Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/488 E. 2023/1201 K. 16.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 15/05/2019
DAVANIN KONUSU : Alacak
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 16/06/2023
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; davacı şirket tarafından davalı şirkete et ve et ürünleri sattığını, satılan ürünler davalı çalışanları …, …, … ve diğer davalı şirket çalışanlarına irsaliyeli faturalar karşılığında Antalya’da teslim edildiğini, davalı şirket, tüm ısrarlara rağmen aldığı et ve et ürünlerinin bedellerini ödemediğini 15.04.2013 tarihinde Antalya 1. İcra Dairesi … esas sayılı dosyası üzerinden alacağın tahsile yönelik takip başlatıldığını, davalı borçlu tarafından dairenin yetkisine ve borcun 18.733,00-TL’lik kısmına, faize, faiz oranına ve ferilerine itiraz edildiği, itiraz nedeniyle takibin durduğunu, davalının borcun 17.992,00.-TL’lik kısmını kabul ettiğini, davalının icra dosyasına yaptığı kısmi itirazının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğundan, Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde … esas sayılı dosyası üzerinden itirazın iptali ve takibin devamı talepli dava açıldığını dava takip edilemediğinden 11.03.2016 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verildiğini, davacı şirketin alacağının bir bölümü davalı şirket tarafından kabul edildiğini ancak davaya konu 18.733,00.-TL tutarındaki alacağa haksız olarak itiraz edilerek ödenmediğini beyanla 18.733,00.-TL alacağın icra ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrarlamıştır.
Davalı vekili; öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, HMK’nun 6 maddesi uyarınca davalı şirketin adresinin İstanbul olması nedeniyle İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacı şirket tarafından müvekkili aleyhine ilamsız icra takibi başlattığını, takipte 30.05.2013 tarihinde icra takibine konu alacağın 17.922,00.-TL’lik kısmının kabul edildiğini, bakiye alacak kalemine, icra dairesinin yetkisine, faize ve faiz oranına itiraz ettiklerini, davacı şirket tarafından Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası üzerinden kısmi itirazın iptaline karar verilmesi talepli davanın ikame edildiğini, ilgili davanın takip edilmemesi nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, itirazın iptali davası ikame etmesi gerekmekte olduğunu, icra takibinden bağımsız olarak başka dava ikame etmesi derdestlik yasağı kapsamında hukuken mümkün olmadığını, davalı şirketin davacıya hiçbir borcunun bulunmadığını, davaya konu cari hesap ekstresinde faturalara konu mallar, davalı şirket tarafından teslim alınmadığını, söz konusu faturalardan dava dilekçesinin ve eklerinin tebliği ile haberdar olunduğunu, davalı şirketin yetkilisi … olduğunu, dava konusu faturalarda şirket temsilcisinin teslim alan kısmında imzasının bulunmadığını, malların davalıya teslim edildiğini davacının ispatlaması gerektiğini, tek başına ticari defter kayıtlarının delil teşkil edemeyeceğini belirterek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “… Davacı tarafça davalı şirket aleyhine Antalya 1. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında fatura ve cari hesap alacağının tahsili amacıyla ilamsız icra takibi yapılmış, davalı tarafça borcun bir kısmı kabul edilerek ödenmiş, fakat 18.733,00.-TL tutarında borca ve faize itiraz edilerek takip durdurulmuştur. Davacı vekili mahkememizin … esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açmış, fakat daha sonra takip etmemiş, davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek karar kesinleşmiştir. Eldeki somut davada ise; davalı tarafça icra takibine itiraz edilerek kabul edilmeyen 18.733,00.-TL tutarındaki fatura alacağının tahsili talep edilmiştir. Mahkememizce her iki tarafın ticari defterleri de mali müşavire inceletilerek rapor alınmış, ibraz edilen raporlardan davalının icra takibinde kabul ettiği faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu, fakat itiraz edilerek dava konusu yapılan toplam bedeli 18.733,00.-TL olan 10 adet faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu halde davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, aradaki ihtilafın ve davanın bu 10 adet faturadan kaynaklandığı anlaşılmıştır. Davacı vekilince davalı tarafça kabul edilen ve itiraz edilen faturaların alt nüshaları ibraz edilmiş, irsaliyeli faturaları inceleyen yeminli grafoloji uzmanı ibraz ettiği raporda kabul edilen ve edilmeyen faturalardaki teslim alan kısmında bulunan imzaların aynı kişilere ait olduğu belirtilmiştir. Yine SGK cevabından teslim alan kısmında imzası bulunan şahıslardan …’ın davalı şirketin SGK’lı çalışanı olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı tarafça toplam 17.383,54.-TL bedelli faturaların irsaliye ile imza karşılığı davalıya teslim edildiği ispatlanmış ise de; 34940 nolu 28.09.2012 tarihli 1.349,46.-TL bedelli faturanın teslim alan kısmında herhangi bir isim ve imza bulunmadığı anlaşılmakla, fatura konusu malların davalıya teslim edildiği ispatlanamamıştır. Davada taraflar tacir olup, delil olarak ticari defter ve kayıtlara dayanılmış ve mahkememizce yapılan yargılama sonunda alınan bilirkişi raporları doğrultusunda davacı taraf alacak iddiasını usulüne uygun tutulmuş ticari defter ve kayıtları ile ispatlamış olup, davalı tarafça iddianın aksi ispatlanamadığından davanın kısmen kabulü ile davacı tarafından davalıya teslim edildiği ispatlanan fatura tutarı olan 17.383,54.-TL’nin icra ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiği 28.05.2013 tarihinden ödeme emrine verilen 7 günlük sürenin geçmesi ile dolan temerrüt tarihi olan 05.06.2013 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, yerel mahkemenin yetkisiz olduğunu, müvekkili şirketin davacı şirkete hiçbir borcunun bulunmadığını, fatura ve sevk irsaliyelerinin müvekkili şirket yetkilisi veya çalışanı tarafından imzalanmadığını, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, dava konusu faturalarda … ismi ve imzasının bulunmadığını istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, fatura alacağının tahsili davasıdır.
Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, davaya konu edilen faturalarda teslim alan kısmında …’ın yazılı olmadığı, bu yönden mahkeme gerekçesi yerinde değil ise de, grafoloji uzmanının düzenlendiği ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor ile itiraz edilen ve edilmeyen faturalardaki teslim alan kısmında bulunan imzaların aynı kişiye ait olduğunun tespit edilmesine, teslim alan kısmında herhangi bir imza ve isim bulunmayan fatura haricinde diğer dava konusu faturalara ilişkin mal tesliminden dolayı davacının toplam 17.383,54 TL alacaklı olduğunun bilirkişi raporu ile mevcut delillerden anlaşılmasına, kararın sonucu itibariyle hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 1.186,47 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 297,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 889,47 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.16/06/2023

….