Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/489 E. 2023/1202 K. 16.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 23/12/2020
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 16/06/2023
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalının, müvekkilinin 2003 yılında vefat eden eşi müteveffa …’in avukatlığını yaptığını, eşinin vefat etmeden önce ortaya çıkan bazı sorunlardan dolayı, müvekkili tarafından açılan boşanma davasından dolayı kendini temsil ettiğini, boşanma evrakları olduğu gerekçesi ile kendisine bir takım evraklar imzalattırdığını, yine müvekkilinin müteveffa eşi …’in vefatından sonra, zaman zaman davalı ile önceden eşinin vekilliğini de yaptığı için, eşinin işleri ile ilgili olarak çağırdığı zaman görüşmeleri olmuş, hatta bazı yerlere bazı belgeler verileceği düşüncesi ile bir takım belgelerin de o zamanlar için imzalattırıldığını, ortaya çıkan takip konusu sonradan senet haline getirilmiş belgeden ve diğer belgelerden öğrendiğini, bilerek senet veya borç ikrarı anlamına gelecek bir belge imzalamadığını, davalının yukarıda belirttiği şekilde aldığını tahmin ettiği bu boş imzalardan birisini boş imzalı kağıdın üzerine, fotokopi ile TTK.nunda belirtilen şartları içerir kambiyo senet metnini ekleyip, daha sonra da doldurarak boş imzalı kağıdı senet metni haline getirdiğini, yine aynı şekilde aldığını düşündükleri ve senet metnine ilave alındığı izlenimini verilen diğer boş imzaların üzerine de bu defa boş sözleşme ve ibra belgesi olduğu ifade edilen sözleşmenin fotokopi ile monte edilerek, doldurularak sahte belgeler oluşturulduğunu, daha sonra da Antalya 5. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında icra takibine konulduğunu belirterek, borçlu olmadığının tespitine ve davalının %40’tan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın haksız ve alacağın tahsilini önlemeye yönelik, kötü niyetli bir girişim olduğunu, davacının sözleşmedeki imzayı kabul ettiğini, açığa atılan imzanın sonradan senet haline getirildiğini iddia ettiğini, herkesin hak ve borçlarından sorumlu olduğunu, BK.nun 31.maddesi gereğince (TBK.nun 39.md.) 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, sözleşme ile davacının bağıtlandığını, iddialarını ispat etmesi gerektiğini, tanık dinletmeye muvafakatlarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “… Uyuşmazlık; dava konusu senedin sahte olarak düzenlendiği ve icra takibine konu edildiği iddiasına dayalı olarak, borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkin, İİK.nun 72/3.maddesine göre açılmış Menfi Tespit davasıdır.2004 sayılı İİK’nın 72.maddesi gereğince; Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra dosyasının incelenmesinde; Davacı Antalya 5. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile 15/09/2009 tarihinde 84.108,00.-TL asıl alacak, 252,32.-TL komisyon olmak üzere toplam 84.360,32.-TL üzerinden (Davaya konu, 04/07/2001 tanzim, 75.000,00.-DM-Batı Alman Markı bedelli senet, sözleşme) icra takibi başlatıldıktan sonra (Örnek No:10) ödeme emrinin borçlu/davalıya 01/10/2009 tarihinde tebliğ edildiği, takibe itiraz edilmediği ve kesinleştiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında vekalet hizmet ilişkisinin varlığı tartışma konusu değildir. Çözümlenmesi gereken sorun, davalı tarafından Antalya 5. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile takibe ve davaya konu 04/07/2001 tanzim, 75.000,00.-DM-Batı Alman Markı bedelli senedin açığa atılan imzanın kötüye kullanılması ile hazırlanıp hazırlanmadığı, davacının bu senetten dolayı borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı taraf, iddialarını ceza soruşturmasına taşımış, yapılan şikayet üzerine Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca davalı hakkında boş kağıt imzalattırılıp senede dönüştürerek davacı aleyhine icra takibi başlatmak eylemi nedeniyle Görevi İhmal ve Görevi Kötüye Kullanmak suçlarından cezalandırılması istemiyle açılan kamu davası Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin … E. … K.sayılı kararı yine aynı mahkemenin … E. Dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Yapılan ceza yargılama sonunda Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesi 24/09/2012 tarihinde verdiği … E. … K.sayılı kararı ile davalının, davacı …’in vekilliğini yaptığı sırada, çeşitli vesilelerle davacı …’den almış olduğu açığa imzaları senet haline getirerek Antalya 5. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında icra takibine koyduğu, eyleminin vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gerekçesi ile TCK.nun 158/1-i. maddesi gereğince 35/2, 62, 52/2 maddeleri gereğince 2 Yıl 6 Ay hapis ve 30.000.-TL APC ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Bu karar, Yargıtay 5.CD.nin 28/10/2014 tarih ve … E. … K.sayılı kararı ile katılanlar açığa atılan imzanın kötüye kullanıldığını yazılı belge ile ispatlaması gerektiği, bu durum ispatlanmadan mahkumiyet kararı verilemeyeceği gerekçesi ile kararı bozarak mahkemesine iade etmiştir. Yeniden yapılan yargılama sonunda 21/10/2015 tarih ve … E. … K.sayılı karar ile Yargıtay bozma ilamına direnilerek eski hüküm kurulmuştur. Direnme kararı üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulu 09/07/2020 tarih ve … E. … K.sayılı kararı ile sanığın (davalının) eyleminin Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması suçunu oluşturduğu gerekçesi ile direnme kararını bozarak mahkemesine iade etmiştir. Bozma ilamı üzerine dosya aynı mahkemenin … E. Sırasına kaydedilmiş, 12/11/2020 tarihi celsede, artık YCGK bozma ilamına direnmek mümkün olmadığından bozma ilamı doğrultusunda sanığın (davalının) eyleminin Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması suçunu oluşturduğundan 5237 sayılı TCK.nun 209/1.maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir. Her ne kadar bu hüküm kesinleşmese ve tekrar temyize tabi ise de artık bu kararın kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur. Zira Yargıtay Ceza Genel Kurul kararları kesindir. Diğer bir anlatımla en azından artık sübut tartışması yapılamaz. Sadece cezanın kişiselleştirilmesi (alt ve üst sınırlar arasında cezanın takdiri, iyi hal, vb) tartışması yapılabilir. Açıklanan nedenlerle somut olaya gelince; davalının, davacının 2003 yılında vefat eden eşi müteveffa … ‘in avukatlığını yaptığı, bu vesile ile davacı tarafından açılan boşanma davasında davacıyı temsil ettiğini, bu vesile ile davacının açığa atılmış imzalarını senet haline getirerek Antalya 5. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında icra takibine koyduğu, davacının şikayeti üzerine başlatılan ceza soruşturması sonunda açılan kamu davasının yukarıda açıklandığı şekilde davalının mahkumiyeti ile sonuçlandığı, ceza yargılamasında ulaşılan maddi gerçeklik mahkememiz açısından kesin delil niteliğinde olduğu, böylece davacının iddialarının ispatlanmış olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne” karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; görevsiz mahkemede karar verildiğini, görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunu, delillerinin gereği gibi toplanmadığını, mahkemenin yargılama aşamalarına uymadığını, davalı vekilinin mazeretinin dayanaksız olarak reddedildiğini, ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, davanın açıldığı 30/10/2009 tarihi itibariyle 6502 sayılı yasanın yürürlükte olmayıp tüketici mahkemesinin davada görevli olmamasına, temel vekalet ilişkisine dayalı dava konusu edilen senet nedeniyle dava tarihi itibariyle davaya bakma görevi asliye hukuk mahkemesine ait ise de, dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı yasanın 5. Maddesine göre, asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemesi arasında iş bölümü olup, iş bölümü itirazının ilk itiraz olarak ileri sürülmesinin gerekmesine, cevap dilekçesinde iş bölümü itirazında bulunulmamasına, bu durumda davaya asliye ticaret mahkemesince bakılmasının yerinde olmasına, sonradan yürürlüğe giren 6502 sayılı yasanın geçici 1. Maddesine göre davanın açıldığı mahkemede görülmesine devam edileceğine, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 5.745,41 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 1.436,35 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.309,06 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.16/06/2023

….