Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/544 E. 2023/1138 K. 09.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 11/12/2020
DAVANIN KONUSU : Tazminat
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 09/06/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davacının 2010-2014 yılları arası … Daire Başkanı olarak görev yaptığını, 2014 yılının Ağustos ayında emekli olduğunu, davacının mülkiyeti … Belediyesi’ne ait ve Belediyenin iştiraklerinin ortaklığı ile Antalya’da kara, deniz, hava ve toplu ulaşım taşımacılığı için kurulan davalı şirketin 09/07/2013 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında davalı şirkete 2 yıl süre ile yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini, davalı şirketin 09/07/2013 tarihli olağanüstü genel kurul toplatısı ile yönetim kuruluna seçilen davacının seçildiği tarihten 18 Nisan 2014 tarihine kadar yönetim kurulu üyesi olarak görev yapıp 31 Mart 2014 tarihinde yapılan yerel seçim sonucu belediye yönetimi siyaseten değişmekle, davalı şirketin 18/04/2014 tarihinde yaptığı olağanüstü genel kurul toplantısı ile yeni yönetim kurulu oluşturularak davacının yönetim kurulu üyeliğinin haklı sebebe dayanmaksızın ve gerekçe göstermeksizin düşürüldüğünü, Türk Ticaret Kanunu’nun “Görevden Alma” başlıklı maddesinde politik nitelik taşıyan bir sebebin haklı sebep olarak nitelendirilemeyeceğini, sair açıklama ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere; davacının davalı şirkete 09/07/2013 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı ile Yönetim Kurulu Olarak 2 yıl süre ile atanmış olduğu halde 31 Mart 2014 tarihinde yapılan yerel seçimler sonucu belediye yönetimi değişikliği nedeniyle görev süresi dolmadan davacının 18/04/2014 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı Kararı ile Üyelikten Haklı Gerekçe bulunmaksızın azli nedeniyle doğan maddi zararlarının karşılığı olarak şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın, haksız azil tarihi olan 18/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten alınıp davacıya verilmesine, yargılama giderlerinin davalı şirkete yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının taleplerine dair sözde alacağının zamanaşımına uğradığını, davalı şirket yönetim kurulunun oybirliği ile aldığı 09/04/2014 tarih ve 54 karar nolu gündem kararı ile 18/04/2014 tarihinde Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı yapılmasına karar verildiğini, Toplantı Gündeminde “Yeni Yönetim Kurulu Üyelerinin Seçilmesi ve Huzur Hakkının Tespiti” maddesinin yer aldığını, davacı tarafın yönetim kurulu üyesi olarak bahsedilen olağanüstü genel kurul toplantısının yapılmasına dair alınan kararı herhangi bir ihtirazı kayıt öne sürmeksizin imzaladığını, davacının kendi imzasını taşıyan yönetim kurulu kararında olağanüstü toplantıya çağırılan Genel Kurulun görüşeceği gündem maddelerinin usule uygun olarak açıkça belirtildiğini, davalı şirketin kendi içerisinde yaptığı ve bir denetim ve inceleme neticesinde yönetim kurulna seçilen üyelerin kişisel ve çalışma hayatına ilişkin geçmişleri ve şirket yönetimine olan katkılarının da incelendiğini, yönetim kurulu üyelerinin şirkete yönetsel yahut işletmesel anlamda bir katkılarının olmadığının belirlendiğini, sayıca fazla olan üyeler arasındaki koordinasyonda yaşanılan aksaklıklarnı tespit edildiğini, bu nedenle alınan karar ile yönetim kurulunda sayıca azalmaya gidilerek yaşanılan aksaklıkların giderilmesinin sağlandığını, 10 kişi olan yönetim kurulunun 5 kişiye düşürülmesi ile yılda yalnızca 360.000,00 TL kar elde edildiğini, genel kurul kararının ve yönetim kurulu üyeliğinin sonlanmasının haklı sebebe dayanmadığı belirtilmiş ise de; davalı şirketçe usule ve yasaya uygun olarak toplanan genel kurulda hukuka uygun olarak alınan kararların yargı yolu ile ancak hukuka uygunluk denetiminin yapılabileceğini, yerindelik denetimin yapılamayacağını, genel kurul kararında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte taraflar arasında ki ilişkiyi vekalet ilişkisi olarak kabul etmenin mümkün olmadığını, vekalet ilişkisi neticesinde ücrete hak kazanılabilmesi için vekilin çalışması gerektiğini, davacının görevden alınması ile huzur hakkına hak kazanmadığının açık olduğunu beyanla, haksız açılan iş bu davanın reddine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının, davalı … A.Ş.’de 09/07/2013 tarihinde yapılan olağan üstü genel kurul ile iki yıllığına yönetim kurulu üyesi olarak atanmasına karar verildiği, görev süresi dolmadan 18/04/2014 tarihinde yapılan olağan üstü genel kurul kararı ile üyelikten azline karar verildiği görülmüştür. Yukarıda belirtildiği üzere, Anonim Şirket yönetim kurulu üyesi ile şirket arasındaki hukuki ilişkinin somut olayın niteliğine uygun olacak şekilde vekalet akdine ilişkin hükümler uygulanabileceğinden TTK 364/2. Maddesi uyarınca azledilen üye, vekalete ilişkin genel hükümlere göre tazminat isteyebilecektir. Tazminat miktarının hesaplanmasında da yine yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda yönetim kurulu üyeliğine seçildiği süre sonuna kadar hak edeceği ücretten engelleme sebebiyle yapmaktan kurtulduğu giderler ile başka bir iş yaparak kazandığı veya kazanmaktan bilerek kaçındığı yararlar indirilmek suretiyle Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda hesaplanan tutar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının isteminin huzur hakkına yönelik olmadığını, davacının yönetim kurulu değişikliğine karşı itirazı bulunmadığını, davacının maddi zararının bulunmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, TTK 364/2.maddesi uyarınca Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyesinin haksız azli nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 2.093,38 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 524,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.569,38 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.09/06/2023

……