Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/607 E. 2023/1611 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 12/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

ASIL DOSYADA
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 02/10/2019
BİRLEŞEN DOSYADA
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 02/10/2019
DAVANIN KONUSU : Tazminat
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 12/10/2023

İlk derece mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kurumca su sayacı okuma, bağlama, kesim, kontrol ve buna bağlı hizmetlerden oluşan muhtelif saha işlerinin yaptırılmasının hizmet alım işinin davalıya ihale edilmesi neticesinde ihaleyi alan davalı şirketin işçileri eliyle ihale konusu hizmetin yapıldığını, ancak davalı şirkette çalıştığını beyan eden dava dışı işçi … tarafından müvekkili ve davalıya karşı Antalya 4. İş Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı dosyası ile açılan davada mahkemece davanın kabulüne karar verilerek işçi ücret ve alacaklarının ödenmesine hükmedilmiş olduğunu, mahkeme kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulduğunu, başvurunun reddine kesin olarak karar verildiğini, söz konusu mahkeme ilamında belirtilen alacakların Antalya 3. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında ilamlı icra takibi yapılarak 2.827,07 TL ile yine Antalya 14. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibi neticesinde toplam 15.724,90 TL’nin müvekkili tarafından dava dışı işçiye ödendiğini, yargılama gideri olarak hükmedilen 700,80 TL’nin de müvekkili tarafından Hazine’ye ödendiğini, bu yapılan ödemelerin mahkemenin kararında belirtilen müştereken ve müteselsilen ödenmesi kararının neticesinde yapılmış olduğundan bu ödenen miktarlardan davalı şirketin sorumlu olduğunu, davalıyla yapılan sözleşmelerde yüklenici firmanın sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumluluklarının düzenlendiğini, Hizmet Alımı Genel Şartnamesi kapsamında da yasa gereğince işçilik hak ve alacaklarından tüm sorumluluğun yüklenicide olduğunun belirtildiğini beyan ederek fazlaya ilişkin her türlü dava, hak ve alacakları saklı kalmak üzere Antalya 4. İş Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı kararı gereğince mahkeme hükmünde müşterek ve müteselsilen ödenmesine hükmedilen 700,80 TL harcın ödeme tarihinden itibaren mahkeme kararı gereğince ödenen 2.827,07 TL ve 15.724,90 TL’nin de müştereken ve müteselsilen müvekkili tarafından yapılan ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kurumca su sayacı okuma, bağlama, kesim, kontrol ve buna bağlı hizmetlerden oluşan muhtelif saha işlerinin yaptırılması hizmet alım işinin … Tur. Ve İnş. Ltd Şti’ne ihale yoluyla verildiğini, … Şti işçileri eliyle ihale konusu hizmet yapıldığını, ancak davalı şirketlerde çalıştığını beyan eden dava dışı işçi … tarafından müvekkili kurum ve … Şti’ne karşı Antalya 4. İş Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı dosyası ile açılan dava sonucunda davanın kabulü ile işçi ücret ve alacaklarının ödenmesine hükmedildiğini, kararı istinaf ettiklerini, kararın usul ve yasaya uygun bulunduğundan, istinaf taleplerinin kesin olarak reddedildiğini, ilama dayalı alacağın Antalya 3. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında ilamlı icra takibi yapılarak 2.827,07 TL ile yine Antalya 14. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile yapılan icra takibi neticesinde 15.724,90TL’nin müvekkili kurum tarafından dava dışı işçiye, 700,80 TL’nin Hazine’ye ödendiğini, bu ödemelerin mahkeme kararında ”müştereken ve müteselsilen ödenmesine” denildiğinden ödendiğini, ödenen miktarlardan davalı şirketlerin sorumlu olduğunu, müvekkili kurumun yapmış olduğu ihale işlemleri neticesinde ihale bedellerini ihaleyi alan davalı şirkete ödediğini, müvekkili kurumun dava dışı işçiye herhangi bir borcu bulunmadığından, takibe konulan ve takipte kesinleşen işlemiş icra faiz ve masrafları ile birlikte ödenen 19.252,77 TL’nin 11.577,04 TL’sinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan rücuen tahsiline karar verilmesini, dosyanın konusu ve tarafları aynı olan Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dışı işçinin 2011 yılından beri kesintisiz olarak çeşitli işverenlere bağlı olarak …’ta çalıştığının sabit olduğunu, dava dışı işçinin davacı kurum ile imzalanan ihale sözleşmesine istinaden yine davacı … tarafından müvekkili şirkete işe alınacak personel listesi verilmek suretiyle ve belirli hizmet sözleşmesiyle müvekkili …’ta işe başladığını, ihale süresi sona erdiğinde de dava dışı işçinin müvekkili … şirketinden çıkışının yapıldığını, kamu kurum ve kuruluşlarındaki bu tür ihalelerde işçi çalıştırmanın tamamen bu sistemle olduğunu, müvekkilinin kendi istediği elemanlarla çalışma şansının olmadığını, bu nedenle işçi alacaklarından da esasen asıl işveren olan davacı kurumun sorumlu olduğunu, bu nedenle davacının işçi alacaklarına ilişkin olarak Antalya 4. İş Mahkemesi davalısı müvekkili …’a rücu hakkının bulunmadığını, su sayaçlarının okunması ve endeks bilgilerinin kaydedilmesi bu bağlamda asıl işin bir parçası olup davacı tarafça yerine getirilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin dava dışı işçiye karşı kıdem tazminatı ve sair işçilik alacakları bakımından bir sorumluluğunun da bulunmadığını, yeni yasal düzenleme gereği de dava dışı işçinin kıdem tazminatının ödenmesinde sorumluluğun tamamen davacı asıl işveren …’a ait olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşme ile idari şartname hükümlerinde çalışanların sözleşmelerinin sona ermesinde davacı kurum tarafından ödenmek zorunda kalınan işçilik alacağını yüklenicilere rücu edebileceği veya yüklenicilerin sorumlu olacağına dair bir hüküm de bulunmadığını, yine söz konusu alacak nedeniyle oluşabilecek ödemelere ilişkin olarak davacı tarafından hizmet alım sözleşmesi kapsamında yükleniciye yapılmış bir ödeme de bulunmadığını, bu durumda sorumluluğun 6098 sayılı TBK’nın 167. maddesi ve devamı hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğini, genel hükümler kapsamında düşünülecek olursa davacı kurumun dava dışı işçiye yapmış olduğu ödemenin ancak ancak yarısını rücu edebileceğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosyada davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı … dışındakilerin iş mahkemesi dosyasında taraf olarak yer almadığını, husumet yöneltilmeyeceğini, dava dışı işçinin 2011 yılından beri …’ta çalıştığını, çalıştırılacak personelin davacı kurum tarafından belirlendiğini, davacının rücu hakkının bulunmadığını, kıdem tazminatı ödenmesinde sorumluluğun davacıda olduğunu, sorumluluğun olduğunun kabulü halinde dahi asıl işverenin kendi payı oranında sorumluluğun devam ettiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; dava dışı …’in kıdem tazminatı, izin ücreti, fazla mesai, genel tatil ve hafta tatili ücreti alacağına konu ödediği işçilik haklarından doğan bedelden, davalı şirketlerin dava dışı işçiyi çalıştırdığı dönemle sınırlı, ihbar tazminatının tamamından ise iş akdini fesheden son alt işveren olan davalı şirketin sorumlu olacağı ve işçilik alacağı davası neticesinde davacının ödediği yargılama ve icra giderleri, faiz ve vekalet ücreti açısından da davalılar aleyhine hükmedilecek işçilik alacağı miktarına göre bir oranlama yapılarak hesaplanması gerektiğinden hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda davalıların sorumlu olduğu dönemlere ve alacak kalemleri yönünden yukarıda belirtilen hesaplamalar yapılarak asıl davada davanın kısmen kabulüne, birleşen dosya yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı ve davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili kurumun sorumluluğunun ihale dokümanı gereğince hakedişi yani ihale bedelini ödemek olduğunu, davalı şirketlerin sorumluluğunun ihale konusu işi yerine getirmek olduğunu, müvekkili kurumun ihale bedelinin ödenmesinden başka bir sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin üzerine düşen davalıların hakedişini ihale dokümanı gereğince davalılara ödediğini beyan ederek kararın müvekkili aleyhine olan kısmının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili şirketler arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin olmadığını, işçilik alacaklarından bizzat ve münferiden davacı kurumun sorumlu olduğunu, müvekkillerine rücu edilemeyeceğini, husumet ve muvazaa iddialarının incelenmeden verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dışı işçinin başından beri …’ın işçisi olduğunu, işçinin kıdem tazminatı alacağından ve işçilik alacaklarından başından beri işçinin esas işvereni olan davacı belediyenin sorumlu olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkillerinin sorumluluğunun ancak işçiyi çalıştırdığı süre ve kendi dönemine isabet eden ücret ile sınırlı olduğunu, alt işverene rücu imkanı bulunduğu kabul edilse dahi davacı asıl işverenin kendi payı oranında %50 sorumluluğunun devam ettiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, dava dışı işçiye ödenen kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla mesai, yıllık izin ücretlerinin rücuen tahsili istemine ilişkin alacak davasıdır.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Birleşen davada davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de; 02/02/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı yasanın 41. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu 6100 sayılı HMK’nın 341/2. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 2019 yılı için 4.400,00 TL olup; istinafa konu karar 02/10/2019 tarihinde verildiğinden her bir davalı aleyhine hüküm altına alınan miktar verildiği tarih itibariyle kesin niteliktedir. Birleşen davada davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kesin nitelikte bir karara yönelik olup olmadığını denetleme görevi öncelikli olarak ilk derece mahkemesine ait ise de; mahkemenin bu hususu gözetmeden dosyayı Dairemize gönderdiği ancak 01.06.1990 tarih ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Dairemizce de bu konuda karar verilebileceği gözetilmekle birleşen davada davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 341/2, 352/1-b hükmü uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Asıl davada davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvuruları yönünden yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 359/3 maddesi uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK’nın 355/1 maddesi gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, taraflar arasındaki sözleşme ve eki olan Hizmet Alımı Genel Şartnamesi hükümleri gereğince asıl davada davalının çalıştırdığı işçinin işçilik alacaklarından sorumlu olduğunun belirlenmesine, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaya mahkemece itibar edilerek karar verilmesinin usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına ve asıl davada davacı aleyhine reddedilen kısmın birleşen davada davalılar aleyhine kabul edilmesi karşısında asıl davada davacı ve davalı vekillerinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl davada davacı vekili ile davalı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Birleşen davada davalılar vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun HMK’nın 341/2, 352/1-b maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
3-Asıl dava yönünden 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 524,32 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 132,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 392,32 TL istinaf karar harcının asıl davada davalı taraftan tahsili ile Hazine’ye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
4- Asıl dava yönünden 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 269,85 TL maktu istinaf karar harcının peşin olarak yatırılan 328,79 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 58,94 TL harcın asıl davada davacı tarafa iadesine,
5-Birleşen davada davalılar tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davalılara iadesine,
6-Tarafların istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama masraflarının kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
7-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
8-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
9-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.12/10/2023