banka kayıtlarından görülebileceğini, uygulanan faiz oranının usulüne uygun olmadığını beyanla davanın reddine, kötüniyetle alacak iddiasında bulunan davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…davalı müşterek borçlu müteselsil kefil … takibe dayanak kredi sözleşmelerinden sorumluluğunun devam edip etmediği yönünden yapılan değerlendirmede; davalı …’un davacı bankaya ve diğer bankalara birlikte keşide ettiği ihtarnamede şirket ortaklığından ayrılmasını neden göstererek genel kredi sözleşmesinin devamı ve sözleşmeye bağlı müteselsil kefaletin sona erdirme iradesini açıkça ortaya koyduğu, bu durumda davacı bankanın davalı kefilin kefaletten vazgeçmesinin kendi riski ve kredi koşullarına etkisini değerlendirerek kredi lehtarı şirketten kredinin devamı için yeni bir teminat talep etmesi ve / veya davalının kefillikten vazgeçme iradesinin öğrenildiği 02/05/2017 tarihi itibariyle mevcut borcu talep etmesi gerektiği, davacı bankanın davalının iradesini yok sayarak dava dışı şirketle olan kredi ilişkisini hesabının kat edilerek sözleşmenin feshedildiği 19/07/2018 tarihine kadar devam ettiği, kefaletten vazgeçilen 02/05/2017 tarihinden itibaren dava dışı şirkete yeni krediler kullandırılıp kredilere de tahsilat yapılarak sözleşme ilişkisinin aynen sürdürüldüğü, bu durumda usulen geçerli olan davalının bildirimi doğrultusunda davaya konu icra takibinde kredi işlemlerinden sorumlu tutulamayacağı hususu TMK 2.maddesindeki dürüstlük kuralınında bir gereği olarak kabul edilmiş ve davalı yönünden itirazın iptali isteminin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kefil … yönünden gerekçenin hatalı olduğunu, gerekçede kefillikten vazgeçme iradesinin öğrenildiği 02/05/2017 tarihi itibariyle Mevcut borcu talep etmesi gerektiği belirtilmiş ise de, söz konusu ihtarnamenin 05/07/2017 tarihli olup müvekkili bankaya tebliğ edildiği tarihin 11/07/2017 tarihi olduğunu, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere ilgili alacak hesabı birlikte göz önüne alındığında alacağın varlığının da mahkemenin kabulünde olmasına rağmen hatalı şekilde hüküm kurulduğunu, kaldı ki borçlunun tek taraflı olarak kefillikten vazgeçmesinin de mümkün olmadığını, 02/05/2017 tarihinden sonra asıl borçlu şirketin yeni bir risk numarası ile borçlandırılmadığını, kredilerinin yapılandırılmayıp mevcut risklerinin devam ettiğini, bu nedenle …’un sorumluluğunun tam olup borcun tamamından sorumlu olduğunu, … yönünden ise bankaca kredilere uygulanan en yüksek faiz oranına bu oranın %50’sinin ilavesi suretiyle bulunacak oran üzerinden temerrüt faizi uygulaması yetkisi sahip olduğu sözleşme de kararlaştırılmış olmasına rağmen bu hesabın dikkate alınmadığını, bilirkişi tarafından daha düşük oranda hesaplama yapıldığını, sonuç olarak alacaklarının eksik hesaplandığını,istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın … yönünden reddine, davalı … yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Kefalet sözleşmesi, 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 483. ilâ 503. maddeleri (6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 581. ilâ 603. maddeleri) arasında düzenlenmiştir.
Kefalet sözleşmesiyle kefil, asıl borçlunun borcunu ödememesi durumda, söz konusu borçtan şahsen sorumlu olacağını taahhüt etmektedir (Aral, Fahrettin: Borçlar Hukuku -Özel Borç İlişkileri, 7. b., Ankara 2007, s. 437). Daha açık bir anlatımla bu sözleşme ile kefil, borçlunun asıl borcu ifa edememesi riskini üzerine almış olur.
Kefalet BK’nın 483. maddesinde; “Kefalet, bir akittir ki onunla bir kimse, borçlunun akdettiği borcun edasını temin etmeği alacaklıya karşı taahhüt eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
Kefaletin türleri ise BK’nın 486 vd. maddelerinde düzenlenmiş ve uyuşmazlık konusu müteselsil kefaletle ilgili olarak da 487. maddesi; “Kefil, borçlu ile beraber müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu sıfatı ile veya bu gibi diğer bir sıfatla borcun ifasını deruhde etmiş ise alacaklı asıl borçluya müracaat ve rehinleri nakde tahvil ettirmeden evvel kefil aleyhinde takibat icra edebilir” hükmünü içermektedir.
Ayrıca, BK’nın 484. maddesi gereğince kefalet sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına ve kefilin bu sözleşmede sorumlu olacağı miktarın gösterilmesine bağlıdır. 6098 sayılı TBK’nın 583/1. maddesi gereğince ise kefalet sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına ve ayrıca kefilin sorumlu olduğu azami miktar ile kefalet tarihinin kefilin kendi el yazısıyla yazılmasına bağlı olacağı düzenlenmiştir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 599. maddesi; “Gelecekte doğacak bir borca kefalette, borçlunun borcun doğumundan önceki mali durumu, kefalet sözleşmesinin yapılmasından sonra önemli ölçüde bozulmuşsa veya mali durumunun, kefalet sırasında kefilin iyiniyetle varsaydığından çok daha kötü olduğu ortaya çıkmışsa, kefil alacaklıya yazılı bir bildirimde bulunarak, borç doğmadığı sürece her zaman kefalet sözleşmesinden dönebilir.
Kefil, alacaklının kefalete güvenmesi sebebiyle uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacı taraf davalıların kefil olduğu dava dışı … Ltd. Şti’nin davalı bankadan kullandığı 18/06/2012 ve 19/11/2013 tarihli genel kredi sözleşmelerine takibe dayanak kılarak Antalya 9. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinin başlatıldığı anlaşılmaktadır.
Davalılar, kefaletlerinin geçersizliğini ikinci cevap dilekçeleri ile savunmuşlar, ancak mahkemece 18/06/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinin imzalandığı tarih itibariyle 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) yürürlükte olduğu gözetilerek davalıların kefaletlerinin geçerliliğine ilişkin değerlendirmenin kefalet tarihinin de belirtilmediği dikkate alınarak yapılmadığı anlaşılmış ise de, istinafa gelen tarafın davacı taraf olduğu aleyhe bozma yasağı gözetilerek bu husus sadece eleştirilmekle yetinilmiştir.
Diğer taraftan, 19/11/2013 tarihli genel kredi sözleşmesindeki davalıların kefaletine yönelik olarak da geçersizlik savunmalarının bulunduğu, bu kefalette davalıların evli olduğunun belirtilmesine rağmen eş rızasına ilişkin bir belge bulunmadığı, ancak davalıların asıl borçlu şirketin ortağı yada yönetici olduğuna dair herhangi bir belgenin dosya arasına celp edilmeksizin eksik inceleme ile karar verilmesi de hatalı olmuş ise de, istinafa gelen tarafın davacı taraf olduğu aleyhe bozma yasağı gözetilerek bu husus da sadece eleştirilmekle yetinilmiştir.
Kabule göre de, TBK’nın 599. maddesinde düzenlenen kefaletten dönme hükmünün uygulanabilirliği, asıl borcun sona ermesi ve davalı alacaklı tarafın kabulüne bağlı kılındığı gözetilmeyerek, İlk Derece Mahkemesince davalı …’un Antalya 5. Noterliğinin 05/07/2017 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 02/05/2017 tarihi itibariyle asıl borçlu şirketin bu tarihten sonra kullanacağı hiçbir krediden sorumlu olmayacağı beyanına üstünlük tanınarak asıl borçlu şirkete davacı bankanın, davalının kefil olduğunun krediden başka yeniden başka bir kredi sözleşmesi kapsamında kredi kullandırıp kullandırmadığı bu nedenle davalının kefalet ile sorumluluğunun bulunup bulunmadığı değerlendirilmeksizin yanılgılı bilirkişi raporuna itibar edilerek bu davalı … yönünden davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuş olup, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince, takibe konu borcun kaynağının davalıların kefil olduğu hangi genel kredi sözleşmesi gereğince asıl borçlu şirkete tahsis edilen kredilerden kaynaklandığı ve davalıların kefaletleri gereğince varsa takip tarihi itibariyle sorumlu oldukları miktarın yargı denetimine elverişli bir şekilde gerektiğinde banka kayıtları üzerinde inceleme yapma yetkisi de verilerek bilimsel verilere uygun bilirkişi raporuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi hatalı olmuş olup, davacı vekilinin istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 14/07/2020 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİne GÖNDERİLMESİNE,
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar harcının davacıya İADESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate ALINMASINA,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgiliye İADESİNE,
8-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a. maddesince kesin olarak karar verildi.18/11/2022