Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/848 E. 2023/457 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 02/02/2021
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 08/03/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalı tarafından müvekkili aleyhine 55.000,00 TL bedelli bir adet sahte senet düzenlenmek suretiyle senedin …. Bankası …. Şubesine verildiğini, müvekkili tarafından böyle bir senedin imzalanmadığını, bu durumun kriminal imza incelemesi sonucu anlaşılacağını, müvekkilinin davalı ile hiçbir alışverişi olmadığını, böyle bir borcunun da olmadığını, müvekkilinin henüz senedi görmediğini, bu konu ile ilgili Denizli C. Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulacağını, müvekkilinin çiftçilik yaparak geçimini sağladığını, işlerini yürütebilmek için de bankalardan ve tarım kredi kooperitiflerinden kredi kullandığını, müvekkilinin bankada böyle bir senedin olması ve senedin vadesi geldiğinde hakkında haksız icra takibi neticesinde kredi kullanamayacağını, sahte olarak müvekkilini borçlu gösteren davalı tarafın kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespit edilmesini, davalının haksız ve kötü niyetle senet düzenleyerek senedi …. Bankası … Şubesine vermesi nedeni ile senette yazılı miktar olan 55.000,00 TL’nin % 20’si üzerinden kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin uzun yıllardır Denizli …. ilçesinde tarım ürünleri ticareti yaptığını, …. Ziraat San. Tic. A.Ş.’nin Türkiye’de sözleşmeye dayalı bağımsız yardımcılar üzerinden satış yapmak yerine merkezden direkt üreticiye yani çiftçiye ulaşmak suretiyle ticaret yaptığını, yani; ilk olarak …. Ziraat San. Tic. A.Ş. şirket çalışanlarının sahada müşteri bulup merkeze bildirdiğini, merkezin de ilgili bölgede basiretli esnaflar ile iletişime geçip ilgili üreticinin ödeme gücü hakkında bilgi aldıktan sonra satışı gerçekleştirdiğini, satış esnasında davalı şirket faturayı ilgili tacir adına düzenleyip sevk adresi şerhi düştükten sonra düşülen şerhe de ilgili şirket çalışanının iletişime geçmiş olduğu üreticinin adı soyadı ve adresinin yer aldığını, ilgili siparişlerin bu sayede merkezden şirketin sorumluluğu içerisinde nakliye edilerek üreticiye teslim edildiğini, bu olay silsilesinde şirket çalışanı saha elemanı üreticiden çek veya bono keşide ettirip iş bu kıymetli evrakları bölgedeki ilgili tacire (müvekkil) teslim ettiğini, ilgili tacir ise davalı şirketin kurumsal yapısına olan güvene ve günümüz ekonomik zemininine binaen ayakta kalabilmek için rizikosu yüksek olsa dahi, kendisinin keşide ettiği çekleri davalı şirkete gönderir ve şirket çeklerini tahsil ettiğini, tacir ise ilgili kıymetli evrakları tahsil ederek kazanç sağladığını, … Ziraat San. Tic. A.Ş. çalışanı … ın müvekkiline, içlerinde davacı yanın da bulunduğu bonoları teslim ettiğini, müvekkilinin ticari hayatın olağan akışı içerisinde bonoları hemen ilgili bankaya takasa verdiğini, bir süre sonra …. Ziraat San. Tic. A.Ş. İlgili yetkililerinden çalışanları olan, …. adlı şahsın yapmış olduğu yasa dışı faaliyetlerini öğrendiğini, bunun üzerine müvekkilinin bir an önce ilgili bankaya giderek takasa bıraktığı tüm bonoları çekerek, teker teker hangisinin gerçek, hangisinin sahte olduğunun araştırmasını yaptığını, bu faaliyeti esnasında davacı yana da ulaşarak ilgili durum hakkında bilgi aldığını, davacının “herhangi bir mal almadığını ve bononun kendisi tarafından imzalanmadığını” müvekkiline ilettiğini, müvekkilinin yapmış olduğu araştırmalar neticesinde, …. aleyhinde 24/05/2018 tarihinde Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı’na …. soruşturma numarası ile birlikte suç duyurusunda bulunulduğunu, ayrıca sahte senetlere karşın avans/teminat olarak verdiği çeklere ilişkin de ilgili şirkete karşı 25/05/2018 tarihinde İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinde ….E. Sayılı menfi tespit davası açıldığını, müvekkilinin, yapmış olduğu araştırma neticesinde davacı dahil suç duyurusunda bahsi geçen hiçbir kimseye karşı hiçbir şekilde “alacaklı” sıfatına binaen hiçbir diyaloğa girmediğini, ilgili tüm bonoları vade tarihlerinden önce bankadan geri çektiğini, işbu dava dilekçesinin müvekkiline tebliğ tarihi ile ilgili sahte bonunun vade tarihi birlikte düşünüldüğünde ve ayrıca …. esaslı soruşturma dosyası incelendiğinde, müvekkilinin sözlü veya hukuki yollardan davacı yana karşı hiçbir hak ve alacak talep etmediğini, işbu davanın usulden ve esastan reddine, davanın açılmasına müvekkilinin sebebiyet vermemiş olması çerçevesinde yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “…dava konusu senet üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık olmadığı, dava konusu senet üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığı davalı tarafın da kabulünde olduğu” gerekçesiyle senet üzerinde imza incelemesi yaptırılmasına usul ekonomisi gereği gerek görülmediğini, davacı tarafın imzasını taşımayan senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Yasal koşulları oluşmadığından bahisle kötü niyet tazminatı talebinin reddedildiğini, yargılama giderleri açısından ise dava konusu senedin banka şubesine verilmiş olması ve davalı tarafından geri istendiği tarihin dava tarihi ile aynı tarih olması sebebi ile davacı tarafından bilinemeyeceğinden bahisle davalı tarafın davanın açılmasına sebebiyet verdiği kanaati ile davalı aleyhine yargılama giderlerine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; senetle ilgili davacıdan herhangi bir talepte bulunmadıklarını, senedi icraya koymadıklarını, davacının hukuki yararı bulunmadığını, aleyhe vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir edilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, icra takibinden önce açılmış menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 3.765,58 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 939,27 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.826,31 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.08/03/2023