Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/486 E. 2022/1762 K. 02.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 22/12/2020
DAVA: İtirazın İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 02/12/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalının müvekkiline olan borcundan dolayı Antalya 11. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazıyla takibin durdurulduğunu, davalının yetkiye itirazının TBK’nın 89. Maddesi uyarınca yersiz olduğunu, müvekkilinin yerleşim yerinin Antalya olduğunu, müvekkil şirketin güneş enerji sistemlerinin üretimi ve satışını yaptığını, davalıya 2017 tarihli faturalara konu malların satılıp teslim edildiğini, davalının teslim aldığı malları yurt dışına ihraç ettiğini, davalının satın aldığı mallara karşılık cariden kaynaklı 55.760,13.-TL bakiye borcunun olduğunu, arabuluculuk sürecinden de sonuç alınamadığını, takipte istenen işlemiş faize yapılan itiraza bir diyeceklerinin olmadığını, işlemiş faizin dava konusu yapılmadığını belirterek asıl alacak yönünden takibe yapılan itirazın iptaline, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, takibin haksız olduğunu, yetkili mahkemenin müvekkilinin yerleşim yeri olan İstanbul mahkemeleri olduğunu, davacının bir kısım fatura konusu malları teslim etmediğini, bu nedenle herhangi bir alacağının olmadığını, bilakis müvekkilinin alacaklı olduğunu belirterek davanın reddine, davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “…Davacı satıcının kabul etmemesi ve faturaların davalının usulüne uygun tuttuğu defterlerde kayıtlı olması karşısında bir kısım malların eksik teslim edildiğini ve bir kısım malların ayıplı olduğunu ispat yükü davalı alıcıya aittir. Davalı taraf malların yurt dışından geri getirilmesi maliyetli olduğundan malların müşteriden iade alınmadığını belirtmiştir. Bu nedenle mahkememizce mallar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılamamıştır. Davalının ayıbın varlığına ilişkin yaptırdığı bir tespit de bulunmamaktadır. Diğer taraftan davalı alıcı, TTK’nın 23/1-c maddesi uyarınca basiretli bir tacir gibi aldığı ürünleri süresinde muayene ettirdiği ve var olan eksiklik ve ayıpları süresinde ihbar ettiğiyle ilgili herhangi bir savunma ileri sürmüş ve kanıtlamış değildir. Ayıbın varlığını ispatlayamayan, ki ayıbın varlığı kabul edilse bile muayene ve ihbar külfetine uyulmaması sebebiyle malları olduğu gibi kabul etmiş sayılan davalı taraf, defterine kaydettiği faturalardan kaynaklı bakiye borçtan sorumludur. Davalı alıcının ayıp ve eksiklikler sebebiyle iskonto faturası kesmesi ve bu faturaların davacı satıcının defterlerinde yer alması da sonucu değiştirmemektedir. Zira davacı satıcı, davalı alıcının kestiği iade faturalarını usulüne uygun şekilde süresinde Antalya 3. Noterliğinin 25/04/2019 tarih …. yevmiye sayılı ihtarnamesi ile iade etmiştir. Bu şekilde davacı satıcı, kendi defterindeki kaydın aksini resmi delile ispatlamıştır. Sonuç olarak alınan bilirkişi raporlarına göre, davalı alıcının teslim aldığı mallara karşılık asıl davaya dayanak takip tarihi itibariyle 55.760,13.-TL tutarında davacı satıcıya borçlu olduğu anlaşılmakla; asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir. Asıl davada davalı birleşen dosya davacısı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, birleşen davada dava ispat edilmediğinden reddolunmakla davalı birleşen dosya davacısının kötü niyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden davacı birleşen dosya davalısının tazminat talebi reddedilerek….” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı birleşen dosya davacısı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı birleşen dosya davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili şirket arasında 5 yıl süreli bayilik sözleşmesinin mevcut olduğunu, davacı tarafça üretilip teslim edilen ihraç edilecek ürünlere davacının depolar için 3 yıl, kolektörler için 8 yıl, kalite ürün garantisi verdiğini, sözleşme devam ederken Fas’a gönderilen ve montajı yapılan ürünlerin montajdan sonra kusurları nedeniyle değiştirildiğini, bu nedenle kusurlu mallar karşılığı yapılması yönünde taraflar arasında mutabakat olduğunu, bu yönde 3.422,00 USD ve 8.802,00 USD karşılığı toplam 35.774,87 TL’nin cari hesapta borç olarak görüldüğünü, muhasebe tekniği açısından bunların reklamasyon faturası olarak kesildiğini, 70 adet depo için çekler verilmesine rağmen 22 depo eksik teslimin gerçekleştirildiğini, 22 depo bedeli olan 6116 doların o günkü kurdan karşılığı 22.754,00 TL’nin 09/04/2019 tarihli malzeme iade faturası ile iade edildiğini, açıklanan meblağlar doğrultusunda cari hesapta bakiye 55.750,00 TL gözüktüğünü, davacı şirketin ekonomik olarak zor durumda olması nedeniyle bayilik sözleşmesi ve yeni sözleşme gereği malların garantisi devam ettiğinden ilişkinin süre geldiğini, ancak davacının yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz takip sonrası sözleşmenin geçerliliğini yitirmesi nedeniyle 2018 ve 2019 yıllarına ait reklamasyon faturaları düzenlendiğini, bunların dosyaya ibraz edildiğini, davalı şirket yetkilileri ile yapılan mail yazışmaları, tutanaklar, whatshapp mesajları, özellikle sözleşme içeriği dahi incelenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Asıl dava ve birleşen dava itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, asıl davada takip ve dava konusu faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen, birleşen davadaki icra takibine de konu edilen asıl davadaki davalının ödemeye ve alacaklı olduğu iddiasına konu reklamasyon faturalarının, asıl davanın davacısı olan tarafça Noter kanalıyla iade edildiği, böylece asıl davada davacının teslimi ispat etmesine rağmen davalının ödemeyi ve alacaklı olduğu savunmasını hem asıl dava hemde birleşen dava yönünden ispatlayamadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı birleşen dosya davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı birleşen dosya davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 3.808,97 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 952,24 TL nispi ve 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye ‭2.797,43‬ TL istinaf karar harcının davalı birleşen dosya davacısından tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davalı birleşen dosya davacısının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı birleşen dosya davalısı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.02/12/2022