Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/557 E. 2023/1200 K. 16.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 23/12/2020
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 16/06/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili şirketin sigortaladığı …. Gıda San. ve Tic. AŞ.nin …. Mahallesinde bulunan deposunda 03/05/2017 tarihinde, davalı şirketin maliki olduğu ve inşaat halinde bulunan taşınmazında yağmur sularının gereği gibi tahliyesi için önlemlerin alınmaması sebebiyle yağmur sularının basması neticesi hasar meydana geldiğini, hasarın Denizli 3.Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasında bilirkişi marifetiyle tespit edildiğini, rapora göre hasara uğrayan emtianın bedelinin 332.839,34 TL olduğunu, işbu hasar bedelinin sigortalıya 22/06/2017 tarihinde ödendiğini, işbu meblağın ödenmesi için davalıya ihtar çekildiğini ancak sonuç alınmadığını, alacağın tahsili için Denizli 4.İcra Dairesinin …E.sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı tarafından takibe itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, bu nedenlerle davanın kabulüyle 332.839,34 TL nin tazmini ile hak sahibine ödeme tarihi olan 22/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek T.C. Merkez Bankası’nın kısa vadeli krediler için öngördüğü reeskont faizi ile birlikte tahsili için açılan Denizli 4.İcra Dairesinin … E.sayılı dosyasına vaki itirazın iptaline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; dava konusu olay mücbir sebepten kaynaklandığı için zararın oluşmasında yoğun yağmur sonucu su baskını meydana geldiğinden davacı tarafın dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, HMK gereği davacının dava açmaktaki hukuki yararı bulunmasının dava şartı olarak düzenlendiğini, bu nedenle davanın dava şartı yokluğu reddine karar verilmesini, davacı tarafın her ne kadar müvekkilinin maliki olduğu taşınmazda gerçekleştirilen inşaatta yağmur sularının tahliyesi için gerekli önlemin alınmadığı için dava dışı sigortalının deposunda bulunan emtiada hasar meydana geldiğini belirtmişse de müvekkil şirkete ait inşaat tüm yasal izinleri alınarak ve yapı denetim şirketleri tarafından zamanında tüm incelemeler yapılarak, belediye ve ilgili kurum ve kuruluşlardan gerekli izin ve ruhsatlar alınmak sureti ile inşa işlemine başlandığını ve devam edildiğini, söz konusu inşaatın tüm usulü, yasal şartlara uygun olarak, su tahliye ve drenaj boruları da dahil inşaat çevresindeki tüm önlemler uygun şekilde alındığını, ayrıca inşaat yapım işi müvekkili tarafından …. İnşaat Ltd. Şti’ye verilmiş olup bu alanda inşaat yapımı, inşaat alanlarının proje ve ruhsata uygun ilerlemesi ve takibi işi yine bu şirket tarafından yapıldığını, bu sebeple asıl sorumluluğun bu firmaya ait olduğunu, hiçbir şekilde davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte yaşanan su baskınının bir an bile mücbir sebep dışında bir sebepten kaynaklı olduğu düşünüldüğünde; zararın gerçekleştiği belirtilen deponun bulunduğu yerde belediye tarafından yeni yol açılarak, açılan bu yolun doldurma sureti ile kotunun yükseltildiğini, müvekkil şirkete ait dava dışı sigortalı tarafın kiracı olarak kullandığı depo tüm yasal şartlara uygun olarak inşa edilmiş ve belediye ve ilgili kurumlar tarafından yapılan incelemelerde bir eksikliği bulunmadığı için ruhsatları tamam şekilde kullanılmaya başlandığını, ancak ilgili belediye tarafından depo ve inşaat alanının bulunduğu bölgede yağmur sularının ve taşkınların tahliyesini sağlamak için ilgili alt yapı hizmeti yapılıp tamamlanmadığı için yoğun yağış sonucu oluşan su birikintileri sebebiyle bir mağduriyet oluşmuş olma ihtimalinin bulunduğunu, bu hususun Denizli 3. Sulh Hukuk Mahkemesi … D.İş sayılı tespit raporunda da sabit olduğunu, müvekkilinin meydana gelen zararda hiçbir kusuru bulunmadığı gibi zarar ile müvekkiline ait taşınmaz arasında hiçbir illiyet bağının da bulunmadığını, bu sebeple davanın müvekkiline yöneltilmesinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenle davanın öncelikle dava şartı eksikliği nedeniyle reddine, davanın esasına girilmesi halinde meydana gelen zararın mücbir sebepten kaynaklandığı ve müvekkilimize ait taşınmazdaki inşaat ile bir illiyet bağı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine, haksız ve kötü niyetli olarak açılmış davada sorumluluğun müvekkiline ait olmadığından davanın reddine, zararın asıl sorumlusu olan İlgili Belediye, …. İnşaat Ltd. Şti. ve …. Denetim Ltd. Şti’ye ihbarına, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, eldeki rücuen tazminat davası halefiyet ilkesi gereğince açılmakla ve sigortalı ile davalı arasındaki hukuki ilişki kira sözleşmesine dayalı olduğundan mahkememizce öncelikle uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu düşünülmüş isede davacı sigorta şirketi dava dilekçesinde,duruşmalardaki beyanlarında ve açıklama dilekçesindeki beyanlarında , davalıya ait depoda kiracı olan sigortalısına hasar nedeniyle yaptığı ödemenin öncelikle kiracının bulunduğu parselin bitişiğindeki fabrika inşaatınında davalıya ait olması nedeniyle yapı malikinin sorumluluğu kapsamında davalıdan tahsilini talep etmiştir.Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda hasara sebep olan yapının davalıya ait komşu parselde devam eden inşaat olmayıp davalının maliki olduğu ve dava dışı sigortalının kiracı olarak bulunduğu taşınmazdaki bina zemin kotu ile bahçe zemin kotunun aynı olmasından ve gerekli bakım onarım önlemlerinin alınmamasından kaynaklandığı anlaşılmakla davacının komşu parsel maliki sıfatıyla davalıya karşı açtığı davanın bu sebeple reddine ,yine davacı tarafça davanın davalının sahibi olduğu binada sigortalının kiracı olarak bulunması sonucunda yapı malikinin kusursuz sorumluluğuna dayalı rücuen tazminat istemine ilişkin olarak açıldığının kabulü halinde ise her ne kadar, davalı yapı maliki, maliki olduğu deponun bakım eksikliğinden kaynaklanan zararlardan da sorumlu ise de, bu sorumluluğu üçüncü kişilere karşı olup, TBK’nın 69/2. maddesi de gözetildiğinde, davacıya ait yapı eserini onunla yaptığı sözleşmeye istinaden kullanan ve deponun bakımını da sözleşme ile üstlenmiş olan davadışı sigortalının, kanunda belirtilen anlamda üçüncü kişi sıfatı bulunmamaktadır. Bu durumda, davacı sigortacının TTK’nın 1481. maddesi dairesinde, sigortalısının halefi sıfatıyla, bakım eksikliğine dayalı olarak meydana geldiği anlaşılan zarardan ötürü davalı yapı malikinin sorumluluğuna dayalı rücuen tazminat isteminde bulunamayacağından davanın bu yönden de reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin yapı maliki olarak sorumlu olduğunu, ilk derece mahkemesinin davanın reddi kararının somut olayla bağdaşmadığını, davalı şirketin kiraya veren olarak sorumlu olduğunu, bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunu, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin gerektiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın Dairemiz tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1. bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 16/06/2023