Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/928 E. 2023/452 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/01/2021
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 08/03/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalı tarafın alacaklı olduğu iddiası ile müvekkili hakkında Antalya 9. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, senedin müvekkilinin iradesi dışında oluşturulduğunu, imza incelemesi neticesinde imzanın müvekkiline ait olduğu sonucu ortaya çıkarsa, karşı tarafın taraflarından alacaklı olduğunu kanıtlaması gerektiğini, karşı tarafa bir borçlarının olmadığını, alacaklı görünen davalıyı tanımadıklarını, imzanın taraflarına ait olmadığına dair Antalya 4. İcra Hukuk Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyasından dava açtıklarını ayrıca icra takibine dayanak bono ile ilgili Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının …. soruşturma sayılı dosyası ile şikayette bulunduklarını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere sahtecilik nedeni ile davaya konu icra takibinin teminatsız olarak durdurulmasını, olmadığı takdirde, icra veznesine girecek paranın davalıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin davalıya borçlu bulunmadığının tespiti ile Antalya 9. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı icra takibinin iptalini davalının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, açılan davanın icra takibinden sonra açılmış olan menfi tespit davası olduğunu, İcra takibinin kaynağının da bono olduğunu, kıymetli evrak alacağından dolayı ve icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında ispat külfetinin davacı borçluda olduğunu, bononun kayıtsız şatsız borç ikrarının kabul edildiği bir belge olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde iddia ettiği hususları ispatlayıcı hiçbir açıklama yapmadığını ve ispat yükünün davacıda olmasına rağmen hiçbir belge sunmadığını, davacı tarafın iddiasını ancak yazılı delillerle ispatlamakla yükümlü olduğunu, iddialarının mesnetsiz kaldığını, bu nedenle davacının iddialarını kabul etmediklerini, davacı tarafın dava dilekçesinde tanık deline dayandığını, tanık dinletmesine muvafakatlarının olmadığını, ayrıca davacı tarafın dava dilekçesinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi hususunda talepte bulunduğunu, fakat davacı tarafın mahkememizce uygun görülen teminatı yatırmaktan imtina ettiğini, davacı tarafın davayı kaybedeceği endişesi ile bu teminatı mahkeme veznesine depo etmediğini, bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini, davacının %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “…takip ve davaya konu edilen senedin kambiyo senedinde bulunması gereken zorunlu tüm unsurları taşıdığı, davacının bonodaki imzaya karşı çıkmadığı, davacının iddialarının bonoda yazılı borcun istenebilir olmadığı iddiasını usulüne uygun yasal delillerle ispat edemediği” gerekçesiyle sübuta ermeyen davanın reddine, icra veznesindeki paranın alacaklı davalıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı teminat yatırılmadığından infaz edilmediğinden davalı lehine tazminat taktirine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; alacaklıyı tanımadığını, herhangi bir borcunun olmadığını, davalının alacağını ispat etmesi gerektiğini, mahkemenin eksik incelemeyle karar verdiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.08/03/2023