Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/573 E. 2023/1547 K. 25.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 25/09/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 18/11/2020
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 25/09/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; aralarında davalının işlettiği otele ait ruhsatsız iskelenin mü- vekkili tarafından yasal şartlara uygun hale getirilmesi ve ruhsatının alınması için sözleşme yapıldığı, sözleşmeye göre davalının müvekkilinin yapacağı bu işe karşılık %30 u işin ba- şında %30 u ön izin alınıp plan teklifinin görüş için gönderilmesinden sonra kalanının ise iş bitiminde ödenmesi hususunda anlaşmaya varıldığı, davalının toplamda müvekkilinin bu iş için 25.000 TL + KDV ödemesinin gerektiği, davalının ilk olarak %30 a karşılık 7.500 TL ödeme yaptığı, müvekkilince plan teklifi için ön izin alınıp kurum görüşlerine sunulduğu hal- de davalının üzerine düşen edimi yerine getirmediği gibi sözleşmeyi de tek taraflı olarak hak- sız yere fesh ettiğini belirterek bakiye 22.000 TL nin verilen mühlete uygun olarak 10.07.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili özetle; sözleşmenin imzalandığı 01.05.2010 tarihi ile feshedildiği 21.05.2018 tarihleri arasında geçen süre karşısında sözleşmede bir vade öngörülmemiş ise de sözleşmenin haksız feshinden söz edilemeyeceği, davacı tarafın üzerine aldığı edimleri yerine getirmediği gibi yapılanlarla müvekkilini de bilgilendirmediği, aralarındaki eser sözleşmesin- de ifa için bir vade öngörülmemiş olsa bile TBK 473/1 maddesi gereği müvekkilinin davacı yüklenicinin üzerine aldığı işi kendi kusuru olmasa bile tamamlayamayacağının anlaşılması halinde sözleşmeyi feshetmekte haklı olduğunun kabulü gerektiği, yapıldığı iddia edilen işlere karşılık yapılan avans ödemesiyle davacının alacağını tahsil etmiş sayılması gerektiği- ni belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme istinafa konu kararında özetle; tarafların aralarındaki sözleşmeye göre davacının hem gerekli harita, plan ve krokileri çizme hem de bu plan ve krokilerin onaylan- ması için idare kapsamında takibini yapma görevini üstlendiği, davacının üzerine aldığı işin eser meydana getirmekle ilgili kısmını yerine getirdiği, işin idare kapsamında onay işlemleri- nin tamamlanmamasında alınan rapora göre kusurunun olmadığı, bu sebeple sözleşmenin da- valı tarafça haksız olarak feshedildiğinin kabulü gerektiği, işin geldiği aşamaya göre ücretin %60 + KDV lik kısmını hak ettiği bunun karşılığının 17.700 TL olduğu yapılan 7.500 TL tahsilat mahsup edildiğinde bakiye alacağının 10.400 TL olduğu gerekçesiyle bu miktarın 10.07.2018 tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar vermiştir.
Karar, davalı tarafça istinaf edilmiş davacı taraf da katılma yoluyla kararı istinaf etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafından sunulan proje ile sözleş- menin ifasının mümkün olmadığı, mevcut iskele için davacının gerekli onayı alamadığı, ye- rine yenisinin yapılması suretiyle bile onay almasının mümkün olmadığının anlaşıldığı, dos- yada mevcut kurum yazılarından mevcut veya mevcudun yerine yapılacak iskelenin onay alamayacağının açıkça anlaşılmasına rağmen sözleşmenin ifasının imkansız olduğunun kabul edilmemesinin doğru olmadığı, sözleşmede mevcut iskelenin imar planının onaylatılamaması halinde verilen tüm avansların iade edileceğinin de kararlaştırıldığı, müvekkilinin ifa imkan- sızlığı ve sözleşme tarihi ile fesih tarihi arasında geçen süre gözetildiğinde sözleşmeyi feshet- mekle haklı olduğunun kabulü gerekirken mahkemece aksinin kabul edilmesinin doğru olma- dığını belirterek; kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevabında özetle; davalının sözleşmeyi fesih gerekçesinin kendisinin süreçle ilgili bilgilendirilmemesi ve sürecin uzamış olması olarak gösterdiği halde şimdi imkansızlık sebebine dayandığı, kaldı ki bilirkişinin “başlangıçta şemada yer almayan dava konusu iskelenin davacının girişimleriyle ve küçük bazı değişikliklerle şemaya alındığı- nın görüldüğünü, bu şekilde şemaya alınan dava konusu iskele için hazırlanan imar planları- nın ilgili kurumlara görüş alınmak üzere gönderilmiş olması karşısında imkansızlık durumun- dan da söz edilemeyeceğini belirterek davalı istinafının reddine karar verilmesini talep etmiş; istinafında ise özetle; davalının sözleşmeyi haksız yere feshettiği açık iken müvekkiline TBK 486/1 maddesi gereğince yapılan işin değerini ve bu değere girmeyen masrafları da öde- mesi gerektiği halde sözleşmede kararlaştırılan ücretin tamamına hükmedilmemesinin doğru olmadığını belirterek; kararın kaldırılıp davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasında 01.05.2010 tarihinde imzalanan 21.05.2018 tarihinde davalı işveren tarafından feshedilen, davalıya ait otelin imara aykırı iskelesinin nazım ve imar planlarının davacı taşeron tarafından hazırlanıp onaylanması için ilgili kurumlar nezdinde gerekli işlemlerin yapılmasına ilişkin sözleşmenin davalı tarafından feshine dayalı olarak açılan müspet zararın tazminine ilişkin bir alacak davasıdır.
Uyuşmazlık davalının sözleşmeyi feshetmekte haklı olup olmadığı, sözleşmenin ifasının mümkün olup olmadığı, feshin haksız bulunması halinde davacının sözleşmeyle belirlenen ücretin tamamını talep edip edemeyeceği ve imkansızlığın kabulü halinde dava- cının davalıdan talep edebileceği alacak olup olmadığı ve miktarı hususundadır.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 24.06.2019 tarihli rapora göre; sözleşmenin feshinde tarafların kusurunun olmadığı, Kültür ve Turizm Bakanlığının 23.12.2012 tarihli yazısına göre sözleşme konusu işin gerçekleşmeyeceğinin bilinmesine rağmen sözleşmenin 21.05.2018 tarihine kadar sürdürüldüğü, davacının bakiye alacağının KDV dahil 22.000 TL olduğu, 30.03.2020 tarihli sonraki heyetten alınan raporda; işin ifasının kurumlar arası yazış- malarda yaşanan yetki devirleri çok sayıda resmi kurumdan görüş alınmasının gerekmesi se- bepleriyle uzadığı “süreçten davalının haberdar olduğu,” başlangıçta şemada olmayan dava konusu iskelenin daha sonra davacının girişimleriyle küçük bazı değişikliklerle şemaya alın- dığı, bunun sonucu olarak imar planlarının hazırlanıp ilgili kurumların görüşlerinin alındığı” davacının verdiği hizmete karşılık ikinci %30 luk ödemeyi hak ettiği, ilk raporda akdin ifa- sının imkansızlığına dayanarak 31.01.2012 tarihli yazıdan sonra kurumlardan gelen yazılarda imar planları ve projelerin onaylarıyla ilgili çeşitli yazıların bulunması” karşısında imkan- sızlıkla ilgili bir değerlendirme yapılamadığı belirtilmiştir.
Taraflar arasındaki ilişki, mahkemenin kabulünün aksine hizmet değil vekalet ilişki- sidir. Zira davacı yüklenici davalı işverene doğrudan bağlı olarak çalışmamaktadır. TBK’nun 512. Maddesine göre “Vekâlet veren ve vekil, her zaman sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirebilir. Ancak, uygun olmayan zamanda sözleşmeyi sona erdiren taraf, diğerinin bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.” Taraflar arasındaki sözleşmede işverenin sözleşme- yi feshetmesi halinde vekilin sözleşme bedelini isteyebileceği yönünde bir hüküm bulunma- dığı gibi bu türden ilişkiler için bu yönde bir kanun hükmü de yoktur.
Davalı işverenin sözleşmeyi feshettiği, feshin sözleşmenin kurulmasından yaklaşık 8 yıl sonra yapıldığı açıktır. Fesih tarihine kadar sözleşmeye ilişkin işin mahiyetini, geldiği aşamaları bilmemesi mümkün değildir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgiler, yasaya uygun gerektirici nedenler, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delil- lerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması, davacı yüklenicinin üzerine aldığı işin geldiği aşama, bu aşamaya göre mah- kemece hak ettiği ücretin usulüne uygun bilirkişi raporuyla belirlenmiş olması, TBK’nun 512. Maddesine göre işverenin sözleşmeyi feshetmesini engelleyen bir hüküm bulunmamasına göre, davacının katılma yoluyla olan istinaf itirazları; davalının sözleşmeyi feshettiği tarih itibarıyla yüklenicinin işi getirdiği aşama, bu aşamaya göre hak ettiği ücretin bilirkişi tarafın- dan belirlenmiş olması karşısında davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 269,85 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
B-1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 696,76 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 114,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 581,86 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
C-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.25/09/2023