Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 06/11/2020
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 16/06/2023
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; davacı bankanın … Şubesi ile davalı … …. Şirketi arasında 19.02.2018 tarihli kredi genel sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmeye istinaden adı geçen şirkete KGF destekti ticari kredi kullandırıldığını, diğer davalı borçlular … ve …’un kredi genel sözleşmesini müteselsil kefil sıfatı ile imzalayarak kefalet limiti kapsamında borcun tamamından sorumlu olduklarını, kredinin ödenmemesi üzerine kredinin kat edilerek Beşiktaş 26. Noterliğinin 18.02.2019 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamenin davalılara keşide edildiğini, ihtarnameye rağmen ödenmemesi üzerine Antalya 11. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, icra takibine davalıların vekili aracılığıyla 08.04.2019 tarihli itiraz dilekçesi ile yetkiye, borca, borcun sebebine, fer’ilerine, faize ve faiz oranına itiraz edildiğini, itiraz nedeniyle takibin durduğunu, davalıların icra takibine yaptıkları itirazlarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, hukuken geçerli bir kredi sözleşmesi nedeniyle davacı bankanın alacaklı bulunduğunu, imzalanan sözleşmeye ait müşteri kabul beyanı ve kefil kabul beyanı da davalılar tarafından kabul edildiğini ve imzalandığını, tacir olan asıl borçlu şirket ile yapılan sözleşmede uyuşmazlıkların çözümünde yetkili icra dairesi ve mahkemeler belirlendiğini, Antalya icra daireleri ve mahkemelerinin yetkili olduğunu, kredi genel sözleşmesinde davalılar … ve … ‘un müteselsil kefil sıfatıyla kendi el yazıları ile adı, soyadı, adresi, iletişim bilgileri, kefalet limiti, kefaletin türü ve imzalarının mevcut olduğunu, geçerli bir kefalet için yasanın aradığı tüm şartlar yerine getirildiğini belirterek hesap kat ihtarı ile muaccel olan davacı banka alacağının tahsili amacıyla başlatılan Antalya 11. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibine davalıların yaptığı haksız itirazın iptaline, takibin devamına, haksız ve dayanağı olmayan itirazları ile takibi uzatma amacıyla kötüniyetli davranan davalıların % 20 oranında icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrarlamıştır.
Davalılar vekili; davalılar yönünden yetki itirazında bulunduklarını, davalı şirketin adresinin Kumluca, davalılardan …’un adresi Finike, …’un adresi ise Fethiye olduğunu, davaya yetkili icra dairesi Antalya İcra Daireleri olmadığını, şirket için Kumluca İcra Dairesi, … için Finike İcra Dairesi, … için de Fethiye İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, davacı tarafın iddialarını kabul etmediklerini, davaya dayanak belge ve eklerine, kredi sözleşmesine, ihtarname ve hesap özetine itiraz ettiklerini, icra dosyasına yapılan itirazda davalıların takip alacaklısına bir borcu olmadığını, borcun tamamına, borcun sebebine ve içeriğine itiraz ettiklerini, talep edilen faize ve faiz oranlarına itiraz edildiğini, faiz oranının fahiş olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini ve % 20’den aşağı olmamak üzere davalılar lehine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece, davacı banka ile davalı şirket arasında düzenlenen 19/02/2018 tarihli 750.000,00.-TL limitli genel kredi sözleşmesine diğer davalıların aynı limitle müteselsil kefil sıfatıyla imza attığı, sözleşmenin ve kefaletin TBK’nın 582 ve 583 Maddelerine uygun olarak düzenlendiği, yine davalı gerçek kişilerin asıl borçlu şirketin yetkilisi ve ortağı olmalarından ötürü TBK’nın 584/2 maddesi uyarınca eş rızasına gerek olmadığı, ödemelerde temerrüde düşülmesi üzerine davacı bankanın alacağı kat ederek noter yoluyla davalılara sözleşmedeki adreslerine ihtarname gönderdiği, ihtarnamenin asıl borçlu ile davalı …’a 21/02/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı …’a ise aynı tarihte bila tebliğ iade edildiği, adresin sözleşmede yazılan adres olması sebebiyle tebliğin yapılmış sayıldığı, ihtarnamede verilen bir günlük sürenin ve hafta tatilinin geçmesi ile davalı borçluların 25/02/2019 tarihinde temerrüde düştükleri, ödeme yapılmaması üzerine davacı banka tarafından eldeki davaya konu takibin başlatıldığı, takip konusu alacağın ticari kredi alacağından kaynaklandığı, sözleşmenin 13.maddesine göre bankanın uyguladığı en yüksek genel faiz oranının %50’sinin ilavesiyle bulunacak oran üzerinden gecikme faizi isteyebileceği, bankanın 24/12/2018 tarihli genelgesinde ticari kredi genel cari faiz oranının %30 olup, bankanın bu oranı %30 fazlası olan %39,00 oranını gecikme faiz oranı olarak uyguladığı, bankanın fiilen uygulamadığı akdi faizi esas alamayacağı,bu itibarla takipte istenen faiz oranının yüksek olup, davacının fiilen uyguladığı en yüksek faiz oranı olan %16,68 akdi faiz oranına %50’sinin ilave edilmesiyle bulunan %25,02 oranında temerrüt faizi isteyebileceği , bilirkişi raporunun bu tespitler ışığında yaptığı hesaplamaların denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olması sebebiyle dikkate alınması gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, bilirkişi raporu ile eksik hesaplama yapıldığını, ihtarnamenin borçlulara tebliğ tarihinden itibaren verilen süre sonunun temerrüt tarihi olarak belirlendiğini, alacaklarının eksik hesaplandığını istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, hükme esas alınan bilirkişi raporunun ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli olmasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın Dairemiz tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1. bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 16/06/2023
….