Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 16/11/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 13/01/2021
DAVANIN KONUSU : Alacak
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 06/12/2023
İlk derece mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatife 19/04/2004 tarihinde peşin ödemeli sistem ile üye olarak kabul edildiğini, mevcut konuttan fazla üye olduğundan çifte satış yapıldığını, o an için kooperatifte boş daire olmadığı için müvekkilinin 2 yıl Ankara’da kirada oturmak zorunda kaldığını, davalı kooperatif hakkında Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında alacak davası açıldığını ve davanın müvekkili lehine sonuçlandığını, yapılan görüşmelerde kooperatifin ödeme gücünün olmadığını, müvekkilini kooperatif üyesi olarak tanıdıklarını beyan ederek boş bir dairenin tahsil edileceğinin söylendiğini ve … ada … parseldeki …. kat … nolu dairenin müvekkiline geçici olarak tahsis edildiğini, müvekkilinin diğer ortaklar gibi ikinci kez kooperatife ödemelerde bulunduğunu, müvekkilinin davalı kooperatifin icra ettiği genel kurul toplantılarına katıldığını, kooperatif yönetiminin baskısı sonucu eşyaları ve ikametgahı orada kalmak üzere ayrılmak zorunda kaldığını, müvekkilinin daireyi kiraya verme isteğinin davalı kooperatif yönetimince engellendiğini, bu nedenle müvekkilinin 19/05/2010 tarihinden bu güne kadar yaklaşık 5 yıllık kira kaybı zararının olduğunu beyan ederek müvekkiline yapılan satışa istinaden 8. kat kuzeydoğu cepheli dairenin yada kooperatifçe inşaa edilen emsal dairelerden birinin müvekkiline tahsis edilmesini ve … nolu dairenin dava tarihinde geriye dönük son 5 yıllık kira bedeli olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL alacağın yasal faiziyle birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın Kooperatifler Kanunu’nun 99. maddesine dayanılarak açılmaması nedeniyle görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, zilyetlik bakımından ise görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemeleri olduğunu, davacının 19/04/2004 tarihinde müvekkili kooperatife başvurarak … ada … parsel … kat … numaralı taşınmazın kullanım ve mülkiyet hakkını elde etmek için 62.000,00 TL ödeme yaptığını, yönetim kurulunun karar aldığını, ancak 19/04/2004 tarihinde alınmış olan bu karardan kooperatif üyelerinin bilgisinin olmadığını, genel kurul kararı olmadığını, söz konusu kararı veren yöneticilerin yetki ve görevlerinin 15/01/2004 tarihinde son bulduğundan yönetim kurulunca verilen kararın hukuken geçerliliği bulunmadığını, davacının yetkisiz kişilerce karar alındığını öğrendikten sonra üye olmadığını anlayarak; 19/04/2004 tarihinde üyelik kaydının yukarıda belirtilen taşınmazın kullanım ve yetkisiz kişilerce verildiği kendisinin üyeliğini geçersiz olduğu aynı zamanda taşınmazın devrini almadığı bu nedenle üyelik ve taşınmaz devri için ödemiş olduğu, 62.000,00TL’nin iade edilmesi için dava açtığını ve davasının kabul edildiğini, kararın kesinleştiğini, davacı tarafından müvekkili aleyhine Antalya 5. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamlı icra takibi yapıldığını, davacı tarafın yaptığı hukuki başvurular ile dava dilekçesinin tamamen çelişkili olduğunu, davacının yine kooperatife yaptığı kısa bir dönem ödemeleri geri almak için Antalya 14. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile müvekkili hakkında icra takibi yaptığını, davacının art niyetli olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesinin talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; davacı ile davalı arasında Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararının kesinleşmesi sonucu zımnen üyeliğin benimsenmesi yolu ile yeni bir üyelik ilişkisi kurulduğu, davacının … kattaki dairenin başkasına devredildiğini bilerek üyelik ilişkisini sürdürdüğü, üyelik ilişkisini sürdürme sebebini … katta başka bir dairenin tahsis sözüne ilişkin iddiasını ispat edemediği, kendisine fiilen tahsis edilen daireyi ihtirazi kayıt koymaksızın kabul ettiği ve yıllarca kullandığı, bu daireden yararlanmadığı iddiası ile kira talebinde bulunduğu, davacıya … kat … nolu dairenin tahsis edildiği ve davacı tarafından da kabul edildiği, dairenin 24/06/2014 tarihine kadar davacının kullanımında olduğu, bu tarihten sonraki döneme ilişkin ise dairenin kendi tasarrufunda olmadığını ispat edemediği gerekçeleriyle davacının tüm taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kooperatif yöneticilerinin yetki aşımları iddialarını kabul etmediklerini, yetki aşım tarihi olduğu söylenen 15/01/2004’ten sonra müvekkili davacıdan başka kişilerin üyeliklerine de aynı kooperatif yöneticilerinin karar verdiğini, kooperatif karar defterinin 25/04/2004 tarih ve 50 sayılı kararı incelendiğinde müvekkili davacının üye kaydının yapıldığı 19/04/2004 tarihinde kooperatifte 20 üye olduğunun görüleceğini, mahkemeyi yanıltmak için bu sayfanın yeni yönetimce iptal edildiğini, kooperatifin yeni yönetiminin, üye sayısını bilinçli olarak ve mahkemeyi yanıltarak 22 kişi gösterdiğini, kooperatif yönetiminin müvekkilini binadan uzaklaştırıp, 10 yıllık zamanaşımını da sağlayarak üyeliğin düşmesi ve ödenilen paranın gasbı düşüncesi gibi kötüniyet beslediğini, bu paranın müvekkilinin 25 yıllık birikimi olduğunu, yaklaşık 8 yıldır eşyalarına ulaşamadığını, müvekkilin kooperatif borçlarından dolayı diğer ortaklar gibi ikinci kez ödemelerde bulunduğunu, ayrıca diğer üyelerle karşılaştırma yapıldığında aidat borcunun olmadığı gibi normalin üstünde fazla ödeme yaptığını, davalı kooperatiften alacağı olduğunun 14. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasıyla sabit olduğunu, bu durumun bilirkişice irdelenmediğini, müvekkilinin kooperatife yönelik tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, diğer üyelerde olduğu gibi müvekkili davacıya vaat edilen dairenin eş değerinde bir dairenin tahsisinin yapılmadığını, müvekkilinin kooperatife en yüksek meblağı yatırmış olmasına rağmen, aynı durumda olan diğer üyelerin kendi dairelerini kiraya verip gelir elde edebiliyorken müvekkilinin daireyi kiraya vermesinin kooperatif yönetimince ve bir kısım üyeler tarafından engellendiğini, gelir kaybına uğratıldığını beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, kooperatif üyesince kooperatif aleyhine açılan davalı kooperatifçe kendisine bağımsız bölüm tahsis edilmesi ve kira kaybı zararlarının tahsili istemlerine ilişkindir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK’nın 359/3 maddesi uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, HMK’nın 355/1 maddesi gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, davacının davalı kooperatife 19/04/2004 tarihinde daire satın almak için peşin ödediği 62.000,00 TL’nin tahsili için Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında açtığı alacak davasının kabulü üzerine mahkeme ilamını davalı kooperatif aleyhine icraya koyduğu ve davacının davalı kooperatife ödediği aidat borçlarını geri alabilmek için de kooperatif aleyhine icra takipleri yaptığı, bu haliyle davacının kooperatife olan yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi peşin ödemeli satın aldığı dairenin başkasına devredildiğini bilerek üyelik ilişkisini sürdürdüğü, kooperatifçe kendisine fiilen tahsis edilen daireyi ihtirazi kayıt koymaksızın kabul ederek bu daireden yararlandığı, dairenin kendi tasarrufunda olmadığını ispat edemediği hususlarının anlaşılması karşısında verilen karar usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan ve davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 269,85 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL istinaf karar harcının davacı taraftan tahsili ile Hazine’ye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince dava değerinin 238.730,00 TL’nin altında olması nedeniyle kesin olarak karar verildi.
…