Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/9 E. 2022/22 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 24/09/2020
DAVANIN KONUSU: Alacak
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ:12/01/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle “Müvekkili davalı … şirketine 15/06/2012 tarihinde … isimli … numaralı acentesi vasıtasıyla … plakalı … model … Marka kamyon … tip ticari aracını tüm oto sigorta poliçesi yaptırdığını, davalının sigorta poliçesi süresinin 15/06/2012 – 2013 tarihleri arasında geçerli olduğunu, yapılan kasko poliçesi hırsızlık sigortası kapsamını da içerdiğini, poliçenin davalı tarafından verilen teminatı araç için 80.750,00 TL ve kasa için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 90.750,00 TL olduğunu, müvekkilinin 15/06/2012 – 15/08/2012 tarihleri arası …’ya kira sözleşmesi yaparak kiraya verdiğini, kiraca … Balıkesirde aracın arıza yaptığını beyan ederek … Fabrikası yakınında aracı park ettiğini ve Balıkesir merkezde bir otelde kaldığını, aracın tamiri için tamirci ile birlikte aracın bulunduğu yere geldiğinde aracın yerinde olmadığını ve çalındığını gördüğünü, bunun üzerinde Jandarmaya gittiğini ve şikayette bulunduğunu, jandarma tarafından beyanı alındığını ve çelişkili ifadesinden dolayı hakkında Balıkesir 3. Asliye Ceza Mahkemesinin … E sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını, müvekkili olay sonrasında … Sigortaya başvuruda bulunduğunu ve hasar dosyası açıldığını, ancak davalı … şirketi sorumluluğunu yerine getirmediğinden müvekkilinin zararını karşıladığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 80.750,00 TL araç bedeli ve 10.000,00 TL kasa bedeli olmak üzere toplam 90.750,00 TL ve aracın kullanılmaması ve yeni araç temin edilmemesi nedeniyle oluşan zararın davalı … şirketinden tahsilini ayrıca yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini” talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle “davacının açtığı belirsiz alacak davasının HMK’nın 107. Maddesine aykırılık teşkil ettiğini, dava dilekçesi incelendiğinde Davacının 90.750,00-TL.si talep ettiği ve fakat 70.750-TL.lik dava açtığı sabit olup, bunun dürüstlük kuralına aykırı olduğu, buna mukabil ek taleplerde bulunduğu dolayısı ile 70.750-TL.si rakam veremeyeceği açık olduğundan davacı vekilinin eksik şekilde tanzim ettiği dava dilekçesinin reddi gerektiğini, mahkemece usule ilişkin bu eksikliğin giderilmesi gerektiğini, davacının maliki olduğu aracın emniyeti suistimal eylemi sonucunda çalınması nedeniyle zarar bedelinin davacıya ödenmesinin hukuken mümkün olmadığını, davaya konu araç anahtarı, malik tarafından kendi rızası ile aracı çaldığı iddia edilen şahsa verildiğini, şirket yetkilisinin tüm beyanlarında bu hususu dile getirdiğini, dolayısı ile sigortalının ifadesi dahil araç anahtarının rıza dahilinde verildiği sabit olduğunu, bu nedenle olayın hırsızlık değil emniyeti suistimal olduğunu ve teminat kapsamı dışında değerlendirilmesi gerektiğini, yine davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının avans faizi talep etmesinin de mümkün olmadığını, davacının avans faizi değil yasal faiz isteyebileceğini savunarak davanın reddini” talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :
İlk derece mahkemesi tarafından “dosyasının incelenmesinde; 01/10/2015 tarihli yedinci celse duruşmasında HMK’nun 150/1 maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırıldığı, 18/02/2016 tarihli sekizinci celse duruşmasında da dosyanın HMK’nun 150/1 maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verildiği, bu şekilde davanın HMK’nun 150/6 maddesi gereğince ilk yenilemeden sonra birden fazla kez takipsiz bırakıldığı anlaşılmakla davanın açılmamış sayılmasına”karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “…. Dosyada mevcut Denizli 1. Noterinin 11.06.2015 tarih ve … yevmiye nolu vekaletnamesi ile vekil olarak davayı takip etmekte iken yine Denizli 1. Noterinin 09.12.2019 tarih ve … yevmiye nolu azilnamesi ile vekaletten azledildim. Azilnameden haberimiz olduğunda durumu 06.01.2020 tarihinde mahkemeye bildirerek dosyadan vekil kaydımızın silinmesini talep ettik. 06.01.2020 tarihi itibariyle dosyada hiçbir yetkimiz kalmamıştır. Bu kapsamda azil konusu vekaletname ile yetki belgesi verilen Av. …’in de yetkisi sona ermiş bulunmaktadır. Başka anlatımla 06.01.2020 tarihi itibariyle dosyada davacı adına yetkili hiçbir vekil yoktur. Daha sonra davacı tarafıma yeni bir vekaletname vererek davayı takip etmemizi istemiş bunun üzerine 05.02.2020 tarihinde yeni vekaletname ile yenileme dilekçesi mahkemeye sunulmuştur. Devamında yenileme tensip zaptı ve duruşma günü azilname konusu Denizli 1. Noterinin 11.06.2015 tarih ve … yevmiye nolu vekaletnamesi ile yetki verilen Av. …’e tebliğ edilerek tebligat kanununa aykırı olarak yetkisiz bir vekile tebligat yapılmıştır.Tarafıma yenileme tensip zaptı ve duruşma günü usülüne uygun olarak tebliğ edilmeksizin yargılamaya devam edilerek hüküm tesisi usul ve yasaya ve adil yargılanma hakkına aykırı olmuştur. Yine bu kapsamda şahsım azilname tarihinden sonra dosyada UYAP sistemi üzerinden 27.10.2020 tarihinde vekil olarak eklenmiş olup bu tarihten gerekçeli karardan ve yapılmış olan duruşmadan bu tarih itibariyle haberdar oldum. Yukarıda açıklandığı üzere azilnamenin mahkemeye bildirildiği tarih olan 06.01.2020 tarihinden sonra yapılan işlemlerden tarafım usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğinden kararın kaldırılması..” gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :
Dava ;sigorta alacağına ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece yazılı yargılama usulüne tabi bir davanın ikiden fazla işlemsiz kalması nedeni ile açılmamış sayılmasına karar verilmiş ve davacı yanca istinaf edilmiştir.
Tüm dosya safahatı incelendiğinde ; davacının davayı açarken vekil olarak Av. … ve Av. … vekaleti ile açılmıştır.
Daha sonra 06/10/2016 tarihinde davacı ekili sıfatı ile Av. … vekaletname sunmuştur.
Dava dosyasında ilk işlemsiz kalma tarihi 1-10-2015 tarihli celse olup, 30/102015 tarihinde davacı asıl tarafından yenilenmiştir.
18/02/2016 tarihinde yani davacı asılın vekaleti alınmamışken ve davacı asıl tarafından dosya takip edilirken dosya ikinci kez işlemsiz bırakılmış ve yine aynı gün 18/02/2016 tarihinde yenileme dilekçesi verilmiştir. Bu işlemle birlikte artık davacı yanın davayı takipsiz bırakıp yenileme hakkı da sona ermiştir.
Davacı yan davacı vekili Av. …’nın 09/12/2019 tarihinde azletmiştir. Azil halinde zaten mahkemenin davacı asıla duruşma gün ve saatini bildirme yükümlülüğü bulunmamaktadır.
Bu arada 07/01/2020 tarihli celseye davacı katılmadığından ve artık davanın yenilenme imkanı kalmadığından açılmamış sayılmasına karar verilmesi hatalı bir usul işlemi değildir. Kaldı ki istinaf eden vekilin yeni vekaletnamesi davanın üçüncü kes takipsiz bırakıldığı 7.1.2020 tarihinden 1 ay sonra 4/02/2020 tarihindedir ve yeni vekil safahatın aksine 5 /2/2020 tarihinde yenileme dilekçesi vermiştir.
İncelenen dosyaya göre ; davacı vekilinin yeni vekaletname ibraz tarihinden 1 ay önce zaten dosyanın üçüncü kez işlemsiz bırakıldığı , artık yenime ihtimali olmadığı görülmekle ilk derece mahkemesi yerinde olup, davacı yanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK 355. Maddeye göre yapılan incelemede, mahkemenin görevli olduğu, kesin yetki kuralına tabi bir dava olmadığı, zorunlu arabuluculuk konusunda dava şartı eksikliğinin bulunmadığı, taraf ehliyetlerinde bir eksiklik bulunmadığı, taraf teşkilinin sağlandığı , tarafların teminat yükümlülüklerinin bulunmadığı, vekaletnamelerin dosyada olduğu, davada hukuki yarar bulunduğu, hak düşürücü süre uygulanmasını gerektirir bir uyuşmazlığın bulunmadığı, derdestlik veya kesin hüküm bulunmadığı ,harcın dava değerine ve niteliğine nazaran doğru hesaplandığı, gerekçeli karar ile hüküm fıkrası arasında çelişki bulunmadığı görülmüştür.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile
1 -Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE
2- İstinaf eden davacı yandan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınıp Hazineye GELİR YAZILMASINA
3- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA
4- İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine YER OLMADIĞINA
Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/01/2022 tarihinde ve oy birliğiyle karar verildi.