Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/738 E. 2023/614 K. 24.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 10/11/2020
DAVANIN KONUSU : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 24/03/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkil bankanın, davalı aleyhine 3. İcra Müdürlüğü’nün … esas nolu dosyasından icra takibi başlattığını, davalı ile müvekkil firma arasında imzalanmış ticari müşteri sözleşmeleri ve genel kredi sözleşmelerinin mevcut olduğunu, ekli evraklardan anlaşılacağı üzere davalı …’ın müşterek borçlu müteselsil kefil okarak bu sözleşmeleri imzaladığının açık olduğunu, ilgili hesap tablosun ve sözleşmelerin incelendiğinde müvekkil bankanın davalı borçludan olan alacağının açık olarak görüleceğini, davalı borçlunun asıl alacağı, faizine ve tüm ferilerine itiraz ettiğini, borçlunun itirazlarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, borçlunun borcunu ödemeyerek kötü niyetle hareket ettiğini, tarafların imzaladıkları genel kredi sözleşmesinin ticari müşteri sözleşmesi ve eklerine göre de borca uygulanacak faizin belirlendiğini, dolayısıyla borçlunun zorlama olarak borcun faizine yaptığı itirazın haksız olduğunu belirterek Antalya 3. İcra Müdürlüğü’nün … Esas nolu dosyasına yapmış olduğu haksız itirazın iptaline, takibin devamına ve toplam alacak üzerinden %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrarlamıştır.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış olup, davalı taraf davaya süresinde yanıt vermemiş sonradan sundukları beyan dilekçesinde özetle; davacı vekilinin, dava dilekçesindeki iddiaların gerçekleri yansıtmadığını, taleplerinin de yasal dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin yan genel işlem şartı niteliğinde her sayfaya imza atmak koşulu ile borçlu kılınmaya çalışıldığını, bankanın bu eyleminin hukuka aykırı ve TBK uyarınca geçersiz olduğunu, öte yandan, davacı tarafın talep ettiği alacak kalemleri ile temerrüt faizi de kabul edilebilir nitelikte olmadığını, söz konusu faizin usul ve yasaya aykırı fahiş ve orantısız olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu … şirketi arasında düzenlenen 17/12/2014, 10/12/2012 ve 28/11/2014 tarihli sırasıyla 150.000,00-TL, 250.000,00-TL, 500.000,00-TL limitli genel kredi sözleşmesinin davalı tarafça aynı limitler dahilinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı, sözleşmenin ve kefaletin TBK’nın 582, 583 ve 584. maddelere uygun olarak düzenlendiği, ödemelerde temerrüde düşülmesi üzerine davacı bankanın alacağı kat ederek noter yoluyla asıl borçlu ve aralarında davalının da bulunduğu kefillere ihtarname gönderdiği, ihtarnamenin davalıya 03/09/2018 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede verilen bir günlük sürenin geçmesi sonrasında 05/09/2018 tarihi itibariyle davalının temerrüde düştüğü, takip konusu nakdi alacağın taksitli kredi alacağı ile kredili mevduat hesabından ve kredi kartından kaynaklandığı, sözleşmenin 11/b maddesine göre temerrüt faiz oranının tespitinde müşterinin TL kredilerine uygulanan kredi faiz oranlarından en yüksek olanının %50 fazlasının dikkate alınacağı, bankanın krediye uyguladığı en yüksek akdi faiz oranının %15,24 olup, bunun %50 ilave edilmiş halinin %22,86 olduğu, kredili mevduat hesabı ve kredi kartı yönünden T.C Merkez Bankasının 25.05.2013 tarih 35 sayılı genel duyurusu ile 27.05.2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kredili mevduat hesaplarında ve 12.07.2013 tarihli 6495 Sayılı yasada yapılan düzenleme ile kurumsal nitelikteki ticari kartları kredilerinde istisnaya gidilerek bankaların serbestliklerinin sınırlandığı, 2016/1 sayılı tebliğin buna göre değiştirilerek kredi mevduat hesapları ile kurumsal kredi kartları faizleri için 5464 Sayılı yasanın 26 maddesi uyarınca … tarafından kredi kartları için azami akdi ve temerrüt faiz oranlarının belirlendiği, bilirkişinin bu tebliğe uygun olarak takip tarihinde geçerli akdi ve temerrüt faiz oranlarını dikkate alarak hesaplama yaptığı, bankanın da tebliğe uygun olarak takip tarihinde geçerli % 30.24 oranındaki temerrüt faizinin uygulanmasını talep ettiği ve değişen oranlarda faiz talep etmediğinden bu oranla kendisini sınırlı kıldığı, gayri nakit depo alacağı talebi yönünden kefillerin çek depo talebinden sorumlu olacaklarına ilişkin sözleşmede açık bir düzenleme olmadığından davalı kefilin sorumlu tutulamayacağı, davacı vekili rapora itirazında böyle bir hükmün bulunduğunu belirtmiş ise de rapora itiraz dilekçesinde belirttiği sözleşme hükmünün nakde dönüşen çek bedellerinin kefillerden istenebileceğine dair düzenleme olup, somut olayda çek bedelleri nakde dönüşmediğinden ki bu yüzden depo talep edildiğinden ilgili düzenlemenin somut olaya uygulanamayacağı bilirkişi raporunun bu tespitler ışığında yaptığı hesaplamaların denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olması sebebiyle dikkate alınması gerektiği somut ve kanaatine varılarak bilirkişi raporu doğrultusunda takipte istenen tutarlar dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne, borçlu itirazında haksız olduğundan ve alacak likit olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda akdi ve temerrüt faiz oranlarının hatalı olduğunu, kat tarihi itibariyle temerrütün gerçekleştiğini, kefilin çek depo bedelinden sorumlu olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.24/03/2023