Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/630 E. 2023/349 K. 27.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 02/02/2021
KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 27/02/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin emlakçılık işi yapan … isimli şahsın tavsiyesi üzerine ev alabilmek için kredi çektiğini, kredi borcunu ödeyememesi üzerine … tarafından borcun 20.090,00-TL olarak …. Bankası … Şubesine yatırıldığını, bunun karşılığında müvekkilinden 26.000,00-TL bedelli açık senet alındığını, müvekkilinin bu borcu ödeyebilmek için ….. Bankası’ndan 26.000,00-TL miktarlı kredi çektiğini, kredinin çekilmesinden bir gün sonra 26.000,00-TL’lık borcun …’ın ortağı ve icra takip alacaklısı …’ın kocası …’a elden ödendiğini, bu ödeme karşılığında … tarafından müvekkiline bu borçla ilgili olarak herhangi bir borç kalmadığına dair belge verildiğini ,ancak müvekkilinin …’a verdiği açık senedin iade edilmediğini, davalı ile müvekkili arasında hiçbir ticari satış olmadığını, ticari ilişkinin de bulunmadığını, davalı tarafından bu senede dayalı olarak müvekkili aleyhinde Denizli 3. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla takibe geçildiğini, müvekkilinin davalıyı tanımadığını, aralarında hiç bir ticari satışın ve borcun dayanağının bulunmadığını belirterek Denizli 3.İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinin iptaline, davalının haksız ve kötü niyetli takip başlatması nedeniyle takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu senedin kambiyo vasfında olması nedeniyle taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde TTK’nun 4. maddesi uyarınca görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddi gerektiğini usuli itiraz olarak ileri sürmüş, esasla ilgili olarak ise, davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, kambiyo senedi olan bononun herhangi bir illete bağlı olmadığını, davacının davasını yazılı delille ispatlaması gerektiğini, senede karşı senetle ispat kuralı gereği haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, “… 6102 Sayılı TTK’nun 680.maddesi uyarınca açığa senet düzenlenmesi mümkün olup, davacı taraf da senet üzerindeki imzasını inkar etmemektedir. Önemli olan senedin boş olarak verilmesi değil, anlaşmaya aykırı doldurulduğunun kanıtlanmasıdır. (benzer nitelikte Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 11.10.2016 tarihli 2016/4281-13264 sayılı ilamı) Somut olayda da davacı tarafın senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu yönündeki iddiasını yazılı delille ispatlaması gerekir. Somut olayda bu hususta yazılı delil sunulamamıştır. Davacı tarafın yemin delililine dayandığı görüldüğünden karşı tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış olup, davacı vekili tarafından yemin metni ibraz edilmiş, bu metin meşruhatlı davetiye ile davalı asile mahkememizce tebliğ edilmiş, davalı asil duruşmada yemin edası için hazır bulunmuş olup, davacı vekili duruşmadan bir gün önceki tarihli dilekçesinde yemin teklifinden vazgeçtiklerini bildirmiştir. Buna göre davacı tarafın kesin delille ispatı gereken iddiasını ispatlayamadığı kanaati ile davanın reddine …” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından, davalıya kesinlikle icra takibine konu miktarda senet verilmediğini, senedin zorunlu unsurlarından olan düzenleme yerinin bulunmadığını, HMK’nın 202. Maddesinin 1.fıkrasında ”Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir.” hükmü yer almakta olup söz konusu olaydaki belgenin bu niteliği taşıdığını, dava konusu senetin imza tarihi ve müvekkilinin ismi yazılan kısım ile diğer kısımlarının farklı kişilerce doldurulduğunu, farklı zamanlarda yazıldığının belli olduğu halde yazı yaşı ve yazı karakteri konusunda yerel mahkemece Adli Tıp incelemesi yapılmadığını, rapor alınmadığını, müvekkili tarafından, hayatında hiç tanımadığı ve görmediği davalıya kesinlikle icra takibine konu miktarda senet verilmediğini, alacaklı ile müvekkili arasında hiç bir ticari ilişki bulunmadığını, yerel mahkemece tanıklarının dinletilmesi ve kamera kayıtları gibi delillerinin reddedildiğini, davalı taraf yemin eda etmeye hazır olduğunu bildirmeden yemin teklifinden vazgeçtiklerini istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, dava konusu bonoda keşidecinin isminden sonra düzenleme yerinin yazılı olduğu zorunlu unsurların bulunduğu, davacının bononun ödenmesi iddiasına ilişkin dosyaya sunduğu belgede bonoya ilişkin bir atfın bulunmadığı, davalı tarafçada bu hususun kabul edilmediği, ceza soruşturmasının kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar ile sona erdiği hususları birlikte değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.27/02/2023

….