Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/857 E. 2023/537 K. 20.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 23/12/2020
DAVANIN KONUSU : Tazminat
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 20/03/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin, davalı bankanın … hesap nolu müşterisi olduğunu, kendisine bir adet hesap kartı tanımlandığını, müvekkilin rızası ve bilgisi dışında hesap kartı kullanılmak suretiyle hesabından, 11.05.2017 tarihinde arka arkaya 3.000,00.-TL, 22.000,00.-TL ve 20.000,00.-TL’lik para çekim işlemleri gerçekleştirildiğini, bu para çekim işlemlerini internet bankacılığı üzerinden fark eder etmez, aynı gün (11.05.2017 tarihinde) bankaya bu işlemlerin kendisi tarafından gerçekleştirilmediği, rızası dışında olduğunu hususunun bildirilerek parasının hesabına iadesini istediğini, davalı bankadan olumlu yanıt alınamadığını, parasının da hesabına iade edilmediğini, ayrıca, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, yürütülen soruşturma sonunda müvekkilinin hesap kartından para çekilen pos cihazının sahibinin … olduğunun tespit edilerek onun hakkında Antalya 27.Asliye Ceza Malıkemesi’nin … E. sayılı dosyasında kamu davası açıldığını, müvekkili firmanın hesap kartından paranın çekildiği pns cihazının …. tarafından …e (… Tekstil Paz Tic) verildiği, Pos cihazının tanımlı olduğu adresin “…. Mah … . Sok No:… … Esenler/tSTANBUL” olduğu, …., … ’ in kendine verilen pos cihazını kullanarak, müvekkilin hesap kartından, 11.05.2017 tarihinde arka arkaya, 3.000,00.-TL, 22.000,00.-TL ve 20.000,00.-TL çekim işlemi yaptığı ve bu çekim işlemlerinin şifresiz gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini, ….un savcılık aşamasındaki savunmasında, müvekkili firma yetkilisini tanımadığını, kendinin pos cihazının olmadığını, kesinlikle kimsenin kartından para çekmediğini ifade ettiğini, bankaların, müşterilerinin hesabındaki paraların güvenliğini sağlamakla ve bu hususta gerekli olan tüm tedbirleri almakla yükümlü olduklarını, bankaların bu konuda objektif sorumlulukları bulunduğunu, …’ın savcılık dosyasına vermiş olduğu cevaptan da anlaşılacağı üzere, bunca yüklü tutarların hesaplarından çekilirken şifre dahi istenmediğini, oysa bunca yüklü tutarların pos cihazından çekilmesi işleminde şifre kullanılmasının zorunlu olduğunu, “kısa mesajla” bildirimde bulunması gerekirken, bu yükümlülüğün de yerine getirilmediğini, arabuluculuk işlemlerinin olumsuz sonuçlandığını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, 42.000,00 TL’nin 11.05.2017 tarihinde itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkil Banka tarafından davacının söz konusu başvuru üzerine konunun araştırıldığını, davacının hesabından yapılan işlemlerin kendisi tarafından belirlenen ve sadece kendisi tarafından bilinebilecek olan şifre (PİN Kodu) girilerek gerçekleştirildiğini, kartın kopyalandığına dair herhangi bir bulguya rastlanmadığını, bu nedenle davacının itirazının olumsuz sonuçlandırıldığını, davacının dava konusu işlemlerden dava dilekçesinde kendisinin de belirttiği üzere işlemlerin gerçekleştiği tarih olan 11.05.2017 tarihinde haberdar olduğunu, Türk Borçlar Kanunun 72. maddesine göre davacının tazminat isteminin zamanaşımına uğradığını, talepte bulunulabilmesi için zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak İKİ YIL içerisinde talepte bulunması gerektiğini, oysaki davacı davaya konu işlemlerden 11.05.2017 tarihinde haberdar olunmasına rağmen, davanın 21.10.2019 tarihinde açıldığını, ayrıca söz konusu işlemlerin bizzat davacının kendisinin belirlediği ve sadece ve sadece kendisinin bilebileceği PIN kodu girilmek sureti ile gerçekleştirildiğinden ayrıca müşteriye mutlaka SMS atılması yönünde bir uygulama bulunmadığı gibi SMS atılmasını zorunlu kılan yasal bir gerekliliğin de mevcut olmadığını, kaldı ki davacı ile müvekkili banka arasında imzalanan 11.09.2006 tarihli Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesinin “Banka Kartlarının Kullanımı” başlıklı 22. Maddesinde yer alan “Banka kartını ve şifresini özenle muhafaza edeceğini, üçüncü kişilere vermeyeceğini ve Banka kartının ve/veya Şifresinin kullanılması suretiyle gerçekleştirilen işlemlerin kendisi tarafından yapılmış sayılacağını, aynı şekilde tüzel kişilere verilen Banka kartlarında da Banka kartı ve/veya Şifre kullanılması suretiyle yapılan işlemlerin yetkili kişiler tarafında yapılmış sayılacağını, kartın üçüncü kişiler tarafından kullanılması nedeniyle oluşan zarardan sorumlu olacağını…” kabul, beyan ve taahhüt ettiği yönündeki düzenleme de bu hususun sözleşmesel olarak ispatı niteliğinde olduğunu, öte yandan POS cihazı ile gerçekleştirilen işlemlerin İstanbul’da olduğu, davacının Antalya’da yaşadığı, Bankamatik kartının menkul niteliğinde olduğu, başka birisine teslim edilebileceği ve mutlaka hesap sahibi ile aynı ilde olmak zorunda olmadığı, bu kapsamda davacının Antalya’da bulunduğundan bahisle İstanbul’da işlem gerçekleştiremeyeceğinin ileri sürülüp sözde zararlardan müvekkili bankanın sorumlu tutulmasını anlayamadıklarını, kusursuz sorumluluk iddialarını da kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, “…taraflar arasında akdedilen 11.09.2006 tarihli Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesinin Ortak Hükümler Başlıklı 158.Maddesinde banka kayıtlarının kesin delil teşkil edeceğini ve bu maddenin bir delil sözleşmesi niteliğinde olduğu, tarafların kabul ettiği, bu nedenle davacının dayandığı belge, davalı banka tarafından verilmiş yazılı bir belge olmadığından delil olarak kabul edilmediği, dikkate alınmadığı, kart işlemlerine ilişkin LOG kayıtlarının, bir başka banka tarafından ne amaçla ve nasıl verildiği belli olmayan bir yazı ile yok sayılması, geçersiz kabul edilmesi mümkün görülmediği, dava ve usul ekonomisi gereği bu yönde yargılamanın genişletilmediği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; savcılık dosyasında davacının hesabından paranın … Banka ait post cihazından çekildiğini ve … Banktan gelen cevaba göre hesap kartı işleminin şifresiz yapıldığının belirtilmesine rağmen buna itibar edilmemesinin yerinde olmadığını, bu çelişki giderilmeden karar verildiğini, delillerin eksik toplandığını ve yanlış değerlendirildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, bankacılık işlemlerinden kaynaklanan zararın (haksız fiil) tahsili istemine istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun, 4 Aralık 2013 tarihli 28841 sayılı tebliğinde; 5 maddenin 3. fıkrasına göre; banka, kendi alanına giren konularda sahtecilik ve dolandırıcılık olaylarını önleyici çalışmalar yapmak, güvenlik önlemleri saptamak, ilgili taraflar arasında gerekli bilgi paylaşımının sağlandığından emin olacak şekilde mekanizmalar kurmak ve sağlanan bilgi paylaşımının etkinliğini takip etmekle yükümlüdür.
Bankalar birer güven ve itimat kurumları olduklarından kural olarak hafif kusurlarından da sorumludurlar. Bankalar, müşterilerinin kişisel bilgilerini korumakla mükelleftir. Bankaların, internet bankacılığında müşterilerinin güvenliğini sağlayacak güvenlik enstrümanlarını kullanması zorunludur. Kartın fiziki olarak ibraz edilmesinin mümkün olmadığı mesafeli işlemlerde ( mail order, telefon order, elektronik ticaret) “Kart numarası” , ” Kartın Vadesi” , ” Güvenlik Kodu” ‘ nun çeşitli şekillerde öğrenilmesi veya ele geçirilmesi ile bu bilgilerle mal ve hizmet satın alınabilmesi dolandırıcılığa ve suistimale açık bir kullanım şekli olduğundan, hem Kartlı Ödeme Sistemleri kuralları gereği hem de 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununa göre mal ve hizmet alımlarındaki zararlardan kart sahipleri sorumlu tutulamazlar.
Bankalar; faaliyet alanları, kuruluşları, yönetimleri, iç denetim sistemleri, finansal raporlamaları, öz sermayeleri, sermaye yeterlik oranları ve bağımsız denetimleri 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile düzenlenen güven kuruluşlarıdır. Bankaların hukuki sorumlulukları, başta TBK olmak üzere birden fazla mevzuatta düzenlenir. 6102 sayılı TTK uyarınca, tüm tacirlerin ticari işleriyle ilgili olarak basiretli bir tacir gibi davranmaları gerektiği düzenlenir. Bankalar, kamu nezdinde güven uyandıran kuruluşlar olarak kendi faaliyet alanlarının gerektirdiği ölçüde basiret ve özenle davranmalıdır. Kamu nezdinde oluşturulan bu güven bankaların işlemlerinde sıradan bir tacirden daha yüksek bir özen göstermelerini gerektirir. Güvenin korunması ilkesi, güvenen nezdinde bir güven unsurunun oluşmasına sebebiyet veren güvenilenin, yarattığı bu güvene uygun davranışlarda bulunması ve bunun sonuçlarına da katlanması anlamı taşır. Bankalar, yükümlülüklerini yerine getirirken objektif özen ile davranmak durumunda olup birer itimat kurumları olan bankalar, aldıkları mevduatları sahtecilere karşı özenle korumak zorundadırlar. Bu konuda objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlarından da sorumludurlar. Bankaların, sözleşmeden kaynaklanan veya bu kapsamda değerlendirilen borçlarını, hiç ya da gereği gibi yerine getirmemelerinin sonucu Borçlar Kanunu’nda genel hatlarıyla açıklanmıştır. Buna göre alacaklı hakkını kısmen veya tamamen alamamış ise borçlu olan taraf, kendisinde hiçbir kusur olmadığını ispat edemedikçe bundan dolayı doğan zararı karşılamak zorundadır. Bankaların, kendilerine güvenen müşterilerine, onların yakınları olan üçüncü kişilere ve bilgi almak ya da ilişki kurmak amacıyla kendilerine başvuran kişilere karşı koruyucu nitelikte bir özen borcu vardır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesine gelince; davacının vadesiz mevduat hesabından mail order sistemi kullanılmak suretiyle para çekildiği, her ne kadar mahkemece alınan bilirkişi raporunda, işlemde şifre kullanıldığı belirtilmesi nedeniyle mahkemece kart şifresinin 3. Kişilerin eline geçmesinden davacı sorumlu tutularak davanın reddine karar verilmiş ise de paranın çekildiği post makinesinin bağlı bulunduğu … Banktan savcılık dosyasına gönderilen yazı cevabında işlemde şifre kullanılmadığının belirtilmesi karşısında yukarıdaki açıklamalarda dikkate alınarak çelişkiyi giderir şekilde rapor alındıktan sonra hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasında usul ve yasaya uygunluk bulunmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle esastan kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/12/2020 Tarih ve … Esas … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırıldığından davacı vekilinin diğer istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
5-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar harcının ilk derece mahkemesince talebi halinde davacıya İADESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate ALINMASINA,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
8-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgiliye İADESİNE,
9-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a. maddesince kesin olarak karar verildi.20/03/2023