Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/791 E. 2023/1703 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 03/11/2020
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 25/10/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davacı aleyhine …. A.Ş … Şubesine ait …. seri sayılı 30/12/2014 keşide tarihli 27.300,00.-TL tutarlı çeke istinaden Antalya 5. İcra Müdürlüğü’nün …. E. sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığını, takibin …. A.Ş. tarafından başlatılıp daha sonra alacağın davalı …Ş.’ye temlik edildiğini, çekin arkasında ciro zincirin de davacının adı ve imzasının da bulunduğunu, çek üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, davacının Antalya 1. İcra Hukuk Mahkemesinin …. E. sayılı dosyası ile borca itiraz ettiğini davanın reddedildiğini ve istinaf aşamasında olduğunu, müvekkilinin çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin müvekkili yönünden iptaline, %100′ den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ilgili icra dosyasındaki alacağın konusunu oluşturan çekte davacı borçlunun imzasının ve cirosunun bulunduğunu, henüz ödeme emrinin davacıya tebliğ edilmediğinden öncelikle ödeme emrinin borçluya tebliğini, bilirkişi marifetiyle imza incelemesi yaptırılmasını, davanın müvekkili yönünden reddini talep etmiştir.
Mahkemece, “… davacının davalının temlik aldığı Antalya 5. İcra Dairesinin …. E. Sayılı dosyası ile takibe konu edilen çekteki ciro imzasının kendisine ait olmadığı iddiasıyla eldeki menfi tespit davasını ikame ettiği, davacının keşide tarihine yakın tarihlerdeki imzalarını içerir resmi kurumlarda atılmış imza örneklerinin dosyaya kazandırılarak alınan bilirkişi raporuna göre çekteki davacı adıyla atılan ciro imzasının davacının eli ürünü olmadığı gibi adı geçen kişinin davacı olduğunu gösterir TC kimlik no. Vb bir göstergenin de bulunmadığı, her ne kadar davalı vekili davacının …. ve …. da ıslak imza örneklerinin bulunduğunu belirterek bunların getirtilip yeniden rapor aldırılmasını talep etmiş ise de ilgili bankalara yazılan müzekkere cevaplarında davacının imza örneklerinin bulunmadığını belirttikleri, mahkememizce toplanan imza örneklerinin de gerek sayı gerekse tarih bakımından yeterli olduğu, çekteki imzanın inkarını da içeren sahtecilik definin, mutlak def’ilerden olup hekese karşı ileri sürülebileceği, bu nedenle davacının çekteki imzanın kendisine ait olmadığını davalı hamile karşı ileri sürmesinde hamilin iyi niyetli olduğu iddiasının da dinlenemeyeceği, davacının imzanın kendisine ait olmadığını ispat etmekle davanın sübuta erdiğinden kabulü gerektiği ancak davalının takibinde kötü niyetli olduğu sabit olmadığından davacının icra tazminatı talebinin reddi gerektiği kanaatine varılmış …” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; alacağı temlik aldıkları …. A.Ş’ye yazılan müzekkerede davacıya ait ödenmiş çeklerin bulunup bulunmadığının araştırılmasının istendiğini, ancak bankaca verilen cevapta herhangi bir bankacılık işlemi bulunmadığı şeklinde cevap verildiğini, davacı tarafın çeklerine ilişkin herhangi bir yanıt alınamadığını, mahkemenin bir an önce karar verme saiki ile delillerin eksik toplanması sonucunda eksik inceleme karar verdiğini, dava konusu icra takibi dayanağı çek üzerindeki imzanın davacıya ait olup olmadığı hususunda incelemenin de son derece eksik ve yetersiz olduğunu, imza incelemesi için tek bir rapor alındığını, ayrıca raporda davacının kendi içerisinde birbirine kısmen benzeyen imzaları seçilerek inceleme yapıldığını, inceleme kısmında maddeler halinde hangi yönlerden farklılıklar görüldüğünün belirtilmesine rağmen bu farklıların neler olduğunun yazılmadığını, mevcut raporun Yargıtay içtihatlarına ve denetimine uygun olmadığını, İstanbul, Ankara yada İzmir Adli Tıp Kurumlarından birinden rapor aldırılmasını talep etmelerine rağmen mahkemece bu taleplerinin reddedilip eksik inceleme ve toplanmayan deliller ile hüküm kurulduğunu, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, davacının çeki keşide tarihi öncesi 21/08/2014 tarihli araç satış sözleşmesi ve aynı tarihli araç tesciline ilişkin belgedeki mukayeseye esas imza asılları getirtilerek grafoloji ve sahtecilik uzmanı tarafından düzenlenen bilirkişi raporunun bulunduğu, raporda imzaların tersim tarzı, el hareketlerinin yapılışı ve kaligrafik-itiyadi özellikler yönünden farklılık bulunduğunun belirtilip bu farklılıklara ilişkin fotoğraflar ve ok işareti ile farklıkların gösterildiği, davalının talebi üzerine bankalara yazılan müzekkerelere olumsuz cevaplar verildiği, konusunda uzman bilirkişinin raporuna karşı yeniden bilirkişi raporu aldırılmasını gerektirecek teknik bir eksiliğe dair somut veri, bilgi ve belgeye dayalı bir itirazın olmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 2.199,17 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 490,49 TL harcın mahsubu ile bakiye ‭1.708,68‬ TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.25/10/2023