Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/474 E. 2023/1210 K. 19.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

KARAR TARİHİ : 19/06/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 07/03/2019
DAVANIN KONUSU : Tazminat
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 19/06/2023
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, Müvekkilinin davalı bankadan 30/03/2010 tarihinde kredi sözleşmesi ile 300.000,00-TL kredi kullandığını, … Kurumu Başkanlığının … soruşturma … karar, 08/03/2013 tarihli kararı ile; Bankacılık sektöründe faaliyet gösteren 12 bankanın mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri alanında 4054 sayılı Kanun’un 4. Maddesini ihlal eden bir uzlaşma gerçekleştirdikleri ve bu nedenle Kanun’un 16. Maddesi ve Rekabeti Sınırlayıcı anlaşma, uyumlu eylem ve kararlar ile hakim durumun kötüye kullanılması halinde verilecek para cezalarına ilişkin yönetmelik uyarınca idari para cezası ile cezalandırılmalarına karar verdiğini, kararın iptaline ilişkin açılan davaların reddedilerek Danıştay incelemesinden geçtiğini ve Danıştay 13. Dairesi’nin 2015/2445 Esas-4604 Karar, 2015/3590 Esas-4614 sayılı kararları ile bankacılık sektöründe faaliyet gösteren teşebbüslerin, çeşitli bankacılık hizmetlerine yönelik uygulanan faiz oranlarını ve ücretleri birlikte belirlemek üzere rekabeti sınırlayıcı nitelikte eylemde bulundukları belirtilerek kurul tarafından belirlenen idari para cezası verilmesine ilişkin kurul kararında hukuka aykırılık bulunmadığına karar verdiğini, böylece 12 bankanın 21/08/2007 – 22/09/2011 tarihleri arasında kartel oluşturulduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin kredi çektiği dönemde olağandan yüksek faiz uygulandığını, davalı bankanın haksız kazanç elde ederken banka müşterisi olan müvekkilini mağdur ettiğini, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin haklarının saklı kayması kaydıyla, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 58. Maddenin 2. Fıkrası gereğince bilirkişi marifetiyle hesap edilecek bedelin üç katı oranında tazminata, şimdilik 10.000,00-TL’nin kredi sözleşmesi tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, Müvekkil bankanın kayıtlarında yapılan inceleme sonucunda davacının kullandığı kredinin iş yeri kredisi olduğunun anlaşıldığını, görülmekte olan davada her iki tarafında tacir olduğunu, dava konusu edilen kredinin ticari nitelikli kredi olduğunu, TTK gereğince, her iki taraf için ticari sayılan hususlardan doğan hukuk davalarının mutlak ticari dava olduğunu, dava konusu kredi iş yeri kredisi olduğundan davacının ticari işletmesiyle ilgili olduğunun tartışmasız olduğunu, bu nedenle de davanın tüketici mahkemesinde açılmasının mümkün olmayacağını, davacının, müvekkil bankadan kullandığı ticari nitelikli kredilerin iş bu davanın konusu olamayacağını, davaya dayanak teşkil eden Rekabet Kurulu kararında, ticari nitelikli kredilere ilişkin yer verilen tespitler ve değerlendirmeler incelendiğinde müvekkil banka hakkında ticari kredilere uyumlu eylem olarak kabul edilen hiçbir belge bulunmadığı gibi, buna yönelik her hangi bir tespitin de olmadığının açıkça görüleceğini, davacının üç katı tazminat talebinin hukuki dayanağının bulunmadığını, tazminat talebinin uygulanması için rekabetin engellenmesi, bozulması veya kısıtlanması sonucu davacının zarar görmesi gerektiğini, bu zarar ile rekabete aykırı eylem arasında uygun nedensellik bağının bulunmasını, ihlalin tarafların kastından veya ağır ihmallinden kaynaklanmış olması gerektiğini, somut olayda bu şartların hiç birisinin bulunmadığını beyanla iş bu dava için Asliye Ticaret Mahkemeleri görevli olduğundan, davanın HMK 115. Madde gereğince reddini, taleplerinin kabul edilmemesi halinde belirtilen zamanaşımı süresi dolduğundan, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini, dava konusu olayda haksız fiil unsurlarının tamamı bulunmadığından ve davacı zararını ispat edemediğinden davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “…Bankacılık kanunu çerçevesinde T.C. Merkez Bankası dışında BDDK, TMSF ve Bankalar Birliğinin de düzenleyici ve denetleyici yetkilerinin bulunduğu, soruşturma raporunda grup halinde ele alınan farklı banka farklı kredi ve mevduat işlemleri farklı dönemler esas alınarak yapılan örneklemlerde ihlal kararına varıldığı, soruşturma raporunda herhangi bir baz faiz tespiti bulunmadığı, bir başka deyişle rekabet kurumunun böyle bir faiz tespiti yetkisinin de olmadığı dikkae alındığında davacının davalıdan kullandığı krediden rekabet ihlaliyle fazla faiz alındığı talep edemeyeceği, kredi koşullarında mutabık oldukları, akdi ilişki süresinde kendi maliyetleri piyasa koşulları içerisinde basiretli bir tutum sergiledikleri anlaşıldığından davacının davasının reddine …” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin gerekçesinin tamamen hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin çekmiş olduğu kredinin ticari bir kredi olmayıp bireysel olarak geçen iş yeri tüketici kredisi olduğunu, bu nedenle müvekkilinin şahıs olarak bu davayı açtığını, İlk Derece Mahkemesinin hükme esas aldığı bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, Kök rekabet kurulu kararı, Danıştay kararı, karar düzeltme neticesi davada ele alınmaksızın hatalı bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, haksız tahsil edilen bedel nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, aldırılan bilirkişi raporu, davacının kullanmış olduğu iş yeri kredisi ve davacının sıfatı birlikte değerlendirildiğinde HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre;davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın Dairemiz tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1. bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.19/06/2023

….