Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/96 E. 2022/1595 K. 04.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 10/09/2020
DAVANIN KONUSU : Tazminat
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 04/11/2022
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davacının 18.04.2011 tarihli acentelik sözleşmesi ile davalı … şirketinin 27.03.2017 tarihine kadar Antalya Bölge Müdürlüğüne bağlı olarak sigorta acenteliğini yaptığını ve davalının önce Beyoğlu 13. Noterliğinin 21.12.2016 tarih … yevmiye fesih ihbarı ile 3 ay sonra feshedileceğinin ihtar edildiğini, daha sonra Beyoğlu 13. Noterliğinin 27.03.2017 tarih ve … y.nolu azilnamesi ile aynı noterliğin 27.03.2017 tarih ve … y.nolu fesih ihbarı ile 03.06.2016 tarih … nolu referans numaraları uyanlarına rağmen bir iyileştirme görülmemesi nedeni ile geçersiz sebeplerle acenteliği fesih ettiklerini, acentelik sözleşmesinde bitim tarihinin öngörülmediğini, davacının acenteliğin başlangıcı olan 18.04.2011 yılından itibaren acenteliğin feshine kadar ki yaklaşık 6 yıllık acentelik görevinde Manavgat ilçesine göre oldukça yüksek istihsal gerçekleştirdiğini, 2015 yılında Rusya krizinin ardından zaten ekonomik darboğazda olan Türkiye’de herkesçe malum olduğu üzere özellikle turizm alanında derin kriz geçirildiğini, turizmle uğraşanların iflas noktasına geldiğini ve dolayısı ile 2016 yılında özellikle ekonomisi turizme bağlı olan Manavgat’da araç sahiplerinin birçoğunun sadece zorunlu trafik sigortası yaptırdığını ve primi yüksek olan kasko sigortalarının ertelediklerini, doğal olarak sigorta prim gelirlerinin tüm Türkiye genelinde düştüğünü, ayrıca davalı şirketin 2016 yılında özellikle yangın portföyündeki fiyatları yükseltmesinin de satışları azalttığını, davalı şirketin prim fiyatlarının tüm elementer birimlerde yüksek kaldığını, bu sebeple acentenin hedeflerinin gerçekleştirememiş olması iddiasının hem soyut hem de o dönemdeki ekonomik durumun gereklerine uymayan bir sebep olduğunu, önceki yıllarda bir ilçede olmasına rağmen yüksek prim üretimi yapmış ve her geçen yıl üretimini arttırmış olan davacı acentenin 2016 yılı sonunda üretiminin düşmesi nedeni ile acenteliğin feshinin haklı bir fesih olmadığını, davacının acenteliğinin feshinden hemen sonra Manavgat’ta davalı tarafından yeni bir acentelik açılmasının da davalının feshinde samimi olmadığını da göstermekte olduğunu, acenteliğin feshinden sonra da davacının portföyündeki müşterilerin davalı sigortanın müşterisi olduğunu ve tamamına yakının yine davalı şirket üzerinden sigortalıklarını sürdürdüklerini, davacının davalıya yeni müşteriler yarattığını, var olan müşterilerle ilişkilerini genişletmiş ve bu müşterilerin sebebi ile davalıya önemli menfaatler sağladıklarım, acenteliğin feshi nedeni ile sözleşme ilişkisi devam etmiş olsa idi elde edeceği ücret isteme hakkım kaybettiğini, kaldı ki TTK 122. Md ve Yargıtay kararları ile acentenin haksız fesih halinde alacağı denkleştirme isteminin dayanağı sadece sigorta şirketine kazandırılan müşterilerle ilgili olmayıp aym zamanda acentenin davalının tanıtımını ve reklamım yapmış olmasım da piyasada tammrlığmı artırmış olması sebeplerinin de denkleştirme istemine baz alman sebepler olduğunu, Bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere ve yargılama sırasında alacağın tam ve kesin olarak belirlendiği anda talep miktarını yükseltmek üzere şimdilik 20.000,00TL portföy tazminatını (denkleştirme istemi) acenteliğin fesih tarihi olan 27.03.2017 tarihinden itibaren avans faizi, masraf ve vekalet ücreti ile birlikte davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı vekili, davacı şirketin acentelik sözleşmesi gereğince kendisine sene başında davalı şirket tarafından yazılı olarak bildirilen hedefleri gerçekleştiremediğini ve kendisine yazılı olarak yapılan tüm uyarılara rağmen işyerinde bir iyileştirme görülmediğinden acentelik sözleşmesinin fesih edildiğini, davalı şirket tarafından yapılan feshin geçersiz olduğu ve haksız olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediklerini, davalı şirket tarafından yapılan feshin haklı olduğunu bu nedenle denkleştirme tazminatı talep edilemeyeceğinin açık olduğunu, sigorta acentesinin davalı şirkete yeni müşteriler sağlaması ve bunların sözleşmenin sona ermesinden soma da sigorta şirketine önemli menfaatler sağlanması gerektiğini, davacı taraf ile davalı şirket arasındaki ilişki incelendiğinde davacı/acentenin davalı şirket tarafından öngörülen hedefleri dahi tutturamadığı, talepleri yerine getirememesi nedeni ile sözleşmenin feshedildiğini, davalı şirket yönünden acentenin önemli çıkarlar sağladığının kabul edilemeyeceğini, somut olayın şartları dikkate alındığından bu tazminatın ödenmesinin hakkaniyete uyun düşmesinin gerektiğini, bu şart da acentenin gayretleri ile işletmeyi ve ürünün tanıtma ve imaj yaratma ve rekabet piyasasında pay alma çalışmaları olarak tanımlandığım, davacı acentenin fesih nedenleri ve acentenin üretim portföyü düşünüldüğünde davacıya denkleştirme tazminatı ödenmesinin hakkaniyete aykırı olacağım, talep edilebilecek bu tazminatın son beş yıllık faaliyeti neticesinde aldığı yıllık komisyon ve diğer bedellerin ortalamasını aşamayacağım, tüm bu hususların dışında acentelik sözleşmesinin feshinde acentenin hiçbir kusurunun bulunmaması gerektiğini, dava konusu olayda ise acentelik sözleşmesinin feshine davacı tarafın kendi kusuru ile sebep olduğunu, bu nedenlerle davamn reddine ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, acentelik sözleşmesi şartları ile birlikte. davacı acentenin davalı …Ş. tarafından verilen emir ve talimatlara Sigortacılık Mevzuatı ve Yönetmelikler hükümlerine ve çıkacak sair Kanun hükümlerine, diğer mevzuata ve ilgili mercilerin emir ve talimatına riayet etmediği yönünde somut bir verinin dosyada yer alan taraf delilleri arasında bulunmaması, davalı …Ş’ nin etik kurallar ve ilgili Mevzuat çerçevesinde yasalarda yer alan hükümlere göre acente tarafından somut olarak belirlenen ekonomik/maddi ve manevi bir zarara uğratıldığı yönünde bir vesaik ibraz edilmemesi nedeniyle acentelik sözleşmesinin feshi nedeniyle davacı acente mahkemece kusurlu bulunmadığı, mahkemece esasa alınan bilirkişi heyet raporunda davacı acentenin, denkleştirme talebi/portföy tazminatı istemine ilişkin TTK 122/1 maddesinin (a) fıkrasına göre acentelik sözleşmesinin sona ermesinden sonra yenilenen poliçeler üzerinden davalı … şirketinin (%-0,20) oranında kayda değer bir menfaat elde ettiği tespit edilmiş olup bu tespite göre davacı acentenin TTK. 122/1 gereği davalıdan portföy tazminatı isteyebileceği kanaatine varılmakla yine bilirkişiler tarafından hesaplanan tazminat bedeli üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; … müzekkere cevabının mevcut olmasına rağmen bilirkişi heyet raporunda bu hususta bir değerlendirme yapılmadığını, portföy tazminatının hesaplama yönetiminin hukuka aykırı olduğunu, dava değerinin ıslah edilmesine rağmen zamanaşımı itirazının değerlendirilmediğini, bilirkişi incelemelerinin hukuka aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, portföy tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6102 Sayılı TTK’nın 122/4. maddesinde denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içerisinde ileri sürülmesi gerektiği düzenlenmiş, sözleşme davalı tarafından 27.03.2017 tarihinde feshedilmiş, dava bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde 14.12.2017 tarihinde açılmıştır.
Davacı vekilinin portföy tazminatı talebini ileri sürüş biçimine göre davanın 6100 Sayılı HMK’nın 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak nitelendirmek ve talep arttırımı 18.06.2019 tarihinde gerçekleşmiş ise de, hak düşürücü ve zaman aşımı süresinin ilk dava açılış tarihine göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Portföy tazminatı talebinin tümünün ilk davanın açıldığı 14.12.2017 tarihine göre hak düşürücü/ zaman aşımı süresi içerisinde açıldığının kabulü ile davalı vekilinin ıslaha ilişkin zaman aşımı yönünden istinaf başvuru sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, TTK’nın 122. maddesinde düzenlenen portföy (denkleştirme) tazminatının koşullarının oluşmadığını ileri sürmüştür.
Davacı, haksız fesih nedeniyle portföy tazminatı talep etmektedir. Taraflar arasında 18.04.2011 tarihli acentelik sözleşmesinin düzenlendiği, davalı tarafça sözleşmenin 27/03/2017 tarihli ihtarname ile tek taraflı olarak feshedildiği ve davacının azledildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen sözleşme süresiz düzenlenmiştir. Davalı taraf sözleşmenin davacının kusuru nedeniyle feshedildiğini, davacının bildirilen hedefleri gerçekleştirmediğini ileri sürmüştür.
Portföy tazminatı acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra bu ilişkinin devamı boyunca acentenin kişisel gayreti ile yarattığı müşteri çevresinden akidinin halen yararlanması, acentenin ise yararlanmaması nedeni ile uğradığı kaybın karşılığıdır. 6102 Sayılı TTK’nın 122. maddesi ile 5684 Sayılı Sigorta Kanunun 23/16. maddesi uyarınca sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilecektir.
TTK’nın 121(1) maddede belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesinin, taraflardan her birinin üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebileceği, ancak sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile, haklı sebeplerden dolayı her zaman fesholunabileceği hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, sözleşme belirsiz süreli olup, davalı sözleşmeyi davacının acentelik faaliyetlerini gereği gibi yapmaması, ortalamanın altında üretim yapması, bu hususu düzeltmemesi, gerekli özeni göstermemesi, şirketin menfaatlerinin zedelenmesi ve davacının kusuru nedeniyle feshettiğini ileri sürmüştür.
Davacı yanın talep ettiği portföy tazminatı talebi TTK’nın 122(1) – a – c maddeleri ve (2) maddesine dayanmaktadır.
Somut olayda; yargılama sırasında alınan 27/05/2019 tarihli bilirkişi raporuyla davacının talep edebileceği portföy tazminatının 75.703,50 TL olduğu tespit edilmiştir. Bu rapora da itiraz üzerine alınan 06/02/2020 tarihli ek bilirkişi kurulu raporuyla sözleşmeden sonra elde edilen menfaatin önemli olup olmadığının mahkemenin takdirinde olduğu belirtilmiştir. Bu rapora da itiraz edilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/2876 Esas 2020/3326 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 23/16 hükmüne göre, sigorta acentesinin denkleştirme talep edebilmesi için, sigorta acentelik ilişkisinin sona ermesi nedeniyle sigortacının acentenin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde etmesi, hakkaniyetin tazminat verilmesini gerektirmesi, acentenin haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmeyi feshetmemiş olması yada kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olmaması şarttır. Bu şartlardan birinin mevcut olmaması halinde sigorta acentesi denkleştirme talep edemez. Bu şartlar, sigortacının acentelik ilişkisinin sona ermesinden sonra da sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaat elde etmesi, acentenin aracılık ettiği veya akdettiği sözleşmeler dolayısıyla acentelik ilişkisinin sona ermesinden sonra da prim elde etmeye devam etmesini ifade eder. Sigortacı tarafından önemli menfaat elde edilip edilmediğinin tespitinde, sigorta acentesinin akdettiği yeni ya da yeni sayılabilecek sigorta sözleşmelerinin sayısı yanında bu sözleşmeler dolayısıyla elde edilen prim miktarı da esas alınmalıdır; zira sigortacının önemli menfaat elde edip etmediği hususunda acentenin portföyünün ekonomik değeri de belirleyicidir. Acentenin portföyünün ekonomik değeri acentenin aracılık ettiği veya akdettiği sigorta sözleşmeleri dolayısıyla tahsil edilen veya edilecek olan prim miktarına göre belirlenir.
Sigorta acentesi, hakkaniyet gerektirdiği takdirde ve oranda denkleştirme talep edebilir. Bu koşul, somut durumun tüm özellikleri dikkate alınarak denkleştirme ödemesinin adil bir sonuç olup olmayacağının belirlenmesini ifade eder. Denkleştirme isteminin sınırları; sözleşmeden kaynaklanan menfaatler, sözleşmenin tarafları arasındaki risk paylaşımı, acentelik sözleşmesinin süresi, acentenin gelir miktarı, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmek için harcanan emek ve zaman, sözleşme dışı kazanç ve kayıplar, tarafların mal varlığı ve gelir ilişkileri, kişisel durum (Yaşlılık, sağlık durumu, çalışma yeteneği), işin önemi, acentenin tek firma-çok firma acentesi olması, markanın etkisi (unvanın), rekabet yasağının ihlal edilmesi, sözleşmenin sona erme nedeni ve varsa kusur oranları gibi hususlar göz önüne alınıp çizilir. (…, …, Acentenin Denkleştirme İstemi, s. 90).
TTK 122 m. uyarınca, acentenin talep edebileceği denkleştirme tazminatı miktarı, son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı tüm ödemelerin (komisyon, prim vs.) yıllık ortalamasını aşamaz. Beş yıldan daha az süren acentelik ilişkilerinde talep edilebilecek denkleştirme tazminatında azami miktar, faaliyet gösterilen sürenin yıllık ortalamasıdır.
Somut olayda, hükme esas alınan raporlara itiraz olduğu gibi hükme elverişli de görülmemiştir. Bu nedenle mahkemece portföy tazminatı konusunda uzman bir başka 3 kişilik bilirkişi kurulundan itirazlarda karşılanarak ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli usul ve yasaya uygun rapor alınarak ve ayrıca sonucuna göre belirtilen içtihat gereği tazminatı belirleme noktasında, sözleşmeden kaynaklanan menfaatler, sözleşmenin tarafları arasındaki risk paylaşımı, acentelik sözleşmesinin süresi, acentenin gelir miktarı, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmek için harcanan emek ve zaman, sözleşme dışı kazanç ve kayıplar, tarafların mal varlığı ve gelir ilişkileri, kişisel durum (Yaşlılık, sağlık durumu, çalışma yeteneği), işin önemi, acentenin tek firma-çok firma acentesi olması, kazandırılan müşteri sayısı, markanın etkisi (unvanın), rekabet yasağının ihlal edilmesi, sözleşmenin sona erme nedeni ve varsa kusur oranları gibi hususlar bir bütün olarak dikkate alınarak oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/09/2020 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 1.237,00 TL nispi istinaf karar harcı ile 54,40 TL maktu istinaf karar harcının talebi halinde ilk derece mahkemesince davalıya İADESİNE,
5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate ALINMASINA,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgiliye İADESİNE,
8-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a. maddesince kesin olarak karar verildi.04/11/2022

….