Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/829 E. 2023/322 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 21/09/2020
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 23/02/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili banka ile davalı arasında 16/02/2011 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye istinaden kullandırılan kredinin ödenmemesi üzerine 14/02/2019 tarihli …. yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderildiğini, yine ödeme olmayınca alacağın tahsili için Antalya 7. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile yasal takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, arabuluculuk görüşmesinde anlaşma sağlanamadığını, haksız itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesini arz ve talep etmiştir.
Mahkemece, davacı banka ile dava dışı borçlu …. Ltd. Şti. arasında 16/02/2011 tarihinde 125.000,00.-TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, dava dışı …. ve davalının müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi 125.000,00.-TL kefalet limitiyle imzaladığını, dava dışı şirketin kredi borcunu vadesinde ödememesi üzerine davacı bankanın kredi hesabını 14/02/2019 tarihinde kat ederek asıl borçlu ve kefillere kat ihtarnamesi gönderdiğini, ihtarnamenin davalı kefile 18/02/2019 tarihinde tebliğ iade edildiğini, ancak sözleşmenin 48.2-3 maddeleri uyarınca yapılan tebligatın geçerli olduğunu, borcun ödenmediğinden bahisle dava dışı borçlu, kefil ve davalı kefil hakkında Antalya 7. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itirazı ile takibin durduğunu ve davacı banka tarafından itirazın iptali için eldeki davanın açıldığını, davalı kefil her ne kadar Genel Kredi Sözleşmesinin 13. sayfasındaki imzanın kendisine ait olduğunu, ancak sözleşmenin 1. sayfasındaki imzanın kendisine ait olmadığını, kefalet miktarının sonradan doldurulduğunu bu nedenle kefaletinin geçerli olmadığını, şirket payını devretmesi ve kefaletin kaldırılmasına yönelik davacıya gönderilen ihtarname nedeniyle borçtan sorumlu olmadığını ileri sürmüş ise de, davalının kefil sıfatı ile imzalamış olduğu sözleşme 6098 Sayılı TBK’nın yürürlük tarihi olan 01/07/2012 tarihinden önce aktedilmiş olup somut davada sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunun kefalete ilişkin hükümlerinin uygulanmasının gerektiğini, anılan kanunun 484/1 maddesi uyarınca kefaletin yazılı şekilde yapılması ve sorumlu olduğu miktarın belirli olması geçerlilik şartı olarak tanımlanmış olup, kefilin sorumlu olduğu miktarın ve kefalet türünün kendi eli ürünü olması şartı geçerlilik şartı olarak düzenlenmediğini, imzanın kendisine ait olduğunu belirttiği Genel Kredi Sözleşmesinin 13. sayfasında kredi limitinin yazılı olduğunu, bu şekilde borç miktarının belli olduğu, davalının kefaletinin şirket ortaklığına bağlı bir kefalet olmayıp kendi adına kişisel kefalet olup, şirket ortaklığından ayrılmasının kefaletin sona ermesi sonucunu doğurmayacağını, kredi sözleşmeleri karşılıklı taahhütleri içerdiğinden akdin diğer tarafınca açıkça kabul edilmedikçe kefilin tek yanlı olarak bildirdiği irade beyanı ile kefaletten vazgeçemeyeceğini, davacı bankanın açıkça kabulünün bulunmadığını bu nedenle irade beyanının hukuki sonuç doğurmamayacağının anlaşıldığından bahisle davalının bu yöndeki savunmalarına itibar edilmdiğini, (Benzer şekilde Kapatılan Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 04/12/2018 tarih, 2017/4303 Esas, 2018/6291 Karar, 17/04/2017 tarih, 2016/7473 Esas, 2017/3073 Karar, 11/10/2012 tarih, 2012/9018 Esas, 2012/14916 Karar sayılı ilamları) taraflar arasındaki sözleşme ve yasaya uygun şekilde hazırlanan, denetime elverişli bilirkişi raporuna göre; davacı bankanın takip tarihi itibari ile 15.338,13.-TL asıl alacak, işlemiş faiz ve BSMV yönünden icra takibindeki davacı bankanın talebi ile bağlı kalınarak 348,73.-TL işlemiş faiz, 17,46.-TL BSMV, 99,76.-TL pos alacağı olmak üzere toplam 15.804,08.-TL alacaklı olduğundan bahisle davanın kısmen kabulüne, haksız itiraz edilen alacak likit olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davacının salt alacağını kanıtlayamamış olması, kötüniyetini göstermeyeceği gibi takipte kötüniyetli olduğuna dair bir delilin de bulunmadığı gözetilerek reddedilen miktar yönünden kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kefaletin geçerlilik şartlarının oluşmadığını, imza incelemesi yapılmadığını, kararın bu nedenle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, dava dışı borçlu ….. Ltd. Şti. İle davacı banka arasında imzalanan 16/02/2011 tarihli Genel Kredi sözleşmesine davalı müştereken ve müteselsilen kefil olduğu borcun ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 1.079,58 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 314,32 TL harcın mahsubu ile bakiye 765,26 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.23/02/2023